4 Aralık 2023 Pazartesi

Dogville

Cumartesi günü gidip izledim,Akün Sahnesi'nde.... Bu sezonun yeni oyunlarından.. Nicole Kidman'ın oynadığı bir film olduğunu da hatırlıyorum.. İzlemediğim.. Filmi yöneten Lars von Triers senaryoyu da yazmış demek ki.. (Şimdi baktım,2003 yapımı bir filmmiş..) Bir saat kırk dakikalık ,tek perdelik bir oyun haline getirilmiş.. 23 kişilik kalabalık bir kardosu var..
Başroldeki Senem Topkaya en ağır rolü de üstlenmiş.. Konu şu:Kendi halinde insanların yaşadığı küçük bir kasaba olan Dogville'de bir gün silahlar patlar.. O silahlar dan çıkan kurşunların hedefi genç bir kadındır.. O kadın da kasabaya sığınır..
Peşindeki gangsterlerden kaçmaktadır.. Kasaba halkı başları derde gireceği kaygısıyla ve bir yabancının huzurlarını bozacağı endişesiyle onu barındırmak istemezler.. Ancak adı Grace olan kadın onlara iki haftalık bir sürede bütün kasaba halkına kendisini kabul ettireceğine dair söz verir.. Kasabanın emekli doktorunun oğlu Tom da destekçisidir..
İki hafta sonra kasaba halkının onayını alır.. Bundan sonrası ise giderek dramatikleşir.. Dindar,sakin,mütevazi insanlar olan kasaba halkı giderek gaddarlaşmaya,Grace'i köleleştirmeye çalışır ve başarır.. Kasabanın azgın köpeği gibi onu da zincirleyerek kasaba içinde her türlü isteklerini karşılamak zorunda bırakırlar.. Kasabanın tüm erkeklerinin seks kölesi olmak da bunun içindedir..
Grace kimseye derdini anlatamaz.. Bu arada onu arayanlar kasabayı defalarca aramış ama bulamamışlardır.. Sonunda bulurlar..
Meğerse Çok tehlikeli bir suçlu diye duyururulan Grace bu gangster çetesinin liderinin kızıdır.. Evden kaçmıştır.. babasıyla yaşadığı çatışmalar bunun nedenidir.. Ama sonuçta babasının haklı olduğunu anlamıştır !.. Yani insanları sevmeyeceksin,acımayacaksın,gaddar olacaksın !.. Sonuç kasabanın katledilişi..
Oyunun sahnelenişi için yönetmenin minimal bir tercihi olmuş.. Dekor olarak sadece birkaç sandalye,tabure ve bir bank ile küçük bir raf ve beşik kullanmış.. Böylece en yalın düzeyde tuttuğu sahneleme için gereken aksesuar yerine de oyunculara "mış gibi yapmaları talimatını vermiş.. Oyuncular da ne yapsın,talimata göre örgü örüyormuş,bahçede çalışıyormuş,çan çalıyormuş,temizlik yapıyormuş gibi yapıp durdular.. Arada sırada önemli olduğuna inandıkları sahnelerde de tam bu işleri mış gibi yaparken donakalmış gibi yapıyor,böylece etkiyi arttırdıklarını düşünüyorlardı,sanırım..
Oysa sadece soğuk bir sahneleme olmuş,bana göre.. O nedenle oyunu sıcak bir izleyiş yerine sadece görmek için gelmiş biri gözüyle izledim.. Sahneleme adına yaratıcı bir buluş olarak değerlendirecek bir şey göremedim.. Yönetmenin arzularına uymak zorunda kalan oyuncuların çilesine de acıdım.. Bir de,salona girişte,görevlilerin bilet kontrolü yaparken herkesin kimliklerini görme titizliklerinin gereksizliğine sinirlendim.. Bunu bir de Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde ve bazen Şinasi Sahnesi'nde yapıyorlar hatırladığım kadarıyla.. Diğer salonlarda böyle dedektiflikler yok.. Seyirciyi tedirgin etmeler de..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder