24 Ekim 2023 Salı

Güz Çiğdemi Vakti Geldi

Bu yıl geç kaldılar..
Eylül sonunda burunlarının ucunu çıkarırlar,hemen arkadan şeffaf zarflarının içinden parlak sarı renklerini dünyaya sergilerlerdi.. Ekim ortasında ancak göründüler.. Ama ne güzeller.. Yaklaşan kışın habercisi olsalar da..

10 Ekim 2023 Salı

"Ya İstiklal Ya Ölüm " Cumhuriyet Yolunda Sergisi

Geçen cumartesi sabahı mutfak işleriyle uğraşırken, her zamanki gibi açık olan, radyodaki programda Ankara'da henüz açılan bir sergiden söz ediliyordu.. Kulak kabarttım.. İlgimi çekti.. İşleri bitirip öğle treniyle Ankara'ya gittim..
Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki " Ya İstiklal Ya Ölüm -Cumhuriyet Yolunda "sergisi birçok sivil toplum kuruluşunun elele vermesiyle hazırlanmış,1200'den fazla fotoğrafa eşlik eden incelikle düşünülerek yazılmış metinler ve birçok materyalden oluşuyor;üç katta altı salona yayılmış.. Bu durumda tamamını gezmek için birkaç saat,daha iyisi yarım gün ayırmak gerekiyor.. Benim de ,her zamanki gibi,zamanım kısıtlı.. 14.20'de kapısından girebidiğim serginin yanında 45 dakika sonra başlayacak bir de panel var.. Orada da yeni bir şeyler öğrenme olasılığı.. Seçim yapmalıyım..
İlk konuşmacıyı beş dakika dinleyip üst kattaki sergiye geçtim.. Son konuşmacının söz aldığı 17.00'ye kadar serginin büyük kısmını gezdim.. Koştura koştura.. Aklımda kalanları sıralayayım..
Tanzimat Dönemiyle başlayan Batı ile ilişkilerde bir yandan Osmanlı Devleti toparlanmaya çalışırken,büyük Batılı devletler ve Rusya'nın gizli veya açık işbirlikleriyle Osmanlıyı yiyip yutma planlarının belgeleri ile başlıyor sergi.. Mendiller mi tasarlamamışlar,kartpostallar mı,yeni dünya düzeni haritalar mı.. Psikolojik olarak kamuoyunu etkilemek,desteklerini almak için dini duygular mı okşanmamış.. Batılı yöneticilerin karanlık oyunlarının belgeleri ile doluydu ilk salon.. Sonra I.Dünya Savaşı,Balkan Savaşı derken Osmanlının çöküşü,buna karşın aydınların ve aydın yöneticilerin çözüm bulma mücadelesi.. Fotoğraflar ve yine çeşitli eşyalarla..
Ardından elbette Bağımsızlık Savaşı'na girerken Anadolu'daki ve İstanbul'daki işgallerde yaşananlar.. Fotoğraflar,dönemin gazetelerindeki haberler,her şeyi hesaplayan işgalcilerin halkı maniple etmek için alçakça propaganda araçları.. Sergileniyor.. Sakarya Savaşı'na kadar gelebildim.. Sonrasını 21 Ekim'de Troya'nın Kadınları'nı izlemeye gittiğimde tamamlayacağım,umarım.. Çok etkileyici bir sergiydi.. Aklımda kalan birkaç sahneyi aktarayım.. İşgal güçleri tarafından kurşuna dizilen Kuvayımiliyeciler ve onları izleyen halk.. 16 Mart 1920 sabahı işgalci İngilizler tarafından yataklarında şehit edilen Şehzadebaşı Karakolu'nun askerleri.. Halkı etkilemek,belki korkutmak için sokaklarda gezdirilen işgal ordusu tankları,askeri birlikleri ya da işgal ordusunun orkestrasının sokaklarından geçişini sessizce izleyen Müslüman halk ile coşkuyla izleyen azınlıklar.. Karadeniz'de,Ege'de azınlıkların kurdukları kıyım çeteleri.. Türk direnişçileri..
Antep Savunmasında şehrin taş üstünde taş bırakılmayan hali,o taşların üzerine yatmış düşmana karşı müdafaa mücadelesindeki Antepliler.. Hele daha çocuk yaştaki Gazi Mehmet'in öyküsü.. Arkadaşı İsmail ile birlikte önemli bir evrakı komutana götürmekle görevli iki ergen, Fransızların eline düşüyor..İşkenceye uğruyorlar.. Direniyorlar.. O bilgiyi vermiyorlar.. Fransızlar bunları serbest bırakıp, arkalarından ateş ediyor.. Zavallı İsmail vurulup şehit oluyor.. Mehmet yaralı kurtuluyor ama bir bacağı dizinden kesilmek zorunda kalıyor.. Tek bacağı ile yiğitçe durduğu fotoğrafta na kadar vakur görünüyordu.. Fotoğraf çekemedim ne yazık ki.. Bir dahaki sefere gittiğimde fotoğraf makinesini de yanıma alırım..
Şanslı Ankaralılar.. Bizim ciddi vakit ve rakit ayırmamız gereken ne güzel etkinlikleri var.. bir şehiriçi ulaşımla neler neler görebilir,öğrenebilirler.. Çok ciddi bir emek ve özen görülen sergiye elleri,zihni,yüreği dokunanlara teşekkür ederim.. Özellikle Korkut Erkan'a.. Hem koleksiyonundaki fotoğrafları ve materyalleri sergilediği hem de o güzel metinleri kaleme aldığı için..

6 Ekim 2023 Cuma

Tembel Gezginin Günlüğü-5 Uçhisar

Avanos'ta bir kez daha ,bu kez de hediyelik eşya almak isteyenler için bir mola verildi.. Almayacaklar alanları bekledik..
Kapı önünde,içerde satılan aytaşından boncukları bileklik olarak iliğe dizen bir amcanın yanına oturdum.. Biraz sohbet ettik.. Gelen ziyaretçilerden memnun.. Ortalıkta hiç Suriyeli görmediğim için merak edip sordum.. "Hepsi otellerde çalışıyor,ondan göremedin."dedi.. Doğru ya,yüzlerce otel,pansiyon var.. Bunlarda çalışacak elemana da ihtiyaç.. Saat 17.00.. kapadokya gezisinin son duraklarından biri Uçhisar ama sadece panoramik olarak ,otobüs içinden görüyoruz.. Kulağımızda rehberin anlatımları.. "Uçhisar Kalesi,22 katlı bir yapı yüksekliğindedir. Her tarafı delik deşik görünümlü bu oluşumun içi doğal depo olarak kullanılıyor.. Limon,patates,soğan depoları bol bol mevcut.. Depoların yazın 17-18 derecede sabit olan ısısı kışın da 15-16 dereceden aşağı düşmüyor.. 15 kadar yeraltı şehri bulunuyor bütün bölgede.. Bunların 90 kadarı ziyaret edilebiliyor.." Rehberimizin bize bir yeraltı şehri gezdireceği sözü benim için çok iyi bir haber oluyor.. Daha önce buna fırsatımız olmamıştı.. Çevresi patates ve çerezlik kabak tarlalarıyla kaplı Çardak Köyü'ne geldik.. Kozaklı'da çıkan termal su sayesinde de bağcılık,sirke,şıra,şarap üretimi artmış..
Aslında yeraltı şehrinden çok bir kaya kütlesinin içinin oyulmasıyla oluşmuş kaya içi şehri demek daha doğru buraya..
Basamaklar çıkarak kapıdan girip daha yüksek basamaklardan inerek çıktık diğer bir kapıdan.. Ama içi diğer yeraltı şehirleriyle aynı..
Tüf kayalar insan eli ve bol sabırla oyularak koca bir yerleşim yeri yaratılmış.. Önce ağıl,ahır olarak kullanılan bölme karşılıyor gelenleri..
Bu biraz da bir düşman saldırısına karşı güvenlik önlemi.. Atların ve diğer büyükbaş hayvanların bağlanacağı bağlama yerleri halen duruyor..
Mutfaklar,yaşam alanları,daracık koridorlar;ki bunların darlığı da yine düşmana karşı korunma tedbiri,böleleri kapatmak için kapı yerine kullanılan kocaman taş diskler..
Ağırlıkları 2,5tonu buluyormuş.. Ama iyi bir tesviye yapıldığı içinbir parmakla bile hareket ettirilebiliyormuş..
Bizimle aynı anda gezen uzakdoğulu grubun heyecanlı ve yüksek volümlü gezileri bu yapılaşmanın onlar için de çok ilginç olduğunu gösteriyor.. Yapılaşmada kanalizasyon şebekesi yok.. Ya da sadece iki yeraltı şehrinde varmış.. Diğerleri bunu başka bir şekilde çözmüşler ki buna şemdilerde bıotuvalet deniyormuş.. Çömleklerde biriktirilen insan pislikleridışarıya bırakılıyormuş,üzerine de ciğer konuyormuş.. Bunları yemek için varolan kurtlar önce ciğeri sonra pislikleri yiyor;tavuklar da kurtları yiyince pislik diye bir şey kalmıyormuş.. Yalnız ortalığın buram buram koktuğunu söylemeye gerek yok herhalde..
Saat 18.30.. Sabah Tuz Gölü'nde başladığımız gezimiz Çardak'ta batan güneşle birlikte bitti..
Son fotoğraf çekimlerinden sonra rehberlerle vedalaşıp dönüş yoluna koyulduk..
Dönüş biraz uzun sürdü.. Giderken dört saatte ve hiç sıkılmadan aldığımız mesafeyi yemek ve ihtiyaç molaları,benzin alma molası,polis kontrol noktası zorunlu molası nedenleriyle altı saatte alınca biraz sıkıldık.. Ama salimen evimize geldik.. Emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunarız..

4 Ekim 2023 Çarşamba

Tembel Gezginin Günlüğü-4 Güvercinlik Vadisi

Avanos'tan yola koyulduk.. Yol üstünde Çavuşin Köyü var..
Otobüsten inmeden, doğal mağaralarla kaplı köyü izleyerek geçtik köyden.. Rehberimiz köyün hemen yanıdaki Aktepe'nin de balonların havalandığı bölge olduğunu işaret ediyor..
Kafilenin hanımları görmek istediklerini söyleyince de bunun mümkün olmadığını,balonların sabah saat beşte havalandığını söyleyince,hayıflanma sesleri kaplıyor ortalığı..
Aynı bölgede gün içinde de ehlileştirilen yılkı atlarıyla " at safari" yapıldığını anlatan rehberimiz,bölgede 200 civarında kilise olduğunu da ekliyor,bu bölgenin Ortodoks Hıristiyanlar için hac merkezi niteliği olduğu,dolayısıyla ziyaretçisinin her zaman çok olduğunu da anlatımına iliştiriyor..
Daha önceki gezimizde o kilise senin bu kilise benim hepsini gezdiğimiz için zihnimde kalan kilise görüntülerini hatırladım..
Göreme'nin içinden geçtik.. Otobüsten indirilmedik.. Panoramik bir gezi oldu..
Biz daha önceki gezide içinde vakit geçirmiştik neyse ki.. O zamandan farklı olarak o mağara evler,peri bacası evler büyüklü küçüklü otellere dönüştürülmüş..
Dolayısıyla bizim gibi mütevazi gezginler için Göreme artık "pahalı bir destinasyon"a dönüşmüş.. Sadece dışardan bakabiliyoruz.. Ve Güvercinlik Vadisi'ndeyiz..
13.yüzyıla kadar yerleşim alanı olan vadinin sonradan güvercinlik olduğunu anlatıyor rehberimiz..
İnternette de 9.yüzyıldan beri güvercin yetiştirildiğini çünkü güvercin gübresinin üzüm bağları ve kilise fresklerindeki renklerin korunmasında çok değerli olduğu yazılıydı.. Daha önceki gelişimizde cep telefonu olmadığı için ilginç atraksiyonlara gerek duyulmuyordu sanırım..
Şimdi vadi manzaralı salıncakları yan yana dizmişler,fotoğraf çekmek ve çektirmek için uzun kuyruklarda beklemeye razı olan gezginler de hayallerindeki pozlar için bekleşiyorlar.. İlginç bir görüntüydü.. Ama salıncakta vadiye doğru kolan vurarak sallanmak da çok keyifliydi,belirtmeliyim.. Yeteri kadar fotoğraf molası verdiğini düşünen rehberimiz otobüse binme talimakı verene kadar boş bulduğum bir salıncakta sallandım..

3 Ekim 2023 Salı

Tembel Gezginin Günlüğü-3 Avanos

1985'ten beri Unesco Dünya Miras Listesi'nde bulunan Kapadokya turuna devam.. Bu yolculuğa katılan biri olarak yaşadığım bölgede de iki ismin bu listeye girişinin heyecanı üzerimde.. Gordion Antik Kenti ki benim yaşadığım yerdi;diğeri de bağlı bulunduğumuz büyükşehir ve çok yakında başkent oluşunun 100.yılını kutlayacağımız Ankara'daki Arslanhane Camisi.. Bu sabah adı geçen cami ile ilgili bir haber de okudum.. Galiba biraz ihmal edilmiş bir cami imiş.. Ciddi bir bakım ve tamir istiyor anlaşılan,, Unesco Listesine girişin şerefine bu işe el atılacağına inanıyorum.. Gelelim bizim geziye.. Ürgüp'teki çerez dükkanında ilk alışveriş heyecanını tatmin eden kafilemiz Dervent Vadisi'ne götürüldük..
Gideceğimiz Avanos yolu üzerindeki vadinin turistik adı 'Hayal Vadisi'.. Yüzyılların doğal oluşumlarının aldığı şekillerin hayal gücünü harekete geçirdiği vadinin en ünlü figürü yüklü bir deveye benzeyeni..
Biz de onun hemen yakınında durduk,birkaç fotoğraf çekip,kalanlarını da otobüsle ilerlerken izledik..
14.30.. Avanos'tayız.. Avanos'ta ne yapılır? Turistler bir çömlek atölyesine götürülür.. Çömlek nasıl yapılır konulu bir gösteri izletilir konuklara..
Geçen sefer Galip'in Yeri'ne götürülmüştük.. İçeride gelen ziyaretçilerin saçlarından alınan birer tutamın tavanlara tutturulduğu ayrı bir sergi daha vardı ve içerisi biraz saç kokuyordu.. Bu kez onun hemen yanıbaşındaki Ali'nin Yeri'ne götürüldük.. Bu arada Fransızce Chez sözcüğünü adlarının önüne yazmaları da işin havasını arttırıyor sanırım..
Neyse Chez Ali'de oldukça havalı ve eğlenceli bir balçık parçasının iki dakika içinde vazoya dönüşünü izlerik.. Sonra bir gönüllü bu işi yapmaya,daha doğrusu yapamamaya,davet edildi.. Görüntünün komikliğine ve bu duruma düşenin kendimiz olmadığına bol bol güldük.. Sonra da sıra tabii ki satışa geldi..
Gelsin güveçler,yoğurt kapları,dolma taşları ve onlarla yapılan yemeklerin,yoğurtların ne kadar iyi olduklarına dair satıcı övgüleri.. Tabiî grup hanımlarından setler halinde satın alanlar.. Neyse,onlar işin satış,pazarlık kısmının keyfini çıkarırken ben de 11 adet odadan oluşan mağara atölyeyi gezdim..
Bunlar da saç kesme yerine kuru bir ağaç dalını almış,dilek ağacı haline getirmişler.. Gelen herkesi de oraya yönlendirerek ağaçın dilek kağıtlarıyla dolmasını sağlamışlar.. Kocaman beyaz bir kağıt ağıç görümüne bürünmüştü ağaççık.. Baktım,güldüm,fotoğrafını çekip, çıktım dışarı..
Onların işlerini bitirmesini beklerken biraz çevreyi gezdim,diğer çömlek atölyelerini dolaştım..
böyle gezilerde keşke benim gibiler için belli bir süre verilse de daha fazla yer görmek mümkün olsa.. Ama olmuyor tabiî.. Hep beraber dolaşmak zorundayız.. Ama ödülümü elde ettim bu kez..
Dönüşte Kızılırmak'ı geçmek için yapılmış tarihi asma köprüden yanında sıralanmış dondurmacılardan birinde yıllardır,abartmıyorum,aradığım naneli dondurmayı buldum.. Hemen aldım.. Avanos benim için 'naneli dondurma' olacak artık..