Fuzulicik söylemiş bunları,beş asır kadar önce..
Kimbilir yüreğinde ne çok acı birikmiş ki,kaleminden de bu sözler dökülmüş garip Fuzuli'nin..
Hafta sonu boyunca da zihnimde dolandı durdu..
Teyzem hastahanede..
Yaşlılığa bağlı olarak hastalıklar koleksiyon oluşturunca doktora gitmek olağan onlar için..
Nitekim biraz ağırlaşınca, geçen cuma sabahı hastahaneye götürülüyor..
İki kızı var..
Yazın birinde,kışın diğerinde ömrünü sürdürüyor,teyzem de..
Artık kendi evinde kalamadığı için,yıllar önce evini dağıttılar..
Dolayısıyla bohça gibi evden eve taşınıp duruyor..
Yaşlı yakınları için en doğru çözüm bu,biliyorum..
Ama yaşlılar için..
Hele de bilinçli olanlar için..
Berbat bir şey..
Kendi eşyaları değil,kendi ağız tadına göre pişirdikleri değil,kendi ev düzenleri değil..
Üstelik yeni nesillerin biraz hoyrat sevgileri de cabası..
Ya da düpedüz hoyratlıkları..
Ölmek daha iyi..
De..
İnsan isteyince ölemiyor ki..
Cumartesi teyzemi ziyaret ederken,bir yandan ona bakıyor,bir yandan da zihnimden bunları geçiriyordum..
Başkasının bakımına muhtaç olmak ne zor şey..
Ne derlerse yapmak ve yaptıklarına katlanmak zorundasın..
Pazar günü de huzurevine gittim..
Hava biraz güzelceydi..
Üç yaşlı da çardakta oturmuş söyleşiyordu..
Biri Tayfur Amca.
Yanlarına gidip selamladım..
Diğerleriyle de tanıştık..
Huzurevinin yeni sakinlerindenmiş ikisi de..
Biri Kamil Amca..
87 yaşındaymış..
Bir süre önce beyin kanaması geçirince,sürekli gözetime gerek duyulmuş..
Yalnız kalmaması gerekiyor yani..
Oğlu da bunun üzerine onu buraya getirmiş..
Ancak tuhaf olan şu ki,babasının onayını almak şöyle dursun,huzurevine bırakıp gitmiş..
"Nereye geldiğimi bile bilmiyordum..
Baba,senin bir müddet burada kalman icap ediyor,diyerek beni getirdi..
Burası neresiymiş diye dönüp kapıya bakınca gördüm..
Beni huzurevine getirdiğini o zaman anladım..
Şimdi baharı bekliyorum..
Ben Çorum'un Osmancık'ındanım..
Torunlarımla gidip orada bahar çiçekleri toplayacağız.."dedi
O nefes almak için durunca diğer amca söze girdi..
Adı Ahmet'miş..
90 yaşındaymış..
Yaşına göre dinç olduğunu söylemeliyim..
"Her şeyim var,evlat da dahil olmak üzere;ama yalnızlık yüzünden buradayım."dedi..
Aynı şehirde oturan kızı ile konuşmadıkları için,onun ilgisinden de mahrum imiş..
Burada kendisi gibi,kimsesizlerle birlikte (kendi deyimi bu) vakit geçiriyorlarmış..
Yemek saatlerine dek biraz söyleştik..
Sonra onları katlarına çıkmaları için asansörün önüne kadar uğurladım..
O sırada yemek dağıtmak üzere servis arabalarını katlara çıkarmakta olan personelle karşılaştık..
Hiç de şefkatlı olmayan ses tonlarıyla hemen odalarına gitmeleri için uyarıyorlardı..
Dönüp eve geldim..
Ah bu yaşlılık..
Kimseciklerin almak istemediği değersiz meta..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder