7 Haziran 2017 Çarşamba

Kayıplar

Bir eğitim yılının sonuna daha geldik..
Geçen bir yılı birçok bakımdan değerlendirmek mümküm..
Aklımda en çok kalan kaybettiklerimiz oldu..
Yaz sonu eski bir öğrencimiz ,Hakan Girgin eşiyle birlikte geçirdikleri bir kazadan kurtulamayarak,
(14 Kasım'da da hayattaki son amcam  vefat etti)
14 Aralık'ta eski idarecimiz ve okulumuzun emektar öğretmeni Azmi Küçük  kanserden kurtulamayarak,
26 Ocak'ta okulun beden eğitimi öğretmeni Ayhan Oflaz geçirdiği kalp kriziyle,
8 Şubat'ta eski öğrencilerimizden Hakan Arslan kanserden kurtulamayarak,
(16 Mayıs'ta da Hakan'ın annesi bir trafik kazasında vefat etmiş.sonradan haber aldım)
26 Mayıs'ta  11.sınıf öğrencimiz Kübra Nur Kazan,kuzenleri ve dayısı ile birlikte geçirdikleri kazada vefat etti..

Bir yılda beş okullumuzu toprağa vermişiz..
Beş kere cenaze törenlerinde bir araya gelmişiz..

İki yıl önce eski bir öğrencimiz Mustafa Demir de geçirdiği kazadan kurtulamamıştı..
(Acısına dayanamayan annesi de kısa bir süre sonra vefat etmiş diye haberini almıştım..)
İngilizce öğretmeni Çetin Boylu  kanserden kurtulamayarak dokuz yıl önce vefat etmişti..
Yine eski öğrencilermizden Nedim Diril de henüz üniversite öğrencisi iken on dört yıl önce yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak hayatını kaybetmişti..

Bir yandan şehitlerimiz,gencecik yaşta toprağa verdiklerimiz..
Bir yandan memleketin yetiştirdiği değerli insanların sonsuzluğa gidişi..
Bir yanda az önce fotoğrafını gördüğüm genç asker gibi ağır yaralılarımız..
Hayatın normal seyri nedir unuttuğumuz zamanlar..
Sonra geçen haftaki mezuniyet törenindeki gibi yüzlerinden yansıyan pırıl pırıl umut ışıklarıyla uğurladığımız taze fidanlarımız..

Yüzümüzün bir yanı bahar bahçe,bir yanı türbe..
Ağzımızdan çıkan gülüş ağlamakla karışık..
Hayatın kendisi gibi..



Çiçek ve Toprak

                  (Yaşanan kayıplar neticesi gecikmiş bir yazı)

21 kardelen,
31 sümbül(dördü beyaz,biri pembe),
10 nergis,
12 lale(ikisi turuncu pembe hareli,biri karanfil gibi yaprağın ucu kıvrıntılı,pembe,biri sarı,yedisi kırmızı),
2 gül(biri yavruağzğndan daha açık pembecik sekiz tomurcuklu,diğeri kırmızı iki tomurcuklu)..
Açık renkli olanı geçen yıl küs idi nedense,onca sulamama,budamama rağmen açmadı,bu yıl sekiz tomurcuğu ile geri döndü..

Annemin çiçekleri;açtılar kendi mevsim sıralarıyla,soldular,şimdi sıra güllerde..


6 kardelen,
4 sümbül(biri beyaz,diğerleri mor),
9 nergis,
6 sümbül yaprağı(çiçek yok)
sayısız nergis yaprağı(çiçek yok)
3 lale(beyaz,kırmızı ve sarı renkten birer tane)
12 lale yaprağı(çiçek yok)
1 gül(kırmızı,tembel,onca sulamaya,budamaya rağmen iki tomurcuk,o da bin nazla)..

Babamın çiçekleri;kendi mevsim sıralarıyla onlar da açtı,soldu,sırayı güle bırakarak yok oldular..

(Babam on beş adım ötesindeki anneme sesleniyordur,"Hayattayken olduğu gibi hep sana bakıyor bu çocuklar!"
İkisinin mezarına da aynı sayıda çiçek dikmeme,aynı özeni göstermeme rağmen çiçeklenme aynı olmuyor ..
Ben babama mahcup oluyorum..

Geçen pazar ziyaret ettiğim dört taze mezar..
On iki gün öne kazada solan üç genç kız ve birinin babası..
Acıyla kavrulan yakınları mezarların üzerini papatyalarla donatmış,gül fidanları dikmiş..
Biri 16,ikisi 17 yaşında üç kuzen..(Birisi de öğrencim)
Kübra Nur,Selin Nur,Buse..
Doğduklarında isimleri özenle konulmuş,üzerlerine titrenerek büyütülmüş,gelecek hayalleri kurulmuş..
Okul sınavlarının bitişiyle birlikte dayılarının kullandığı araçla akşam gezmesine çıkmışlar..
Ölümle buluşacaklarını bilmeden..
Şimdi topraklarına onların tertemizliğini simgeler gibi papatyalar dikilmiş..
Artık en büyük uğraş o mezarların üzerindeki kara toprağı çiçeklerle örtmek..
Onlarla avunmak,onları koklamak..