6 Mart 2019 Çarşamba

Kayıplar

Tanıdığımız,sevdiğimiz insanlarla hayat yolunda uzun zaman yürüyüp gideceğimiz yanılgısı hiç bitmiyor..
Yavaş yavaş çekiliyorlar hayatımızdan..
Giderek ıssızlaşıyor hayatımız.

Can havliyle yeni tanışlar bulma, ahbaplıklar tesis etme de yetmiyor bazen..
Gözler ,gönüller kaybolup gidenleri aramaktan vazgeçmiyor bir türlü..

İki hafta önce rahmetli annemin arkadaşı olan Resmiye Teyze,beyin kanaması geçirmiş..
Neyse ki oğlu yanındaymış..
Hemen ambulans çağırmış..
Müdahalede geç kalınmamış..
Ancak bedeninin sağ tarafı  felç..
Konuşamıyor..
Yardımsız hayatını sürdüremez durumda..
Bugüne dek de hastanede..
Yarın taburcu edilecek..
Bir süre evde bakımı yapılacak..
Çünkü rehabilitasyon merkezleri için sıra beklemek gerek..
Huzurevi için de erken olduğunu düşünüyor aile üyeleri..

Umarız iyileşecek..
Ancak uzun ve çok sabır ve dirayet isteyen bir süreç gerekeceği belli..
Kesin olan bir şey de bayramda ziyaret edilecek bir kapı daha kapandı..
En azından şimdilik..


Huzurevi alternatifi için geçen hafta yaşadığımız şehirdeki huzurevine gittik Resmiye Teyze'nin geliniyle..
Hem görmek hem de koşulları öğrenmek istedi..
Ben de eşlik ettim..
Katları gezerken tanıdığım simaları da görebilirim ümidindeydim..
Aile üyesi olmayanlar katlara çıkarılmadığı için,eskisi gibi serbestçe ziyaret edemiyorum..
Tanıdığım simalar ise artık odalarından çıkamıyorlar..
Bu nedenle huzurevi ziyaretlerini epeydir yapamıyordum..
Ama şimdi huzurevi tanıtımı turu yaptıracakları için benim de yukarı çıkma iznim olmuş demekti..
Oysa tanıdığım o insanlar  sonsuzluk bahçesine göçmüşler artık..
Huzurevi sorumlusu hanım bunu söyleyince ne çok üzüldüm..

Niyazi Bey vefat etmiş..
19 yıldan beri huzurevinde yaşıyordu..
Tam bir İstanbul beyefendisiydi..
Eski insanların zarafet ve kibarlığını özledikçe yanına uğrar,sohbet ederdim..
Son yıllarda sağlığı ve maneviyatı biraz bozulmuştu..
Ama kibarlığı asla..

Sabiha Hanım vefat etmiş..
Yedi yıldır huzurevinde yaşıyordu..
"İstanbullu Hanım"dı..
Huzurevine gelen protokolün tanıyıp sevdiği bir şahsiyet olmanın ötesinde,huzurevi tanıtım turları onun odasından başlar,buraya gelecek olanlar önce onunla tanıştırılırdı..
Dört çocuğu vardı..
Hepsi İstanbul'da yaşayan..
Bir de vücudunun sol tarafını etkilemiş olan felci..
Sol kolu ve sol bacağı tutmuyordu..

Ama odasının temizlik ve tertibi bambaşkaydı..
Odası her zaman ziyarete ve ziyaretçilere hazır,temiz,düzenli,mis gibi..
Küçük etajerin üzerinde çeşitli oda kokuları,kendisi için parfüm veya losyonlar..
Hatta onların boşalan şişeleri..

Bir köşesi çiçek saksıları ile dolu..
Çiçek açan,açmayan bir dolu çiçek saksısı..
"Kimse yokken onlarla konuşuyorum."derdi..
Sevildiklerini bilen o çiçekler de ne güzeldiler..
Ve onunla sohbet ne keyifliydi..
Zarifti, kibardı..
Ama hayat bilgisi konusunda birer vecize gibi cümleleri de yeri geldiğinde söylemekten kaçınmazdı..
Herkesin sevdiği,aradığı,görmek istediği Sabiha Hanım'dı..

Artık yok..

Işıklar içinde olsunlar....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder