Şinasi Sahnesi'nde..
Stüdyo Sahne'de oynarken salonun küçüklüğü nedeniyle bilet bulamamıştım..
Bu kez gidip izleme fırsatı buldum..
Tek perdelik ..
Bir saat on beş dakika sürüyor..
Oyuncu kadrosu iki kişiden oluşuyor..
Meltem Baytok ve Ebru Nil Aydın'a emanet edilmiş o roller de..
Onlar da ellerinden geleni hatta biraz fazlasını yaptılar doğrusu..
Johna Adams'ın yazdığı oyunu Buğra Koçtepe dilimize hem çevirmiş hem yönetmiş..
Sertel Çetiner Dekor tasarımını,Çevren Sarayoğlu kostüm tasarımını,Mahir Köksal ışık tasarımını,Can Atilla da müzikleri üstlenmiş..
Oyunda en çok müzikleri beğendim..
Dekorun bir ilkokulda geçmesi gerekiyordu..
11 yaşındaki öğrencilerin sınıfından söz ediliyor zira..
Oysa dekor bir ana okulunu andırıyordu..
Ya da bizim ülkemizdeki okulları düşününce bana öyle geldi..
Asıl ilginç olansa oyundaki iki kişinin diyaloglarındaki yabancılık hissiydi..
Asıl metinde de öyle miydi bilmiyorum ama bizdeki öğretmen veli ilişkisi böyle değildir..
Yani normalde böyle olmadığını ümit ediyorum..
Psikopat yapılı bir insan ancak böyle bir veli tipi çizebilir çünkü..
Oyunun özeti şu:
Gidion adlı ilkokul öğrencisi annesine bıraktığı bir notun ardından intihar eder..
Bu intiharda,öğrenciye verilen beş günlük
okuldan uzaklaştırma cezasının da etkili olduğuna inanan anne,bu konuda okula,oğlunun öğretmeniyle görüşmeye gelir..
Görüşme daha çok annenin suçlayıcı
konuşmaları ile sürer..
Hatta öğretmeni itip kakması,hırpalamasıyla..
Öğretmen de anneye oğlunun yazdığı bir kompozisyondaki,okuldaki öğretmen ve öğrencilere yapılmasını düşlediği korkunç işkencelerle dolu anlatımından dolayı böyle bir cezalandırma yoluna gidildiğini anlatmaya çalışır..
Üniversitede yüksek lisans öğrencilerine ortaçağ şiiri üzerine dersler veren anneye göre ise bu yazı, oğlunun iddia edildiği gibi cani değil,müthiş yaratıcı edebi bir metin yazarı olduğunu göstermektedir..
Dolayısıyla annenin, oğlunun öğretmenine, yetmiş beş dakika süren ve bazan öğrenci sıraları üzerinde tepinmelerle aşırıya vardırılan hakaretamiz diyalogları,eski ifadeyle tahammülfersa idi..
Yerimden kalkıp o anneye haddini bildirmek isteği içimi ,doğrusu,epey yokladı oyunda..
Öğretmen oluşum bunda etkili olabilir..
Biraz abartılı bulsam da,Meltem Baytok'u ,Ebru Nil Aydın'ı oyunculukları;Can Atilla'yı oyun için hazırladığı müzikleri için tebrik etmek isterim..
Ama oyunun başında ve sonunda üzerimize yöneltilen projektörleri gereksiz bulduğumu da..
Ön yargılarımızla hepimiz suçluyuz demeye çalışmak,