28 Ocak 2022 Cuma

Okuma Günlüğü

Atatürk ve Bağımsızlık Savaşımız konulu kitaplar okumaya devam.. Bu sıralar Attila İlhan'dan okuyorum bu konuyu.. Elimde Aynanın İçindekiler dizisinden Allahın Süngüleri vardı.. Bitirdim.. 16 Mart 1920'den Ocak 1921'e kadarki süreci,telgraf,gazete haberleri,makaleler gibi belgeler eşliğinde anlatan bir roman.. İstanbul'un işgali ile başlayan olaylar dizisi,I.İnönü Savaşı'nın kazanılması,ardından Çerkez Ethem kuvvetlerinin düzenli millî ordu güçlerine yenilişi ve Yunan saflarına geçerek bertaraf olmaları ile sona eriyor.. Devamı dizinin 7. kitabı Gazi Paşa'da.. Ama şimdi de elimde O Sarışın Kurt adlı senaryo romanı var.. Yarıladım.. Önce onu bitireyim.. Sonra da Gazi Paşa'ya döneyim.. Neyse ki okul kitaplığında varmış.. Serinin kitaplarından Bıçağın Ucu da.. Ancak diğerleri yok.. Attila İlhan kitaplarında biraz eksiğimiz var.. Romandan alıntılayacağım cümleler sayfa 338-339'dan.. Rıza Tevfik'in 11 Eylül 1920 tarihli Alemdar gazetesindeki makalesinden.. "Avrupalılara sesleniyorum.Bu Anadolu haydutları arasında kaç tane Türk gösterilebilir.Yüzde doksan dokuz buçuğu Türk,hiç değilse Anadolulu değildir.Bütün Anadolu Türkü,Kuvayı Milliye'ye lanet etmektedir.Mustafa Kemal tarihe siyasi deliler arasındanam bırakacaktır.. Anadolu mukavemeti bir blöften ibarettir.Hükümetimiz madem ki bunlarla başa çıkamıyor;Avrupa,Anadolu'yu bu zararlı haerattan temizleyecektir.Bunu Müslüman ve Osmanlı menfaatlarına muvafık bir hüküm addetmekteyiz.." Ah Rıza Tevfik,ah !

Kardelenler

Kar altından kafalarını kaldırdılar çoktan.. Şimdilik ortalık buz gibi olsa da ılık bahar günlerinin müjdecilerini görmeye başladık.. Baharın da eli kulağında diyelim..

7 Ocak 2022 Cuma

Selçuk Baran Öyküleri

Geçen yazıda sözünü ettiğim, Ceviz Ağacına Kar Yağdı başlığında toplanan,Selçuk Baran'ın yedi öykülük kitabını bitirdim.. 65 öykü vardı.. En sonuncu hikayeler,yazarın Porselen Bebek adlı çocuk öyküleri kitabıydı.. Çocuk gözüyle öyküler.. Ama kimin gözüyle olursa olsun,hepsinin yazarın gözü olduğu belli öykülerin hepsinin ortak özellikleri dilinin ve anlatılan kişilerin sadeliğiydi.. Kendi yaşamlarının içinde kimsenin dikkatini çekmeden yaşayan ya da yakın çevdesi üzerinde fena halde etkili ama onun dışında kimsenin tanımadığı insanların geçit resmi gibi idi, 700 sayfalık kitap.. Beğendim.. Bazı hikayeleri daha çok beğendim.. Bir iki hikaye için olmasa da olurmuş hissi uyandı.. Ama yazarın ne çok insanı,hayatı, ne inceliklerle anlattığına duyduğum ilgi hiç eksilmedi.. Dışarıdan bakıldığında toplu iğnenin ucu kadar olsun farkedilmeyen o kadar farklı çevrelerden insanların okyanuslar gibi engin ruh hallerini öyle yalınlıkla anlatmış ki..

4 Ocak 2022 Salı

Hamdi Koç

Sözü fazla uzatmadan,başlıktaki ismin kitaplarını bir kere daha elden geçirdiğimi ifade edeyim..
Melekler Erkek Olur ,Bir Eski Kocanın Öğleden Sonrası, Çiçeklerin Tanrısı'nı daha önce okumuştum..
İyi Dilekler Ülkesi'ni okumamışım.. Bu tekrar okumanın içine onu da kattım.. İlk üçünü daha önce çok beğendiğimi hatırlıyorum.. Bu kez öyle olmadı.. Evet,sürükleyici;ama hepsini birden okuyunca hep aynı 'kentli,her şeyi olan ama mutluluğu yakalayamayan,insan ilişkilerindeki yozlaşmadan bunalmış kişiler'in anlatıldığı ve -bence-'kendini beğenmişliğini hissettiren yazar'kokusu baskın olan romanlar,bir süre sonra eleştiri gözüyle okumaya sebep olabiliyor.. Bende öyle oldu.. Sadece İyi Dilekler Ülkesi'ndeki,Güneydoğu Sorunu üzerine anlatım ilginç geldi,daha önce okumadığımız ayrıntılar vardı.. Neyse,hepsini okuyup rafa kaldırdım.. Sabahattin Kudret Aksal'ın BAY HİÇ_SONSUZLUK KİTABEVİ'sini almak için gittiğim Halk Kütüphanesi'nde gözüme ilişen Selçuk Baran'ın 700 sayfalık CEVİZ AĞACINA KAR YAĞDI'sını da aldım..
Yarısındayım.. Keyifle de okuyorum o incelikli hikayeleri..
Ankara Devlet Tiyatrosunun bu sezon sahneye koyduğu Sonsuzluk Kitabevi'ni önce okuyayım,belki izlemek için giderim,demiştim.. Okudum.. Keşke Bay Hiç'i sahneye koysalarmış,dedim..