Adı gibiydi..
Şeker gibi bir oyun..
Bursa Devlet Tiyatrosunun..
Ankara'daki haziran buluşmasına getirdiği oyunu..
İyi bir seçim..
Özellikle de zihni yorgun,gönlü yorgun halkımızın biraz kendine gülerek ferahlaması adına..
Ali Meriç'in yazdığı oyunu Cenk Turan
yönetmiş..
Hatta bir de oynamış..
Dekorundan (Özge Akarsu),kostümüne (Fatma Sarıkurt)..
Müzisyenlerinden (Irmak Şahin,Vedat Rast,Tarkan Rast,Suat Çelikkökü,Emre Usta)
Kantocularına (Irmak Bavkır,Nergis Acar,Gizem Türköz,Çağla Genç,Cem hamza Çanakoğlu)..
Tam bir seyirlikti..
Tek perdelik oyun, bir saat otuz dakika sürdü..
Yirmi kişiden oluşan oyuncu kadrosu en küçük rolden en büyük rolü üstlenen oyuncusuna dek hep birlikte oyunu sırtlamışlardı..
Dolayısıyla tam bir ekip işiydi..
Seyirci olarak böyle oyunları hemen fark ediyor ve benimsiyoruz..
O zaman biz de oyunun bir parçası olarak katılıyoruz ve tiyatro tam kıvamını buluyor..
Bu sefer de öyle oldu..
Oyuncuların canla başla çabaladığını görünce,biz seyirciler de kahkaha torbasının ağzını açtık..
Salon kahkahalarla ve alkışlarla doldu oyun süresince..
Çıkışta herkes mutluydu..
Bana göre kusurlu olan tek şey,oyunun ilk kırk beş dakikasıydı..
Metin biraz basit kalıyor,oyunun sarkmasına neden oluyordu..
Kalan kırk beş dakikada ise,toparlandı, bize,iyi ki gitmişim bu oyuna,dedirtmeyi başardı..
Bunda da oyuncu kadrosunun payı çok büyük..
Oyunun konusuna gelince..
Genç ve güzel Akide,dadısıyla birlikte kiralık bir ev arar..
Onlara Pişekar İsmail yardımcı olur..
Bu arada Akide,aynı mahallede oturan beyzade Muhsin ile tanışır..
Birbirlerini severler..
Pişekar İsmail arkadaşı Kavuklu Hamdi ile birlikte iki genci birbirlerine kavuşturmak için çabalarken bir yandan da kendi gündelik geçim mücadelelerini verirler..
Bu arada mahallede yarım akıllı oğlunu evlendirmeye çalışan bir ana babayla,çirkin olduğu için evlendiremedikleri kızlarına koca bulmaya çalışan başka bir ana baba daha vardır..
Akide ile Muhsin'in kavuşmalarına bir süre için engel olurlar..
Akide'nin babası kızını o yarım akıllı damat adayına vermeye kalkar..
Bu kadar karışıklık yetmezmiş gibi,mahallenin kabadayısı da meseleye karışır..
Sonunda her şeyi yoluna koymak da Pişekar İsmail ile Kavuklu Hamdi ve Akide'nin dadısına kalır..
Akide ve Muhsin birbirlerine kavuşur..
Oyun geleneksel Türk tiyatrosu örneği olan Ortaoyunu üzerine kurgulanmış..
Geçen hafta izlediğimiz,İzmir Devlet Tiyatrosu oyunu Kaşıkçılar da Karagöz'ü sahneye taşımıştı..
Bu oyunda ilave olarak, Direklerarası'na da göndermeler vardı..
Bol bol kantolar söylendi,kantocular sahne aldı..
(Nurhan Damcıoğlu'nun kulaklarını çok çınlattık !)
Bir yandan da her Karagöz ve Ortaoyunu'nda olduğu gibi toplumsal olaylar üzerine ince ince saptamalar,taşlamalar dile getirildi..
Bu türlü oyunların seyirci tarafından ne kadar dikkatle ve ilgiyle seyredildiğine de salonda şahit olduk..
Galiba klasikleşmiş olanlara,
gelenekselleşmiş olanlara daha çok yer vermek gerekiyor..
Bir kez daha tüm alkışlar gönlümüzde tatlı bir iz bırakan Akide Şekeri'nin 46 kişilik emekçi kadrosu için..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder