29 Haziran 2020 Pazartesi

Sınav

Hafta sonunda üniversiteye giriş sınavları yapıldı..
Şimdiki adıyla TYT ve AYT sınavlarında görevliydim..
(Ne çok değişti bu sınavların adları,sayamaz oldum !)

Öğrencileri gözlemleme fırsatım oldu..
İşte izlenimlerim..
Cumartesi günü  sınıfta  öğrencilerle sınav öncesi sohbet ettik.. Bir kısmı özel bir liseden mezun imişler ve 2.kez sınava giriyorlarmış..
Bir öğrenci hiç matematik çözmese ne olacağını sordu..
Nedenini sorduğumda da,aslında annesinin zoruyla sınava girdiğini, sanayideki mobilya dükkanlarında çalışmak niyetinde olduğunu ve hiç matematik sorusu çözmezse barajı geçip geçemeyeceğini öğrenmek istedi..
Hiç olmazsa soruları okumasını,yapabileceği soruların mutlaka bulunacağını söyledik..
Öyle de yaptı..
Ama ne yazık ki sınavın sonuna kadar oturma sabrını gösteremeden iki saat sonra evrakını teslim edip gitti..

Kendisiyle aynı okuldan mezun olan başka bir öğrenci ise tek bir matematik sorusu çözmeden ve onun kadar bile beklemeden çıkıp gitti..

Yine aynı özel okuldan bir başka öğrenci ise iki saat sonra tuvalete gitmek için izin istediğinde,kendisine bunun mümkün olmadığını belirttiğimiz zaman çıkmayı tercih etti..
(Oysa sınav öncesinde kendilerine kuralları okumuş,tuvalet için de defalarca uyarmıştık !)

Öyle ki sınavın bitişine yarım saat kala iki öğrenci dışında kimse kalmamıştı 20 kişilik sınıfta..
Onların da çok parlak olmadıkları, umutsuz suratlarından belliydi..
Ve bir öğrenci hiç gelmemişti !
Üzerinde adı yazan sınav evrakı sınav başlayana dek onu bekledi boşu boşuna..

Sınav bittiğinde okuldan çıktığımda da yoldaki öğrenciler soruların zorluğundan yakınıyorlardı..
Birazcık sabırlı olup soruları sakin kafayla okusalar, pek çok soruyu kolaylıkla yapabileceklerdi oysa..
Ancak sabırsızlık,tahammülsüzlük ve elbette zamanında okulda iken derslere aldırmayıp çalışmazlık gibi kusurlar sonuçta bu görüntüleri olağanlaştırıyor..
Hele özel okullardaki tutumların(aşırı bol tutulan notlar,çalışmayana zorlama olmayışı vb.)neticede öğrenci aleyhine oluşu onların iyice akademik bilgi dışında kalmalarına yol açıyor,benim anladığım..
Hadi buna bir de ilk gün heyecanı ve paniği diyelim..

Gelelim pazar gününe..
Bu kez başka bir mahalledeki başka bir okulda görevliydim..
Görevli olduğum sınıfa girdim..
Pencereleri açarak öğrencilerin gelişini beklemeye başladım diğer görevli öğretmenle..
Bir saat geçtiğinde sadece dört öğrenci yerini almıştı..
Diğerleri bahçede,koridorda geziniyorlardı..
Sınav saati geldiğinde ise dört öğrencinin yeri boştu..
15 öğrenci için hazırlanan sınıfta 11 öğrenci ile sınava başladık..
Bu kez alan sınavı olduğu için sonuna kadar otururlar,diye düşündüm..

İki saat sonra ayak sesleri koridordan duyulmaya başladı..
Sınava bu kadar vakit ayırmanın yeterli olduğunu düşünenler,sınıflarını terk ettiler..
Okul bahçesinde hızlı adımlarla çıkışa doğru yürüyen öğrenciler görmeye başladım..
Oysa daha soru çözmek için onlara verilmiş bir buçuk saatleri vardı !

Benim bulunduğum sınıf da farklı değildi..
Son yarım saati iki öğrenci ile tamamladık..
İçlerinden birinin sadece matematik sorularını cevaplayışı dikkatimi çekmişti..
Acaba kendisini denemek isteyen bir öğretmen mi diye tahmin yürütürken,sınav bitti..
Onun da sesi yükseldi..
40 matematik sorusunun 36'sını çözmüş,dördünü yetiştirememiş..
Üniversitede elektrik elektronik eğitimi görüyormuş..

Tekrar ne için sınava girmişti bilmem;ama büyük bir keyifle matematik sorularını çözmesini hatırlayacağım,bir de her  on beş dakikada bir, iki kalemi birden kalemtıraşla açışındaki telaş ve heyecanı..

Yolda giderken bir anne kız gördüm..
Sınavının nasıl geçtiğini sordum;zorlandığını,matematik sorusu  çözemediğini,diğer sorulara takılı kalıp vakit yetiştiremediğini söyledi..

Bir de aralarında heyecanla konuştukları soruların internete sızdığı haberleri..

Her iki günkü sınavla ilgili olumlu olan şey ise şu diyebilirim:
Öğrenciler çok temiz ve dikkatliydiler..
Sınav boyunca tükettikleri su,şeker,mendil,maske,kalem gibi şeylerin hiçbirinin çöpünü arkalarında bırakmadılar,hepsini giderken toplayıp çöp kovasına attılar..
Bu dikkatlerini çok beğendiğimi belirtmem gerek..
Evet,dünkü sınavda benim sınıfımdaki 11 öğrencinin üçü erkekti,kızlar çoğunluktaydı ;ama cumartesi günkü sınavda 19 öğrencinin 7'si kız,12'si erkek öğrenciydi ve hepsi de arkalarında çöp bırakmamakta çok titiz ve dikkatliydiler..
Arkamızda, bulduğumuz gibi, tertemiz sınıflar bıraktık..
Temizlikten geçtik ama akademik başarıdan sonuç hüsran !

Bugün okudum..
2.433.219 kişi bu sınavlara katılmış..
Kimbilir bu sayı kaçla çarpılmalı daha..
Gençler ve umutlarını ve hayallerini onlara bağlayanlar..
Giden onca zaman,verilen emek,harcanan para,yapılan masraf ve sonuçta karşılaşılan hüsran..
Hepimizin sınavı aslında bu,sonucu üzücü olan..
İlginç olan bir şey de geçen sene sınava başvuran öğrenci sayısı  2.449.051 kişi imiş..
Yani sayı artmamış,azalmış..
Demek ki gençler bu konuda da umutsuzlar artık..
Ne çok şey düşünülmeli ve tartışılmalı bu konuda..









25 Haziran 2020 Perşembe

Zambaklar,Ihlamurlar ve Hanımelleri

Mayıs başında safasını sürdüren leylakların yerini önce mor sonra beyaz zambaklar aldı..
Yanından geçenlerin başını döndüren enfes kokularını bazen de rüzgara salıp uzaklara gönderen zambakların yerini şimdilerde ıhlamurlar aldı..
Bir de hanımelleri..
Ancak hanımelleri zaten yaz boyunca çiçeklerini açıp duracaklar..
Ihlamurlar ise hafif baygın kokuları ile en fazla bir hafta daha bizimle olacak,sonra da gelecek hazirana kadar ortadan çekilecekler..
Dolayısıyla şimdi şehrimizin sokaklarında yürürken kimi zamanlarda burnumuza çarpan kokuların kaynağını bulmak için kafamızı biraz daha yukarılara kaldırmamız gerekiyor artık..

Zamanında ağaçseverlerin diktiği fidanlar kocaman ağaçlar olup metrelerce yüksekten kokularını sokaklara salıveriyorlar..
Dolayısıyla şu sıralar
sokakta yürürken küçük sürprizler yaşıyoruz..
Oktay Rıfat'ın güzelim dizelerini hatırlayarak ve birazcık değiştirerek:
"Köşeyi tutan ıhlamur kokusu
Yakamı bırak gideyim "