Şubat ayında kardelenlerle başladı..
Martta sümbüller sökün etti..
Delirtici kokularıyla..
Yoksa başdöndürücü mü demeli?
Onları nergisler izledi..
Sonra lale devri..
Kısa sürse de..
Bu arada ağaçlarda önce badem çiçekleri düğünü..
Ardından..
Zerdali çiçekleri..
Erik çiçekleri..
Vişne çiçekleri..
Kiraz çiçekleri..
Şeftali çiçekleri..
Elma çiçekleri..
Meyva ağaçlarının çiçekli dallarıyla geçit töreni..
(Aslında onlar sabit,sokak boyunca aralarından geçerken güzellikleriyle başı dönen biz..)
Bir de hafif kokuları..
Sonra mevsimlerin en güzeli..
Leylak mevsimi..
Ya da leylak haftaları..
Mis kokuları,enfes güzellikleri ile çabucak görünüp kayboldular..
Burnumuzda kokuları ile gelecek seneye kadar özlemleri bizde kalarak..
Şimdi akasya haftaları sürüyor sokağımız boyunca..
İğdeler de ucundan çiçeklendi..
Kokuları çoktan sokağın bir ucundan yola çıktı..
Gelenin burnuna önce akasya sonra iğde rüzgarı değiyor..
Oktay Rıfat'ın dizelerini söyleyerek geçiyorum yoldan, haftalardır..
"Köşeyi tutan leylak kokusu yakamı bırak geçeyim"
Köşeyi tutan akasya kokusu ..
İğde kokusu..
Zambak kokusu..
Hanımeli kokusu..
Hele bir de..
Her sabah yakama taktığım mis kokulu pembe gülün kokusu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder