27 Eylül 2023 Çarşamba

Tembel Gezginin Kapadokya Günlüğü-2 Üç Güzeller

Geçen perşembe günü çıktığımız Kapadokya gezisini anlatmaya devam.. Yazının ilk bölümünde sabah sekizde Tuz Gölü'nde olduğumuzu yazmıştım.. Uzak doğulu ya da Avrupalı pek çok gezginle birlikte biz de gölün tuzları üzerinde gezindik biraz.. Bazı hanımlar çıplak ayakla yürüyerek kısa bir ayak terapi yaptılar kehdilerine.. Böyleleri için hemen kenarda ayak yıkama yerleri yapılmış,çıkışta ayaklarınızı yıkayıp devam edebiliyorsunuz.. Biz de yirmi dakikalık göl gezintisinden sonra otobüse doluşup yola revan olduk.. 09.45.. Şereflikoçhisar'dayız.. Tuz Gölünün geniş yüzeyi de yanıbaşımızda uzayıp gidiyor.. Şehrin ekonomisinin belkemiğini oluşturan tuz işletmeleri de öyle.. 10.30.. Aksaray'dayız.. Bir önceki şehirle aynı,kendi halinde bir Orta Anadolu kenti görünümünde Aksaray da.. Geleneksel yaşamdan henüz uzaklaşmamış olması da sevimli geldi bana.. Şehrin hemen yanıbaşında ekilip biçilen tarlalar,küçük bahçeleriyle tek katlı şirin evler.. 11.15.. Arazi yapısı bozkırla giderek yeşilliği artan verimli topraklar arasında,manzaramız değişe değişe ilerliyoruz.. Sağlı sollu soğan,pancar,kabak,bostan tarlaları.. Ve 11.20.. Nevşehir'deyiz.. Eski adıyla Muşkara.. Güzel,bakımlı ve pek bol parkların yanından geçerek şehir içinden ilerliyoruz..
İtfaiye binasının hemen yanından da peri bacaları görünümleri kendini gösteriyor.. Ihlara Vadisinin benzeri derin bir vadi boyunca uzayıp gidiyor peri bacaları.. Bu küçük ve sevimli şehrin sevimliliğine bir gülümseme daha ekleten tuhaf firma isimleri ile parlayan reklam tabelalarını okuyarak ilerliyoruz.. "Köftedokya,Liliydokia,Lokumdokya,Gross50(Nevşehir plakası 50 ya !)" Üçgüzellerde durduk..
Burası peribacaları oluşumlarının ilginç özelliklerini taşıyan üç dikit.. Üzerlerine de bir efsane uydurulmuş.. Seyir ve fotoğraf çekimi için platform yapılmış..
Her milletten insanlar fotoğraf çekiyor,çektiriyor.. Bu konuya kendini kaptıranların hali daha da seyirlik!
Hemen kenarda da hediyelik satış yerleri elbette.. Ve grubumuzun kendini daha fazla tutamayan hanımlarının buralara dalmaları doğal olarak.. Bu arada arabamıza yerel rehberler de geldiler Üçgüzeller'de.. Hemen anlatmaya da başladılar.. Yeni inşaatlarda artık Nevşehir taşının kullanıldığını,böylece hem yöreni notantik yapısının korunmasına özen gösterildiğini hem de doğal bir yalıtım sağlandığını belirttiler.. 12.30.. Ürgüp'teyiz.. O meşhur türkünün yakıldığı yerde.. "Şen olanın Ürgüp dumanın gitmez" Bu ağıdın yakıldığı "al kanların içinde kalan Cemal'i tanıyan bir beyden dinlemiştim hikayeyi birkaç yıl önce.. Birlikte içtiği arkadaşlarının kalleş pususuna düşen gözüpek ve tedbirsiz Cemal'in hikayesini ve dul kalan genç karısının yaktığı ağıdı..) Şirin Ürgüp'ü geçiyoruz.. Rehber de anlatmaya devam ediyor.. Şimdilerde 100. yıl coşkusunu yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti'mizin bu bölgenin 23.uygarlık eseri olduğunu.. Hristiyanlığın ilk yeşerdiği bu bölgedeki kilisenin mübadeleden sonra yıkılıp belediye binası yapıldığını.. Öğrendik.. Ve bu gezilerin olmazsa olmazına geldi sıra.. Yerel rehberlerin yöresel ürün satış alanlarına sürüklediği ve alışveriş yapmalarını beklediği gezginler.. İlki hemen Ürgüp'te başladı.. Kuruyemiş mağazasına götürüldük.. Meyve kuruları,kabak ve ayçekirdekleri, küçük ikramlarla başlayıp bitmek bilmeyen alışveriş heyecanı..

22 Eylül 2023 Cuma

Tembel Gezginin Kapadokya Günlüğü-1 Tuz Gölü

Yerel seçimler yaklaştı.. Belediye başkanları da etkinlikleri patlattı,kesenin ağzını açtı.. Festivaller,yöre insanını gezilere götürmeler ve henüz duymadığım kimbilir daha neler neler.. Bizim yerelimizin başı kel değil,yeniden seçilmek,3.dönemde de şehrin yöneticisi olmak isteğini basına deklare etti kısa bir süre önce.. Sakarya Savaşı'nın zaferle bitişini bu yıl tam on gün süren ve genellikle konsere yaslanan dopdolu bir programla kutladı.. Şimdi de çok uzun zamandır yapılmayan kültür gezilerini başlattı.. Bursa,Konya ve Kapadokya gezilerinden birini tercih eden 5000 şehir sakini hanımı 21 Eylül-31 Ekim tarihleri arasında gezdiriyor.. Bir tur şirketi ile anlaşılmış,arabalar giydirilmiş,gezi rotaları,gidilen yörelerin yerel rehberleri belirlenmiş,sabah kahvaltısı ve öğle yemeği ayrıca ikramlarla gezi tamamen ücretsiz;kısacası kesenin ağzı iyice açılmış.. Aslında milletin parasıyla yine millet gezdiriliyor olmuş.. Ben de o milletin bir ferdi olarak dün başlayan ilk turdaydım.. Tercihim Kapadokya oldu.. Daha önce gitmiştim.. Yıllar önce.. Bol bol kiliseleri gezdiğimizi bir de İhlara Vadisine indiğimizi hatırlıyorum o zamandan.. Bir de annemi.. O da katılmıştı.. Bu seferki daha derli toplu,daha paket turdu.. TUZ GÖLÜ,ÜÇ GÜZELLER,GÜVERCİNLİK VADİSİ,AŞIKLAR TEPESİ,ÜRGÜP,PERİ BACALARI,UÇHİSAR,GÖREME Sabah 05.00'te buluşma yerinde toplanacağımız bildirilmişti.. Aynı anda Konya ve Bursa yolcuları da yola çıkacaklardı.. Onların otobüsü hemen geldi,yolcuları yerleşti.. Bizi götürecek olan otobüsü bir saat boyunca bekledik.. Sonunda geldi,hemen yerleşildi,üç otobüs birlikte farklı yönlere doğru yola çıktık.. Yani ben öyle sanıyordum.. Kahvaltı sırasında Konya yolcuları ile aynı mekanda biraraya gelince şaşırdım.. Sonra onlarla yolumuz ayrıldı elbette.. Neyse gezi ayrıntılarına geçeyim.. İlk durak Tuz Gölü oldu..
Daha önceden okumuştum.. Göl bu mevsimde neredeyse kuruyor.. Tuzlaya dönüyor.. Nitekim öyleydi.. Bizim götürüldüğümüz yerde küçük bir su birikintisi kalmıştı..
Gruptakiler biraz üzüldüler ama mevsimi değiştiremeyiz..
Fotoğraftaki pembeye dönüşü ise duymamışlardı,söyledim.. Kısmet,belki birgün dünya gözüyle biz de görürüz..

13 Eylül 2023 Çarşamba

13 Eylül

Bugün, yaşadığımız topraklarda 102 yıl önce yaşanan 'kanlı' Sakarya Meydan Savaşı'nın,Türk Ordusununun ve Türk Milletinin büyük fedakarlıkları sayesinde Sakarya Irmağı doğusunda tutunamayan Yunan ordusunun ırmağın batısına çekildiği gün.. Kısacası zafer günü.. O zaferi bize kazandıran cephedeki kahraman savaşçımızdan,cephane taşıyan kadını,yaşlısı,çocuğu ile fedakar milletimize, köy,kasaba,şehirlerde yaşayan cefakar halkımıza şükranlarımızı,minnetlerimizi sunma günü.. En başta da, bu fedakarlığı isteyen,başına geçtiği orduyu en önde yöneten,bütün eleştirileri gögüsleyip,zafer onurunu ordusuna bağışlayan büyük Başkomutanımıza ve onun komutanlarına.. Zafer günü,karargahının bulunduğu Karapınar Köyü'ndeki yer sofrasında cılız bir tavukla kurulan ziyafet sofrasını,askerlere sadece buğday dağıtılabildiğini öğrenince sofradan kalkan komutanlar ve Başkomutanımıza.. Saygı,minnet,hürmet..

Tembel Okuyucunun Dönüşü-2

Yaz tatili boyunca okul kütüphanesine aldığım yeni kitapları da bir hevesle okudum.. Hepsi de günümüz yazarları olunca merak da var elbette.. Bazıları için biraz daha pişmeleri gerektiğini düşündüğümü belirtmeliyim.. Edebiyat ırmağı ,her zamanki gibi çağıl çağıl akıyor;ama bu akışın içinde pek de besleyici olmayan akıntılar mevcut.. Eh,ne yapalım,iyilerini bulana kadar okumaya devam ederiz biz de..
Metin Arditi'nin Babam Omuzlarımda'sını izlediğim bir blogda görüp not etmiştim.. Kütüphane için aldım,hiç de pişman olmadım.. Kalemi kuvvetli bir yazar.. Babası ile olan çekişmesini de bazen insanın içini burkan yaşananları etkileyici biçimde anlatıyor.. 76 sayfalık kitapta daha ne olsun..
Recep Kayalı'yı radyoda kültür sanat programında dinlemiş,adını not etmiştim.. Kitabı Bilinen Tüm Zamanlar'ı bu nedenle listeye dahil ettim.. Kitaba adını veren Bilinen Tüm Zamanlar hikayesi güzel.. Ancak diğerleri için aynı şeyi söyleyemem.. Tuhaf,yerini bulamamış,basit kalmış anlatımlar fazlaca.. Sıkı bir editör makası gerekiyormuş bence..
Nermin Yıldırım'ın Bavula Sığmayan'ı da yine bir blog önerisi.. Fena değildi.. Kadın duyarlılığının,kadınların gündelik hayatın akışı içinde anneleri,kocaları,çocukları,çevreleri ile ilişkilerini yine kadınların ağzından,zihninden çok da akıcı cümlelerle kaleme döküyon yazar.. Ama ben olsam kitaba bu hikayenin adını vermezdim.. Gerçi hangisini verirdim,şimdi hatırlayamıyorum ama kitaba adını veren hikayenin o kadar da güçlü olmadığını hatırlıyorum..

Tembel Okuyucunun Dönüşü-1

Yanlış anlaşılmasın.. Okumada tembellik değil.. Okuduklarımı yazmakta tembellik ettim.. Yazmak için okula gelmem gerekiyordu.. Cehennem sıcaklarında okula gelmektense okumaya devam ettim ama yazmayı okulun açılışına erteledim.. Öyle olunca da üç aylık bir yazı boşluğu oluştu.. Ama okudum.. Hem de hiç abartmış olmadan binlerce sayfa okudum,diyebilirim.. Orhan Kemal külliyatından dört kitabı daha aradan çıkardım öncelikle..
Hanımın Çiftliği,Vukuat Var'dan sonra serinin üçüncü kitabı olarak kaleme aldığı Kaçak'ı okudum.. Çiftlik sahibi Muzaffer Bey'i öldürüp genç karısı Güllü'yü de son anda bağışlayıp öldürmeyen Habip'in öyküsü var burada.. Bir de kocasının küçük çocuğuyla terk edip gittiği Hacer'in öyküsü.. Köyde kadın başına ayakta durmaya çabalayan bir kadın.. Bu romanın da Yeşilçam uyarlaması yapılmıştı.. Hatta birden fazla.. Üç Tekerlekli Bisiklet adıyla hatta.. Çünkü Hacer'in oğlunun en çok istediği şey babasının ona üç tekerlekli bisiklet almasıydı..
Orhan Kemal'in kendi biyografisini kaleme aldığı kitaplardan biri olan Baba Evi de yeniden okuduklarımdan biriydi.. Ailece sürgün yaşadıkları Beyrut günlerini ve çocukluğunun hatırladığı ilk günlerini anlatıyor.. Pek anlaşamadığı babasını ve ailesini.. Politikanın koca bir ailenin yaşamını nasıl darmadağın ettiğini..
Orhan Kemal'in ailesinden önce döndüğü Adana'da ilk gençliğinde eğitimini sürdürmeye çalıştığı, sonra da hayatını kazanma zorlukları yaşadığı dönemde tanıştığı fabrika işçisi Cemile ve onunla evlenme macerasını anlattığı romanı Cemile de yine kendi yaşamından izler taşıyan kısa bir roman..
Bu yaz Orhan Kemal'den okuduğum son roman Devlet Kuşu.. Orhan Kemal'in evini ve işini İstanbul'a taşıdığı dönemde tanık olduğu konuları işlediği romanlardan.. Taşı toprağı altın İstanbul'a kıyısından ilişenlerin oturduğu kenar mahallelerde yaşayanların romanı ve dramı anlatılıyor burada da..