27 Temmuz 2015 Pazartesi

Doğum Gününe Beş Gün Kalmışken..

Bu sabah,şehitlikteki mezarını yıkayıp,güllerini sularken fotoğrafından gülümsüyordu..
27 Temmuz 1993'te şehit olduğunda henüz 19 yaşındaymış..
Doğum tarihi de 1 Ağustos 1973..
Doğum gününe beş gün kalmışken şehit olmuş..
Asker arkadaşlarıyla nasıl bir 20 yaş kutlaması yapacaklardı acaba?
Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim..
Bildiğim tek şey,mezar taşının üzerindeki bilgiler ve Birol'un neşeyle gülerken çekilen fotoğrafından yansıyan 19 yaşın canlılığı..
Birol AKSU,şimdi 42 yaşında ve kimbilir ne halde olacaktın..
Oysa artık hep 19 yaşının iyimser gülüşüyle bakıyor olacaksın..
Işıklar içinde ol,güzel çocuk!


24 Temmuz 2015 Cuma

Gencim,İşsizim,Umutsuzum;Umut ve İş Arıyorum

Dün okuma kulübümüzün temmuz ayı toplantısında Tarık Buğra'nın Dönemeçte adlı kitabını tartışmak üzere toplandık,Halk Kütüphanesi'nde..
Yıllar önce TRT'de Dönemeç adıyla, yine yazar tarafından senaryolaştırılarak, dizi olarak da izlediğimiz güzel bir kitaptır.
Ne okusam diyenlere öneririm,bu kitabı ve yazarın tüm kitaplarını..
Okumasam da diziyi seyretsem,diyenlere ise maalesef diyeceğim;çünkü sadece jeneriği izleyebilirsiniz.Youtube'a yüklenmemiş..
Ancak yine Tarık Buğra'nın eserlerinden dizi yapılan Küçük Ağa ve Osmancık'ı izleyebilirsiniz..
Yazarın İbiş'in Rüyası adlı eseri de dizi yapılmıştı;fakat onu da Youtube'da bulamıyorsunuz..
Abuk sabuk milyon şey yanında işe yarayabilecek böyle eserleri de yüklerler umarım..
Neyse...
Toplantımızın sonuna doğru gencecik bir kız geldi.
Yerel bir gazetenin muhabiri imiş,kütüphane yöneticisi ile görüşmeye gelmiş..
Toplantı bitip çoğunluk dağıldıktan sonra,yönetici hanım,genç muhabiri toplantı masasına davet etti.
Sorularını soran,aldığı cevapları kaydeden genç kıza birkaç soru da ben sordum.
İşe yeni başlamış.
Fen bilgisi öğretmeni imiş.
Ücretli öğretmenlik yapmış ancak şu anda işsizmiş.
KPSS ve öğretmenlik alan sınavlarından ise sıtkı sıyrılmış,vazgeçmiş o sınavlara girmekten..
Öğretmenliği çok sevmiş(Sınıfta öğrencilerinizle kurduğunuz o bir derslik dünyaların tadını kime anlatabilirsiniz ki zaten!)
Şimdilik bu işi yapıyormuş..
Sonra bir iç çekip toplandı ve gitti..
Ne kadar tatlı,genç ve yürek burkacak kadar umutsuzdu...
Aklıma artık meslektaşım olan ve atanabilmek için yıllardır sınav mücadelesi veren ve şimdi pazarcılık yapan başka bir öğrencimin şaka yollu bir sözü geldi yine..
Sınavı başarıp atanamazsa kendini şehir meydanında yakacağından söz etmişti..
Dün sabah yine pazar tezgahının başına geçmişti..
Hala atanabilmek için uğraşıyor..
On binlercesi gibi..


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 122.gün)

23 Temmuz 2015 Perşembe

Bugün Benim Doğum Günüm Artık Babamın Öldüğü Yaştayım

Bugün benim doğum günüm..
Bugün babamın öldüğü yaştayım..
Ne kadar erken ölmüşsün babacığım,ne kadar.
Hayatta olsaydın tam 82 yaşında olacaktın..
28 yıl önce bir beyin kanamasıyla bu hayattan çektin gittin..
Üç yıl önce de annemi yanına aldın..
Şimdi bir yıl boyunca dinleyeceğim şarkı bu olacak:
Bugün benim doğum günüm
Ne neşeli ne de tasasızım
Hem kederli hem de hüzün havasındayım
Bugün babamın öldüğü yaştayım
İkiniz de ışıklar içinde olun,tekrar kavuşuruz inşallah !

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Önümüz Bayram

Bugün şerife..Yani arifeden önceki gün..
Yarın arife..
Sonrası ..
Otuz günlük orucun ardından hep birlikte kutlayacağımız Ramazan Bayramı..
Huzurlu,sağlıklı,sevdiklerimizin gülen yüzleriyle geçen bir bayram temennisiyle,
Bütün tanıdıklarımın (tanımadıklarımın da),
öğrencilerimin,öğretmenlerimin,meslektaşlarımın,
arkadaşlarımın,sevenlerimin (sevmeyenlerin de) bayramlarını kutlar,bayram tadında günler dilerim.



Sütünü İçemedin Kedicik

Temizlik fırtınası sırasında sık sık çıktığım balkonun önünde bana bakarken gördüm altı gün önce..
Tekir bir yavru kedi..
Çok ama çok sevimliydi..
Kafacığını  hafif yan yatırıp dünyayı tanımaya çalışan meraklı kocaman gözleriyle  hemen tavlamıştı beni..
Anneciğini kayıp mı etmişti,terk mi edilmişti,bilemeyeceğim;ama henüz çok minikti..
Bir de ürkek..
Ben bir şeyler silkelerken hemen en yakın arabanın altına kaçacak kadar..
Balkonun çevresini kendine mekan edinip akşama kadar kendi kendine oynuyor,geziniyor,kendisini görüp tatlılığına kapılarak onu sevmek isteyenlerden yine ürkerek kaçıyor,akşam olunca da gözden yitiyordu.
İki gün önce sabah balkona çıktığımda o da her zamanki gibi yerini almıştı.
Ben çiçekleri suladım,çamaşırları astım,yine bir şeyler silkeledim,o da her zamanki gibi beni izledi.
Alış verişe çıkmadan önce de bir kaba koyduğum sütü vermek üzere aşağıya inmeden önce gerinirken gördüm son defa..
Balkonun önünde bakınırken birden yoldaki bir tuhaflık dikkatimi çekti.
Bir kedi yerde çılgın gibi kıvranıyor,sonra birden havaya fırlıyor,bu kez havada kıvranıyor,sonra yere düşüp yerde aynı çılgın kıvranmasına devam ediyordu.
Ne olduğunu anladığımda da, ne yapacağımı bilemeden elimdeki süt kabıyla kalakaldım.
O kıvranan kedi bizim sevimli yavru imiş.
Karşıya geçmeye çalışırken hızla giden bir araba hemen alnının üzerinden geçerek kafacığını ezmiş.
Neye uğradığını bilemeyen hayvancık olayın şokuyla belki de canının acısıyla o çılgın kıvranmaya tutulmuş.
Onu ezen arabanın sürücüsü de dayanamayıp gerisin geriye dönüp gelene kadar ben de şaşkınlık içinde kımıldayamadım.
"Birden önüme çıktı."diyerek arabasından inen adam artık hareketleri yavaşlayan zavallı yavruyu yolun ortasından alıp balkonun önüne koydu.
Zavallıcığın güzel gözleri donuklaşmış,minik bedeni hareketsizleşmişti bile..
Ona sunamadığım süt kabı elimde,o çılgın gibi kıvranması gözümün önünde,cansız bedeni yerde kalakaldık..
Zavallı kedicik,
Küçücüktün,tanımıyordun dünyayı,tanıma fırsatın da olamadı yazık ki..
Koruyamadım seni..





The Long Hot Summer Week

On gün önce başladığımız yazlık/bayramlık/yıllık temizlik sonunda bitti.
Oda oda başlayıp,elden geçirmedik köşe bucak bırakmamacasına,
yıkanabilecek her şeyi yıkamacasına,
silinmek zorunda olan her şeyi,duvarlar dahil,silmecesine,
ikisi de yapılamıyorsa havalandırıp silkelemecesine;
rahmetli annemin sevgili evini baştan başa temizledik.
Kendisini de sık sık anarak..
Her ayrıntıda şimdi bunun böyle yapılmasını isterdi, diyerek..
Artık omuzlarımın ağrısına kulak verebilirim,fena sızlıyorlar çünkü..
Ellerimin,kollarımın,ayaklarımın sızlanmalarına daha sonra geçeceğim.


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 113.gün)

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Tatil Geldi Evde Çalışmaya Devam

Yaz tatili başladı..
Şimdi  senede bir yapılan büyük temizlik için kolları sıvama zamanı..
Silinecek tüm duvarlar,elden geçecek tüm dolaplar,güneşletilecek bütün yorgan, yastık,battaniyeler,yıkanacak tüm eşyalar,silkelenebilecek her şey ve silkelenemiyorsa silinecek her şey her yer;kısacası el değmedik yer bırakmadan temizlenecek koca bir ev..
Düşünürken bile insanı tüketiyor ama yapılacak çare yok..
Dayan ellerim,kollarım, hele omuzlarım,dayanın..
Sabah mezarlıkta çiçek,fidan sulama,öğleden akşama kadar evde temizliğe gömülmece..
İşte benim tatilim!
Şikayet etmiyorum,sağlıkla yapabileyim,yeter..Değil mi ki yalnız değilim,Elif de yardım ediyor,nasılsa bitiririz bütün o dağ gibi işi..


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 104.gün)

3 Temmuz 2015 Cuma

İki Kitap

Yaz tatili ve ramazan rehaveti arasında okumadan yapamayanlara iki kitap önerisi:
Pala Hayriye

Figen Şakacı'nın kitabını halk kütüphanemizin yeni kitaplar rafında görüp almıştım.Yazarın farklı bir dili.sürükleyici bir anlatımı var.Yeni yazarları tanımak,yeni bir bakışla karşılaşmak isteyenlere önerilir.
Tadımlık:
"Necatigil'in evin yalın hali dediği bu muydu acaba?Şimdi ben bir cüce miydim yoksa bir dev mi?Nerede, ne zaman iş bulacağım da kirayı ödeyeceğim diye düşünüp dertlenmeli miydim,özgürlük bayrağını dikerek sevinmeli mi?Şaşkınlıktan somyaya uzanıp içime kıvrıldım.Üzerime en dalayanından incecik battaniyeyi örttüm.Gözlerimi evin boşluğuna diktim,sessizliği dinledim.Yalnızca bana ait olan sessizliği..."(Sayfa 22)

Sırça Fanus

Sylvia Plath'ın kitabını da yine kütüphanede yeni kitaplar rafında görüp aldım.Sylvia Plath'ın yaşamıyla ilgili çekilen bir filmi birkaç yıl önce izlemiştim.Yazarın kendi yaşamından izler taşıyan kitabını da aynı merakla alıp okudum.Deliliğin anlatımını  ya da deliliğinin anlatımını okuyacaksınız.
Tadımlık:
"Bayan Huey merhemi şakaklarıma yayıp başımın iki yanına elektrik düğmelerini yerleştirirken alçak,yatıştırıcı bir sesle konuşmaya başladı.'Çok iyi olacaksın,hiçbir şey hissetmeyeceksin,yalnızca şunu ısır...'Dilimin üzerine bir şey koydu ve ben panik içinde ısırdım.Karanlık,tahtanın üzerindeki tebeşir gibi beni silip götürdü.
........
Bütün o ateş ve korkudan arınmıştım.Şaşılacak kadar sakindim.Sırça fanus başımdan bir metre kadar yukarıda asılı duruyordu.Artık hava alabiliyordum."(Sayfa 221)

Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 101.gün)












2 Temmuz 2015 Perşembe

Dediler Ki Issız Kalan Kabrinde...

İlçemiz belediyesi geçen gün bir parkı daha hizmete sundu.
Çocukların cıvıltılarıyla doldurup,ihtiyarların temmuz güneşine sırtlarını vererek söyleşecekleri bir mahalle parkımız daha oldu böylece..
Sevindim.
Hele de parka, dokuz yıl önce, 15 Temmuz 2006'da şehit olan Sedat Akça'nın adını verme kararına..
Daha çok sevindim.
Şehidin babasının dediği gibi,artık oğlunun adı bir mahallenin içinde yaşayacak..
Umarım,bu güzel girişim Sedat'ın ve diğer şehitlerin sonsuz dinlenme yerleri olan kabirlerine de ilgiyi arttırır..
Bayramlarda,Şehitler Haftası'nda ziyaret edilen,temizlenen kabirleri daha düzenli ziyaret edilen ve bakımları yapılan bir şehitlik görünümünü alır..
Adı verilen park açılalı üç gün oldu ama henüz kabrine gelen kimse olmadı ..
Yıllardır güdük kalan gül fidanı sonunda bu sene pembe güller açtığı halde bir koklamaya gelen,bir sulayan,kabrini kaplayan ayrık otlarını bir temizleyen olmadı, yazık ki..
Sen niye yapmadın da yakınıyorsun diyenler merak etmesinler,hepsi yapıldı..
Ama asıl şehitlerin yakınları ve sevenleri gelsinler isterdim, bir de adını taşıyan parkın ziyaretçileri; sanırım o da bunu isterdi...

Evde Bir Şenlik Havası

İstanbul'dan kardeşim geldi,evde bir şenlik havası...
Elif,anne evinde şimdi..
Beş ay aradan sonra yeniden görüştük,yani yüz yüze..
Ben kendi görev yerimde,o kendi görev yerinde;sömestre ya da yaz tatillerinde ikimiz bir arada...
Sabah treniyle geldi,o yalnız yaşamanın alışkanlığıyla kapıyı kendi anahtarıyla açarak;ben de hem onu bekler,hem de onun sevdiği gibi bol pirinçli sütlacı pişirirken mutfakta..
Akşama da bir başka sevdiği olan zeytinyağlı taze fasulye olacak sofrada,zaten sadece o evdeyken pişiyor taze fasulye..bol pirinçli ve şekerli sütlaç da..
Hoş geldin !

Bağırsam Neye Yarar...

Sivas'ta yakılarak  öldürülenlerin son çığlıklarının üzerinden 22 yıl geçti..
O çığlıklardan biri olan, şair Metin Altıok'un kızı Zeynep'in sonradan gazetecilere verdiği demeçteki gibi ...
"Ben babamı kaybetmedim.
Sizler geleceğinizi kaybettiniz.
Bağırsam neye yarar,nasılsa duymazlar,ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm;içimde cesetler ve daha ölmemişler var."


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İadeye kadar geçen 100.gün)