28 Ağustos 2015 Cuma

Evceğizim Evceğizim Sen Bilirsin Halceğizim

Tatilin sonu göründü..
Öğretmenlerin seminer dönemi de geldi..
İsteyen öğretmenler tatillerini geçirdikleri yerde seminerlere katılabilecekler,dedi yetkililerimiz..
Ancak evini özleyenleri tutabilene aşkolsun
Evimizin küçük kızını bugün evine uğurladık..
"İlle de kendi çöplüğünde olmalıymış,kendi okulundaki seminere katılmalıymış,zaten evine dönmek için gün sayıyormuş.."
Eh,ne yapalım,pekala..
Şimdi kendi çöplüğünde..
İyi ötüşler şekerim...


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 157.gün)

25 Ağustos 2015 Salı

Güzel Gözlü Kuzum,Kalk Da Bir Bak Annene !

Yaz sıcakları hükmünü sürdürürken kabir ziyaretleri de aksatılmadı elbette..
Sulamanız için yalvaran menekşelere nasıl kayıtsız kalabilirsiniz ki zaten,hele de şehitlerin mezarlarının üzerindekilere..
Zaten mart ayında dikildiklerinden beri hiçbir yetkili onlarla ilgilenmediği,ben de düzenli olarak ilgilenebildiğim zaman artık çok geç olduğu için,çoğu kurudu,kalanları yaşatmaya çalışıyoruz,ben ve birkaç şehit yakını..
Onlardan biri geçen hafta çocuklarının mezarı başındaydı..
1984'te,32 yaşındayken şehit düşen Pilot Celal Altunbaş'ın yaşlı (ve yaslı) anne ve babası..
İlk kez geçen yıl kurban bayramı arifesinde karşılaşmıştık onlarla,yine şehitlikte..
Bu yıl daha da yaşlanmışlar..
Ama acılar hiç yaşlanmıyor,hafiflemiyor,eskimiyor..
Yaşlı baba bir elinde çeşmeden doldurduğu su bidonu,diğer elinde bastonu, sendeleyerek oğlunun mezarına yürürken,yaşlı  anne de elindeki bidondan oğlunun mezarına su döküyordu,ben onları gördüğümde..
Sabah erkenden mezarların hepsinin gül ve menekşelerini sulamıştım..
Yine de bir bidon daha su ile yanlarına gittim,selam verdim,hatırlarını sordum..
Sevindiler..
Çocuklarının mezarındaki çiçeklerin kurumasından,mezarların bakımsızlığından şikayet ettiler..
Haklılar,ne diyeyim..
Bir şehit anne babası da 30 Ağustos 2009'da şehit olan Abdullah Erkmen'in..
Onlar henüz orta yaşlarında..
Her hafta aksatmaksızın oğullarını ziyaret ediyor,hem oğullarının hem de yanıbaşındaki 1951'de şehit olan iki pilotun mezarını temizliyor,çiçeklerini,fidanlarını suluyorlar,kaybettikleri fidanlarıyla ilgilenir gibi..
Onlar da hafta sonunda oğullarının yanındayken karşılaştık,selamlaştık,hatta bu kez bütün menekşeleri ve gülleri birlikte suladık..
Biri oğlunu 31 yıl önce diğeri 6 yıl önce şehit vermiş iki annenin de acısının nasıl taze olduğunu anlatmak isterim asıl..
Şehit Pilot Celal Altunbaş'ın annesi Zeliha Teyze, hem oğlunun mezarını yıkıyor,hem de "Güzel gözlü kuzum,Atatürk gözlü kuzum,kalk da bir bakıver annene !"diye sesleniyordu..
Şehit Abdullah Erkmen'in annesi Fatma Hanım oğluna seslenmiyor yüksek sesle,ama oğlunun mezarına öyle bir bakışı ve her seferinde gözlerinden süzülen yaşlarla mezarı öyle bir yıkayışı var ki,yüreğiniz sıkışıyor..
Dün de bir başka şehidin yıl dönümüydü..
Sabah onun da mezarına gidip yıkadım,kalan bir tanecik menekşesini suladım,çam iğnelerini temizledim..
O da mezar taşındaki fotoğrafından, her zamanki, hafif gülümsemesiyle izledi..
Top.Onb.Feridun Yücesoy
Doğum yeri Kırklareli
Anne adı Nigar
Baba adı Nazmi
Doğum tarihi 15 Ocak 1946
Şehitlik tarihi 24 Ağustos 1967
Askerliğini yaparken şehit olmuş,21 yaşındayken..
Şimdi hayatta olsa 68 yaşında olacaktı,belki de torunlarını sevecekti..
Nigar Hanım ve Nazmi Bey de hayatta değildir belki,oğullarına kavuşmuşlardır..
Mezarına geleni ise hiç yok,kuşlardan,kelebeklerden başka..
Bir de yılda bir kez mart ayında Şehitler Haftası için hazırlık yapmak amacıyla gelen görevliler dışında..
İki yanında kendisi gibi şehit arkadaşları Niğdeli Mustafa ve Kahramanmaraşlı Mustafa ile onları ziyarete gelen kimse olmaksızın sessizlik içinde bekliyorlar..
Neyi mi?
Bilmem..
Ölüm uykusundan uyanmamızı belki de..



Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 154.gün)


11 Ağustos 2015 Salı

Vatanın Bağrına Düşman Dayamış Hançerini

Adı Ali Osman Zeybek..
10 Şubat 1962'de doğmuş..
10 Ağustos 1995'te şehit olmuş..
33 yaşındaymış..
Muhtemelen evlidir,çocukları vardır..
Yüreği yanan,gözü yaşlı bir ailesi vardır..
Dün sabah mezar komşusu Bekir Pehlivan gibi onun da mezarını yıkayıp temizledim,ziyaretine gelecekler temiz ve bakımlı bulsunlar diye..
Bu sabah tekrar baktım,gelen olmamış galiba,ne bir çiçek,ne bir iz yoktu..
Unutuldu mu,bilemeyeceğim..
Yürekteki acı unutulmuyor da..
Bu türden ziyaretler ihmal edilebiliyor..
Şehit Aileleri Derneği üyeleri de gelmemişti..
Galiba sadece asker şehitleri ziyaret ediyorlar..
Her şeydeki bölünmüşlüğümüz burada da kendini gösteriyor yazık ki..
Her gün haber bültenlerindeki acı haberleri dinlerken yüreği yanan ve asıl ateşin düştüğü ailelerin acılarını yüreğinde hisseden bir Anadolu kızı olarak bunları yazmak istedim..
Gencecik yaşta toprağa verdiğimiz vatan evlatlarının acıları varken başka bir şey yazmak insanı çok zorluyor zaten..
Ne çileli toprakların ne bahtı kara çocuklarıyız..
Vatan Mersiyesi'nde Namık Kemal yazmıştı:

"Vatanın bağrına düşmün dayadı hançerini
Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara maderini" diye.. (mader:anne)

Yıllar sonra, Anadolu'da Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatmış olan Mustafa Kemal,  bir gün Meclis kürsüsünde,ezbere bildiği otuz üç kıtalık Vatan Mersiyesi'ni okumuş ve sözünü şöyle bağlamıştı:

"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini !"

Bugün biz de bahtı kara Anadolu'yu düşman hançerinden kurtaracak olanı mı bekliyoruz acaba?


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi:(İadeye kadar geçen 140.gün)




7 Ağustos 2015 Cuma

Mavi Sürgün

Okuma kulübümüzün ağustos toplantısında tartışacağımız kitap Halikarnas Balıkçısı'nın Mavi Sürgün adlı romanı olacak..
Okul kütüphanesinde 2002'den beri okunan kitabı bir kez daha okudum..
Zaten iki günde bitiyor..
Aynı isimli 1993 tarihli filmi izlediğim zaman merak edip okumuştum yıllar önce..
Her ikisi de güzel..
Yani filmi de, kitabı da..
Ülkemizin hakkı tam teslim edilmeyen sanatçılarından biri olan Cevat Şakir Kabaağaçlı'yı Halikarnas Balıkçısı'na dönüştüren olaylar dizisini bu kitapta okuyorsunuz..
Bir yandan da yeni kurulan Cumhuriyet Türkiyesi'ni..
Yani nereden nereye geldiğimizi..
Hele de bugünün turizm beldesi Bodrum'un nereden nereye geldiğini..
Daha güzeli ise Oksford'da Yakın Çağlar Tarihi okumuş çok dilli,çok kültürlü bir insanın hayatın basitliği içinde inancı ve insan sevgisiyle neler başarabileceğini,'bizim olan bu cehennemi nasıl cennete döndürdüğünü'...
Tepeden tırnağa insan ve doğa sevgisiyle dopdolu olan yazarın,kendisi buna yaratılış sevgisi demeyi seviyor, sürgün gittiği yöreyi nasıl benimseyip,güzelliğine güzellik katmak için çırpındığını,insanıyla kaynaşıp 'balıkçı'olarak anıldığını...
Dili de o kadar coşkulu ki,siz de kendinizi o coşkuya kaptırıp okurken bakıyorsunuz ki kitap bitivermiş..


Okulumun adı iade edilsin:Yaşasın Polatlı Lisesi!(İade edilene dek geçen 136.gün)

Hakan Amca

Adı Bekir Pehlivan..
Gözlerini dünyaya açmaya beş gün kala astsubay babası Bekir Pehlivan şehit düşünce,annesi babasının adını oğluna vermiş..
Şimdi 21 yaşında..
Babasına ne kadar da benziyor..
Annesi ona her baktığında, henüz 23 yaşındayken yitirdiği eşini görür gibi oluyordur..
Bekir Pehlivan'ın şehitlik tarihi 3 Ağustos 1994..
Bu yazıyı beş gün önce yazacaktım aslında..
Ancak okula gelemeyince(çünkü bilgisayarla olan işlerimi okuldaki bilgisayarda yapabiliyorum yazık ki)yazısı da bugüne kaldı..
İsabet de oldu..
Geçen salı günü şehitlikteki bütün mezarların otlarını temizleyip,çiçekleriyle ilgilenmiştim..
Zaten bir gün arayla çiçeklerini,çam fidanlarını suluyorum..
Dün gece sağnak yağmur vardı.
 Bu sabah da  şehitliğe de uğrayıp,sulamaya gerek var mı diye baktım..
Yokmuş..
Yağmur  her mezarı,fidanı pek güzel sulamış..
Ben de şehitlere bir selam verip çıkmadan önce,Hakan Türkyılmaz'ın ayak ucundaki ziyaret defterini alıp baktım..
Epeydir okumamıştım..
Kimler gelmiş,neler yazmış,baktım..
Önceki defter 2012'den beri ziyaretçiler tarafından yazılmış ve sayfaları tükenmişti..
Yenisini koymuşlar..
Bekir Pehlivan'ın aynı adı taşıyan oğlu  da 21 Temmuz'da ziyaret edip bu satırları yazmış:

"Hakan Amca,
Size amca diyorum;çünkü benim babam da ön sırada yatan Bekir Pehlivan ve ikiniz de şehitlik mertebesini paylaşarak kan kardeşi oldunuz ve benim amcam sayılırsınız.
Mekanınız cennet olsun."