Bayram arifesi..
Akşam üzeri..
Son iftarın ve bayram hazırlıklarının curcunası sürerken..
Son alışverişimizi tamamlayıp eve dönüşte..
Caddenin karşısındaki ıhlamur ağacına uğramak istedim..
Kokusu balkona kadar gelen ihlamur çiçeklerini görmek için..
Ağacın altına gidince de hiç çiçek görmemenin şaşkınlığı..
Yolun iki tarafından araç gelmediğinden emin olarak caddeye adımımı attım..
Ancak aniden ve hızla park etmek için geri manevra yapan aracı fark etmedim,,edemedim..
Son duyduğum,yanımdaki kardeşimin"-Araba !"diye haykırışı..
Bir an dönünce son gördüğüm üzerime son hızla gelen bir aracın arkası..
Sonra tüy gibi fırladım havaya..
Kurşun gibi de yere çakıldım..
Kısa bir an sonra kendime gelince ilk düşündüğüm,"Acaba nerem kırıldı?"oldu..
Kafamın arkası,sırtım yere çarptı,onu biliyorum..
Elimdeki poşetleri sıkıca tutmaya devam ettiğimi de..
Sonra birden sağ bileğimde bir tuhaflık olduğunu da.
Hemen şişmeye başlayan ve şekli bir anda değişen bileğim durumu anlatmaya yetti..
Sonrası..
Hastanede acile gidiş..
Röntgen sonucu sağ el bileğinde tespit edilen derin bir çatlak,aynı derinlikte bir kırık ve küçük bir kemik kopması..
Kısaca 'parçalı kırık' ..
Arife akşamı başlayan 'kırık bayram' böylece sürdü..
Ihlamur ağacının altına gitmeseydim,o kaza olmayacaktı..
Park etme derdindeki dalgın şoför o taraftaydı çünkü..
Akşam üzeri attığım yirmi fazla adım,üç yıl sonra bir kez daha kırık kemik meselesine dönmeme neden oldu..
Üç yıl önce yedi ay arayla sol el bileğim ve dirseğim kırılmıştı..
Aylar süren iyileşme sürecinden sonra tamamen eskiye dönemeyen kemiklerim ve eklemlerim için üzülürken şimdi yeni bir üzüntü kaynağım daha oldu..
Bu kez de sağ el bileğim için..
Yine aylar sürecek olan iyileşme süreci..
Yine tam olarak eski işlevine dönemeyen eklemler..
Ah o ıhlamur kokusu..
O baygın kokuyu her duyduğumda bu kazayı hatırlamak kaderde varmış demek ki..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder