17 Mayıs 2017 Çarşamba

Çiçek Senfonisi

Şubat ayında kardelenlerle başladı..
Martta sümbüller sökün etti..
Delirtici  kokularıyla..
Yoksa başdöndürücü mü demeli?
Onları nergisler izledi..
Sonra lale devri..
Kısa sürse de..

Bu arada ağaçlarda önce badem çiçekleri düğünü..
Ardından..
Zerdali çiçekleri..
Erik çiçekleri..
Vişne çiçekleri..
Kiraz çiçekleri..
Şeftali çiçekleri..
Elma çiçekleri..
Meyva ağaçlarının çiçekli dallarıyla geçit töreni..
(Aslında onlar sabit,sokak boyunca aralarından geçerken güzellikleriyle başı dönen biz..)
Bir de hafif kokuları..

Sonra mevsimlerin en güzeli..
Leylak mevsimi..
Ya da leylak haftaları..
Mis kokuları,enfes güzellikleri ile çabucak görünüp kayboldular..
Burnumuzda kokuları ile gelecek seneye kadar özlemleri bizde kalarak..

Şimdi akasya haftaları sürüyor sokağımız boyunca..
İğdeler de ucundan çiçeklendi..
Kokuları çoktan sokağın bir ucundan yola çıktı..
Gelenin burnuna önce akasya sonra iğde rüzgarı değiyor..

Oktay Rıfat'ın dizelerini söyleyerek geçiyorum yoldan, haftalardır..
"Köşeyi tutan leylak kokusu yakamı bırak geçeyim"
Köşeyi tutan akasya kokusu ..
İğde kokusu..
Zambak kokusu..
Hanımeli kokusu..
Hele bir de..
Her sabah yakama taktığım mis kokulu pembe gülün kokusu..



15 Mayıs 2017 Pazartesi

Woyzeck

Cumartesi günü sezonun son oyununu da izledim..
Bursa'dan Ankara turnesine gelen Woyzeck'i..
Çok güzeldi..
Hele de iki senedir Ankara Devlet Tiyatrosu'nun,sebebini bilemediğimiz,kış uykusundan bunalmış bizlere ilaç gibi geldi..
İki perdelik, iki saat kadar süren oyun boyunca her anlamda mutlu bir seyirci idim..
Sonunda,dedim,sonunda,adam gibi bir oyun izleyebiliyoruz..
Muzaffer Aksoy'un yönetimini,
Murat Gülmez'in dekorunu,
Funda Çebi'nin kostümlerini,
Orhan Enes Kuzu'nun müziklerini,
Dicle Doğan'ın dans düzenini,
Sahnede selama dururken saydığımız 21 oyuncunun her birini..
Tebrik ederim..
Rolün küçüğü,büyüğü olmaz sözünün hakkını verdiler..
Tabii en çok Woyzeck rolündeki Emre Işık'ı..
Karısı Marie rolünde de Cansu Yılmaz'ı ..
Tebrik ederim..
Ve de sahne arkasında emeği geçen herkese..
Tebrik ve teşekkürlerimi iletmek isterim..
Ellerinize sağlık..
Son söz: Bursalılar ne şanslısınız!
İmza:Biz bahtı kara Ankaralı tiyatroseverler..

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Joko'nun Doğum Günü

Ya da..
Seyircinin hayal kırıklığı..
Yine..
Oysa iki aydır bilet bulabilmek için çırpınıyordum..
Keşke çırpınmakla kalsaymışım..
Hiç olmazsa izleyemedim diye üzülürdüm..
Şimdi uğradığım hayal kırıklığı ile kalakaldım..

Lafı baştan alırsam,
Joko'nun Doğum Günü adlı oyun bu sezonun yeni oyunlarından..
Ankara Devlet Tiyatrosu'nun birkaç ay önce sahneye koyduğu oyun ilk günden beri kapalı gişe..
Her yeni oyunu görmeye gidiyorum zaten..
Lakin buna bilet bulmak mesele..
Acaba ne var?
Herkesi seferber ettim..
Sonunda murada erdim..
Hıdrellez günü ben tiyatro izlemeye gittim..
Sağnak yağmurda..
Paçalarımdan sular akarak..
Tiyatro aşkına..
Islanırım ne olacak..
Yeter ki oyun buna değsin..
Değmedi yazık ki..

Efendim konu şu:
Yeni küresel ve materyalist dünyada hepimiz sermayenin kölesi oluyoruz ve emeğimiz sömürülüyor,nokta..
Yani hiç duyulmadık bir konu değil..
Farklı bir anlatım tarzı yakalanmış,desem o da yok..
Roland Topor'un oyununu Mine Kırıkkanat çevirmiş, İlham Yazar yönetmiş..
Murat Gülmez dekorları Çevren Sarayoğulları kostümleri hazırlamış..
Ali Erel de müziği..
Ve daha pek çok kişi emek vermiş bu oyuna, biz obur tiyatro izleyicileri tarafından tüketilmesi için..
Tükettik de..
Hazmedemedik..
Yutulması zordu..
Soğuktu,yavandı,besleyiciliği yetersizdi..
Doymadık..
Aç kaldık..

Dışardaki sağnakta ıslanmak daha heyecan vericiydi..
Şemsiyeyi salonda unutarak ıslanmaya çıkıp eve döndük..