9 Aralık 2013 Pazartesi

Ahmet

Hikayesini Mezarcı Ali Dayı anlatmıştı.Annesi ve kardeşiyle yaşıyormuş.Çarşıdaki dükkanında süngercilik yapıyormuş.Evet, o dükkanı ben de biliyorum.Hatta daha önceki dükkanından süngerciyi tanıyordum.Bilmediğim yönünü bir yıldan beri pazar sabahları görüyorum.İki elinde,ağır olduğu belli iki büyük poşetle mezarlığa gidiyor.Lokantalardan topladığı ekmek artıklarını iyice ufalayıp doldurduğu poşetleri getirip mezarlıktaki kuşlara serpiyor.Karga,serçe,saksağan sürüleri bu kırıntıları günlerce gagalayıp duruyor.Kuşlar,onlara yaz kış , yağmur kar demeden üstelik yaya olarak ekmek kırıntısı taşıyan Ahmet'i de tanıyorlar mı bilmem.Ama ben onu saygıyla izliyorum.Yaptığı iyiliği kimsenin gözüne sokmadan , övünmeden , sessizce ve ısrarla yapan bir insan Ahmet.Ve onu gördükçe nedense aklıma Sait Faik geliyor.Sait Faik'in Karanfiller ve Domates Suyu öyküsünün finali :
"Onu gördüm mü toparlanıyor; hayret, sevgi ve saygı ile bakıyorum. Koca yaylamızın üzerinde böyle milyon­larca insan bulunduğunu düşünüyorum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder