Otuz Altı Yıl

1986 yılının 14 Mart'ında göreve başlamıştım.. Bademler çiçeğe durmuşken.. Hiç ara vermeden devam ettim.. Zaman akıp geçti.. Ve bugün öğretmenlikte otuz altıncı yılımı tamamladım.. Tam otuz altı bahar geçti demektir.. Yarın otuz yedinci yılıma başlayacağım,kısmet olursa.. Vaay.. O gün doğan bir bebek bugün otuz altı yaşını bitiren bir yetişkin demek ki.. Kaç yıl,kaç ay,kaç gün,kaç ders saati? Artık sayamam.. Önümde kalan süre ise,tabiî devam edersem ya da edebilirsem,bir elin parmaklarını aşamaz artık.. Yaş haddine takılırım.. Okul bahçesinde, soğuklara aldırmadan çiçeğe duruvermiş acı badem çiçeklerinin resmidir şuraya iliştirdiklerim.. Öğretmen olarak geride bıraktığım, acı tatlı geçen otuz altı yılın sembolü ..

Gece O kadar Kirliydi Ki İkisi De Kayboldular

Hafta sonu izledim.. Ankara Devlet Tiyatrosunun yeni oyunu.. Brezilyalı yazar Plinio Marcos'un 1966 tarihli Kirli Bir Gecede İki Kayıp adlı eseri.. Orhan Güner çevirmiş,Selçuk Göldere yönetmiş.. Biri müzisyen biri eğitimli ama şansı yaver gitmeyen iki 'looser'(yeğenlerimin diliyle iki ezik),şehrin çöplüğü denilebilecek bir izbede barınmakta,hamallık yapmak suretiyle iş buldukça ellerine biraz para geçmektedir.. Neredeyse sokakta yaşayan iki insan olarak bu durumdan çıkmaya çabalarken hırsızlıktan başka yol gelmeyecektir akıllarına.. Bu da ikisinin arasındaki zoraki dostluğu epey zedeleyecek,ölümüne rekabete sürükleneceklerdir.. İki kişilik oyunda rolleri Eren Oray ve Mehmet Demiralp üstlenmişler.. İlgi çeken bir dekor ve kostüm ve de müzik tasarlanmış.. Işık tasarımı da etkileyiciliği arttırmış.. Ama esas yük oyuncuların üzerindeydi ve çok da iyi 'giymişlerdi rollerini üzerlerine'.. Uzayıp giden replikler nedeniyle arada bir içim geçer gibi olduysa da beğendim oyunu.. Henüz oyun fotoğrafları yüklenmediği için oyuncuları ve sahneyi burada gösteremiyorum.. Bilahare diyelim..