10 Ekim 2023 Salı
"Ya İstiklal Ya Ölüm " Cumhuriyet Yolunda Sergisi
Geçen cumartesi sabahı mutfak işleriyle uğraşırken, her zamanki gibi açık olan, radyodaki programda Ankara'da henüz açılan bir sergiden söz ediliyordu..
Kulak kabarttım..
İlgimi çekti..
İşleri bitirip öğle treniyle Ankara'ya gittim..
Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'ndeki " Ya İstiklal Ya Ölüm -Cumhuriyet Yolunda "sergisi birçok sivil toplum kuruluşunun elele vermesiyle hazırlanmış,1200'den fazla fotoğrafa eşlik eden incelikle düşünülerek yazılmış metinler ve birçok materyalden oluşuyor;üç katta altı salona yayılmış..
Bu durumda tamamını gezmek için birkaç saat,daha iyisi yarım gün ayırmak gerekiyor..
Benim de ,her zamanki gibi,zamanım kısıtlı..
14.20'de kapısından girebidiğim serginin yanında 45 dakika sonra başlayacak bir de panel var..
Orada da yeni bir şeyler öğrenme olasılığı..
Seçim yapmalıyım..
İlk konuşmacıyı beş dakika dinleyip üst kattaki sergiye geçtim..
Son konuşmacının söz aldığı 17.00'ye kadar serginin büyük kısmını gezdim..
Koştura koştura..
Aklımda kalanları sıralayayım..
Tanzimat Dönemiyle başlayan Batı ile ilişkilerde bir yandan Osmanlı Devleti toparlanmaya çalışırken,büyük Batılı devletler ve Rusya'nın gizli veya açık işbirlikleriyle Osmanlıyı yiyip yutma planlarının belgeleri ile başlıyor sergi..
Mendiller mi tasarlamamışlar,kartpostallar mı,yeni dünya düzeni haritalar mı..
Psikolojik olarak kamuoyunu etkilemek,desteklerini almak için dini duygular mı okşanmamış..
Batılı yöneticilerin karanlık oyunlarının belgeleri ile doluydu ilk salon..
Sonra I.Dünya Savaşı,Balkan Savaşı derken Osmanlının çöküşü,buna karşın aydınların ve aydın yöneticilerin çözüm bulma mücadelesi..
Fotoğraflar ve yine çeşitli eşyalarla..
Ardından elbette Bağımsızlık Savaşı'na girerken Anadolu'daki ve İstanbul'daki işgallerde yaşananlar..
Fotoğraflar,dönemin gazetelerindeki haberler,her şeyi hesaplayan işgalcilerin halkı maniple etmek için alçakça propaganda araçları..
Sergileniyor..
Sakarya Savaşı'na kadar gelebildim..
Sonrasını 21 Ekim'de Troya'nın Kadınları'nı izlemeye gittiğimde tamamlayacağım,umarım..
Çok etkileyici bir sergiydi..
Aklımda kalan birkaç sahneyi aktarayım..
İşgal güçleri tarafından kurşuna dizilen Kuvayımiliyeciler ve onları izleyen halk..
16 Mart 1920 sabahı işgalci İngilizler tarafından yataklarında şehit edilen Şehzadebaşı Karakolu'nun askerleri..
Halkı etkilemek,belki korkutmak için sokaklarda gezdirilen işgal ordusu tankları,askeri birlikleri ya da işgal ordusunun orkestrasının sokaklarından geçişini sessizce izleyen Müslüman halk ile coşkuyla izleyen azınlıklar..
Karadeniz'de,Ege'de azınlıkların kurdukları kıyım çeteleri..
Türk direnişçileri..
Antep Savunmasında şehrin taş üstünde taş bırakılmayan hali,o taşların üzerine yatmış düşmana karşı müdafaa mücadelesindeki Antepliler..
Hele daha çocuk yaştaki Gazi Mehmet'in öyküsü..
Arkadaşı İsmail ile birlikte önemli bir evrakı komutana götürmekle görevli iki ergen, Fransızların eline düşüyor..İşkenceye uğruyorlar..
Direniyorlar..
O bilgiyi vermiyorlar..
Fransızlar bunları serbest bırakıp, arkalarından ateş ediyor..
Zavallı İsmail vurulup şehit oluyor..
Mehmet yaralı kurtuluyor ama bir bacağı dizinden kesilmek zorunda kalıyor..
Tek bacağı ile yiğitçe durduğu fotoğrafta na kadar vakur görünüyordu..
Fotoğraf çekemedim ne yazık ki..
Bir dahaki sefere gittiğimde fotoğraf makinesini de yanıma alırım..
Şanslı Ankaralılar..
Bizim ciddi vakit ve rakit ayırmamız gereken ne güzel etkinlikleri var..
bir şehiriçi ulaşımla neler neler görebilir,öğrenebilirler..
Çok ciddi bir emek ve özen görülen sergiye elleri,zihni,yüreği dokunanlara teşekkür ederim..
Özellikle Korkut Erkan'a..
Hem koleksiyonundaki fotoğrafları ve materyalleri sergilediği hem de o güzel metinleri kaleme aldığı için..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder