17 Ağustos 2021 Salı

Ağustos 2021 Raporu

Son iki hafta içinde zaten orman fakiri ülkemizin batı ve güneyindeki ormanlar yandı.. Kuzeydeki yağmurlar da yanlış planlamalar sonucu sele ve heyelana dönüştü.. Dolayısıyla güneydeki ve batıdaki vatandaşlarımız yanarak, kuzeydeki vatandaşlarımız da boğularak hayatlarını kaybettiler.. Temennilerimiz gerekli dersin alınmış olması.. Bütün bunları bulunduğumuz coğrafyadan bir taraftan takip ederken bir yandan da Elif'in getirdiği kitapları gözden geçirdim.. Yeni kitaplar için şimdilerde var olan kanaatim giderek güçleniyor yazık ki.. Pek çoğu kağıt israfı.. Ayşe Erbulak'ın polisiye roman iddiasındaki Dokuz Oda Cinayetleri,Muriel Barbery'nin Gurmenin Son Yemeği,Milena Busquets'in Bu Da Geçecek,Parla Şenol'un Parlama Noktası,Mahir Ünsal Eriş'in son kitapları olan Öbürküler,Diğerleri(gerçi bunları daha önce okumuştum ama bir kere daha elden geçirdim).. Hepsi için ortak kanaatim aynı.. Kağıt ve zaman israfı.. İyi bir kitap okuru olan Hayri Bey'in önerisiyle Cevdet Kudret'in iki kitabını Halk Kütüphanesinden alarak okudum.. Sınıf Arkadaşları ve Havada Bulut Yok..
Cevdet Kudret'in muhtemelen kendi yaşam öyküsü olan iki kitabın ilki olan Sınıf Arkadaşları çocukluk yıllarından başlıyor,Edebiyat Fakültesini bitirip Kayseri'ye öğretmen olarak atanması ile sona eriyor.. Havada Bulut yok ise Kayseri'de öğretmen olarak geçen 15 yılın ardından bakanlık emrine alınan öğretmenin hikayesini anlatıyor.. Her iki kitap da ibret verici anlatımlarla doluydu.. I.Dünya Savaşı'nın başından itibaren İstanbul'da yaşanan yokluk,yoksulluk,işgal yıllarını küçük bir çocuk olan Süleyman'ın gözünden anlatılıyor.. Babası savaşın başında askere alınan çocuk ve annesi türlü güçlüklere gögüs gererek yıllar geçiriyorlar.. Bu arada bir kere eve izinli gelebilen baba,gittiği cepheden dönemeyince annesi ile başlarının çaresine bakmak zorunda kalıyorlar.. Bu durumda olan koca bir şehir dolusu insan bitmeyen yokluk günleri çilesinden sonra Cumhuriyetle birlikte bir parça rahat ediyorlar.. Bu arada Osmanlı dönemi eğitim sistemi,Abdülhamit dönemi vergi yolsuzluğu,İttihat ve Terakki dönemi vagon ticareti,İstanbul'un işgali,Cumhuriyetle beraber ortaya çıkan yeni milliyetçiler gibi ilginç başlıklar kitabı daha da ilginç kılıyor..
Havada Bulut Yok'ta anlatılan özde Kayseri olsa da aslında Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türkiye dile getiriliyor.. Yine yokluk,yoksulluk,yine sorunlu eğitim sistemi,yine çözümsüz bürokrasi ve arada harcanıp giden çocuklar,gençler.. Benim dikkatimi çeken 130.sayfada verilen bir istatistik oldu.. 1935 sayımına göre Türkiye'nin nüfusu 16.158.018.. Okula giden çocuk sayısı 770.527.. İlkokullardaki öğrenci sayısı 688.100,(ilköğretim zorunlu) ortaokullardaki öğrenci sayısı 52.496,(zorunluluk yok) liselerdeki öğrenci sayısı 13.876, meslek okullarındaki öğrenci sayısı 8.557, yüksek öğrenimdeki öğrenci sayısı da 7.478.. Çok düşündürücü geldi..