24 Kasım 2015 Salı

Aziz Öğretmenlerimiz

Başta Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
 aziz öğretmenlerimizin sonsuz alemde olanlarını rahmetle anıyor,
hayatta olan bütün öğretmenlerimize saygılarımı sunuyorum..
"Gelecek yeni nesillerin,
yeni nesiller de öğretmenlerin eseridir"
sözünü her gün hatırlayarak derslerine başlayan
elleri öpülesi
aziz öğretmenlerimize..
Selam,saygı ve öğrettikleri her bilgi için minnet duygularımızla..


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 244.gün)

23 Kasım 2015 Pazartesi

Bir Ölümün Anatomisi


2013'ün Ağustos'unun 26'sında vefat etti..
Çocukluk günlerimizden aşina olduğumuz ahbaplarımızdan..
Döndü Abla..
Buraya kadarı ölüm Allahın emri..
Ölüm şekli kafalarımızda bir muamma..
İlaçlarını yazdırmak ve bu arada geçmeyen soğuk algınlığı ve öksürüğü için de iğne yaptırmak üzere sağlık ocağına gidiyor..
Orada vurulan iğne sonrası fenalaşıp yere yığılıyor..
Müdahale ediliyor ama sonuç kaçınılmaz..
Döndü Abla yürüyerek girdiği sağlık ocağından ambulansla hastaneye kaldırılıyor ve bir saat sonra da morga konuyor..
Haberi duyunca hepimiz şoke olmuştuk..
Kocası Mehmet Amca'nın vefat haberine daha az şaşıracaktık sanki..
Her şeye herkese koşturan mahallenin "Meraklı Melahat"ı Döndü Abla'nın ölümüne ise ..
Hele de böylesine..
Sağlık ocağı doktorları eve taziye için geldiklerinde" iğne vurulmadan önce öksürükten boğulma"demişlerdi..
Oysa evden eve,ağızdan ağıza yayılan "Bir hemşirenin vurduğu iğneden sonra solunumunun durduğu" şeklinde..
Bileğimi kırdığım için geçmiş olsuna gelen Nurten Teyze ile ordan burdan konuşurken,aynı apartmanda oturduğu komşusu Döndü Abla'yı da andık..
Onun da içinde ukde  (onun deyimiyle nokta) olarak duran bu meselenin doğrusu nasıl ve ne zaman ortaya çıkacak bakalım?
Nurten Teyze,birgün sağlık ocağına gidip kendince konuyu soruşturduğunu,doktorların hala ne ne kadar tedirgin olduğunu görünce iyice şüphelendiğini anlattı..
Zavallı Döndü Abla..
Gariptin,herkese koşardın,darda kalana teselli olurdun..
Çevrende tanıdığın,seni koruyacak kimsen olmadan hoyrat ellerde yapayalnız öldün..
Yoksa ağızdan ağıza söylenenler doğru mu?
Sen orada bir ihmal kurbanı mı oldun?

17 Kasım 2015 Salı

Sol Elim

"Sol elim
Acemi elim
Zavallı elim"
Der,bir şiirinde Orhan Veli..
Ben de birkaç gündür aynı sözleri yineliyorum..
Pazar günü annemleri ziyaretten dönerken ayağım takıldı ve düştüm..
Her zamanki gibi, düşmeyi beceremediğimden,elimi kaldırım taşına şiddetle vurunca da çıkan tok sesle birlikte "Eyvah!" dedim ama olan oldu,bilekte kırık var..
Şimdi sol elim alçıda..
Muhtemelen bir ay kullanamayacağım..
Eskisi gibi olması ise seneyi bulacak..
Üstelik 25 sene önce kırılan yerden..
Filmi başa sardık kısacası..
Buna da şükür,ne yapalım!
Sol elim,zavallı elim,talihsiz elim!

16 Kasım 2015 Pazartesi

Kurnaz Aşıklar ve Fırlama Yönetmenler

Geçen cumartesi Kurnaz Aşıklar'ı izleyebildim sonunda..
Daha önceki oyun Ankara  Garı önündeki bomba faciası gününe denk gelmiş ve iptal edilmişti,haklı olarak..
Devlet Tiyatroları sahnelerinde ilk kez oynuyormuş..
G.Farquhar'ın 1700'ler İngiltere'sinde geçen oyunu basit bir durum komedisi..
İki Perdelik oyun,iki buçuk  saat sürüyor..
Harala gürele koşturan genç oyuncular ellerinden geleni yaptılar elbette..
Yönetmen İlham Yazar da çok hareketli kurguladığı oyuna ,galiba televizyon programlarından seçilmiş izlenimi veren,komik olacağı düşünülen cümleler serpiştirmiş..
Ben pek gülmedim ama yanımdakiler yıkıldılar..
Demek ki televizyon izleyicisini de hesaba katmalı,oyun yönetiminde..
Mesut Turan ve Meltem Baytok..
Oyun boyunca bu iki oyuncuyu izledim,demeliyim..
Döktürdüler..
İkisi de kıdemli,role bürünme konusunda deneyimli..
Öyle olunca da keyifle izleniyorlar..
Diğer oyuncular da rollerinin hakkını vermeye çabaladılar elbette..
Neticede 'kuru gürültü' izlenimi veren oyundan iki usta sanatçıyı izlemenin keyfiyle ayrıldım..
Bir de bu iki ustayı daha nitelikli bir oyunda yine 'döktürürken' görebilmek dileğiyle..

12 Kasım 2015 Perşembe

Şahin'im.. Canım..

Annem ve Döndü Abla'nın ortak ahbapları..
Annem de Döndü Abla da rahmetli olduktan sonra,onların anısına ben de ahbaplık ediyor,zaman zaman ziyaret ediyorum..
Geçen pazartesi akşamı telefonla aradı..
Kocasını kaybetmiş,bir kazada..
Telefonla taziye diledim;ama eve de gitmem gerek elbette..
Çarçamba günü okul çıkışı evine uğradım..
Yalnızmış,televizyonu açmış,onu izleyerek dertlerini uyuşturuyor..
Oturduk,tekrar taziye diledim..
Kendimden biliyorum,insanın çok sevdiği birini kaybedince neler hissettini..
Hep onu anlatmak,onu konuşmak,arada kendine yanmak,sonra yine ondan söz etmek..
O da öyle yaptı..
Anlattı,anlattı,anlattı..
İkindi vakti annemleri ziyaret ederim,diye düşünüyordum;ama yapamadım tabii..
Üçte gider,dörtte kalkarım,diye düşündüğüm ziyaret,onun sözünü kesmeyeyim diye, altıya kadar sürdü..
Kocası ile memleketleri Afyon'daki köylerine gitmişler,evlerinin tadilatı ile uğraşmışlar..
Her şeyi bitirmek üzere iken,kocası bir inşaat elemanı ile birlikte yolda bir tırla çarpışmış..
Araba otogazlı imiş,tırın altına girmekle kalmamış, alev almış,kocası da yanındaki işçi de yanarak ölmüşler..
Cesetleri teşhis etmek bile güç olmuş..
"Zaten ben görmedim."dedi..
Oğlu görmüş babasının son halini ve hala etkisi altındaymış..
19 Ekim'de olmuş kaza..
Henüz olayın üzerinden  üç hafta geçmiş,nasıl etkisinden kurtulsun..
Üstelik bir de ölen işçinin ailesi dava açmış,sigorta avukatları gelip hukuki konularda görüşmüşler..
İnsanın kafası yaşadığı acı şokun uğultusu içindeyken söylenenleri anlamakta güçlük çekiyor,kaldı ki hukuk meseleleri..
Ama kendisini toplayıp hem çocuklarına moral vermiş,hem avukatlara danışıp yol haritası oluşturmaya çalışmış,bir yandan da olabildiğince hızla toparlanıp günlük hayatını yeniden düzenlemeye..
Tıpkı 28 yıl önce babamın ani ölümüyle  annemin yaptığı gibi..
Kocası ona hep "Şahin'im"dermiş,o da kocasına "Canım"..
"Canım gitti !"dedi..

11 Kasım 2015 Çarşamba

Müfettişler

Melih Cevdet Anday'ın bir oyunu..
İlk kez sahnelenmiş..
Öyle yazıyor verilen bilgide..
Ölüler Konuşmak İsterler ve Kahvede Şenlik Var adlı oyunlarını da daha önce öğrencilerimle sahnelemiştik..
Küçük Tiyatro'da bu hafta sonuna dek oynayacak oyunu geçen cumartesi gidip izledim..
Tek perdelik..
Bir saat on dakika sürüyor..
Dört kişilik oyuncu kadrosu tecrübeli oyunculardan oluşuyor..
Ancak sahnelenme tarzı nedeniyle olsa gerek,soğuk bir oyun olmuş..
Melih Cevdet'in üslubuyla soyutluğa yaslanmayı yönetmen de absürdlüğe yönlendirince oyuna ısınamadan izledim..

Tek güzel olan şey eski bir öğrencimle çıkışta karşılaşmamızdı..
Hukuk öğrenimini bitirip hakimlik sınavına giren öğrencim,arkadaşlarıyla birlikte oyun izlemeye gelmişler..
Sahneye koyduğum bir oyunda görevli olduğu günlerden sonra şimdi tiyatro,opera,konser izlemeyi alışkanlık haline getirdiğini söylemesi de günün en mutlu anıydı..
Oyunu anlamadığını söyleyince de üzüldüm doğrusu..
Seyircisini yakalamaya çabalayan bir tiyatro anlayışı geliştirilmeli diye düşünürüm hep;gelen gelsin,beğenen beğensin,beğenmeyen bir daha gelmesin anlayışı değil..


10 Kasım 2015 Salı

Bugün 10 Kasım

Her gün olduğu gibi Atamızı bugün de andık..
Her gün olduğu gibi;çünkü günlük dualarımda O'nu da anıyorum..
Ama bugün 10 Kasım olunca anmalarımız daha bir duygulu..
Onunla ilgili anılar;milletine,hele çocuklara ve gençlere sevgisi..
Eserleri;hele o eserleri meydana getirirkenki azmi,çalışkanlığı,engel tanımazlığı,ileri görüşlülüğü..
O'nu okudukça O'na olan saygının kaçınılmaz artışı..
Sonunda O'na olan duyguları anlatabilmek için şairlere ve şiirlere yöneliş..
Fazıl Hüsnü'nün dizeleri gibi..

Mustafa Kemal

O su ateş rüzgar
Parıl parıl yeryüzünce
O hak

Dalgalanır Hindistan'dan Roma'dan
Konfüçyüs'ten beri Aristo'dan beri
O bayrak

Güzelliğin kişiliğin sevginin
Sınırlarında
O inanmak

Öyle ulu ki öyle kahraman ki
Vardığınızı sanırsınız
O uzak

5 Kasım 2015 Perşembe

Gülten Akın

Rahmetli babamla aynı yıl doğmuş..
Yani  1933'de..
82 yaşındaymış..
Çarşamba günü evde mutfakta çalışırken açık olan radyodan işittim  vefat ettiğini..
Bugün de cenazesi defnedilecek..
Ankara'da..

Şair olarak tanıyoruz..
Kimbilir nasıl bir insandı..
Fotoğraflarından çok naif olduğunu düşünürdüm hep..
Bir de o ünlü dizesini söylerdim fotoğraflarına baktıkça:
"Ah kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya.."

Yaşadığımız sıkıntılı günlerde, inceliğe düşkün o ruh neler düşünür,nelere kaygılanırdı acaba?
Artık hiç bilemeyeceğiz..
"Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden,gitti giden.."


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 227.gün)