19 Aralık 2014 Cuma günü, şehir mezarlığının şehitlik bölümünde medfun Hakan Türkyılmaz'ın şehitlik yıl dönümüydü.Perşembe günü annemle babamı ziyaret etmek için mezarlığa gittiğimde,Hakan'ın mezarına da uğradım.Ertesi gün ,üç yıldır olduğu gibi,arkadaşları gelecek ve mezarı başında toplanacaklardı.Mezarının mermerini sildim,dökülen çam iğnelerini topladım,ziyaret defterinin olduğu kutuyu kontrol ettim.
Yine devre arkadaşları olan Şehit Ruşen Ülker'in mezarını da sildim.Tabii bütün bunları eski bir bulaşık bezi ve küçük bir kap içindeki suyla yapıyorum;çünkü kış nedeniyle çeşmelerden su verilmiyor mezarlıkta..Üstelik yağmur da yağıyor.Sildiğim mermerin tekrar kirlenmesi de cabası...
Üç yıldır gelen arkadaşlarının temiz bir mezar bulması umuduyla, biraz boşuna ama,çabalıyorum ve ertesi gün dersim olduğu için mezar başı toplantısında bulunamayacağıma,bu arkadaşları bizzat göremeyeceğime de üzülüyorum...
Bütün bunları da küçücük bir kağıda yazıp ziyaret defterinin üzerine bıraktım.Gelecek olurlarsa görürler ümidiyle..Bir de ekledim:"Vaktiniz olursa okulumda bir çay içmeye beklerim.İmza,adres,telefon vs."
Ertesi gün okulda derslere dalmış,sınıftan sınıfa koştururken telefon çaldı.6.derse girmek üzereydik.Bir bey kendini tanıtıyor,yazdığım notu okuduklarını,çok duygulandıklarını,şehit Hakan Türkyılmaz'ın ailesinin evindeki buluşmada kendilerine katılmamı arzu ettiklerini söylüyordu.
Şaşırdım ve sevindim.
Dersten çıkışımın saatini söyledim,gelip alacaklarını söylediler.
Tam 14.50'de,dersten çıkış ziliyle birlikte telefon tekrar çaldı.Aynı ses,okulun önünde beklediklerini söylüyordu.Hemen aşağıya indim.
Orta yaşlı iki bey kapının önünde bekliyordu.Kendilerini tanıttılar.Birisi eski bir öğrencime ne kadar benziyordu.Meğer ağabeyi değil miymiş!Üstelik benim de ilkokul 2. sınıftan arkadaşım...Dünya ne küçük !
Eve vardığımızda bir ev dolusu ziyaretçi oturmuş,hem yemek yiyor hem sohbet ediyordu.Şehit Hakan Türkyılmaz'ın annesi Şermin Hanım Teyze de oğlunun arkadaşlarını izliyordu.Çok dramatik bir görünüştü doğrusu...Şermin Hanım Teyze ne düşünüyordu bilmem,ama "Demek Hakan şimdi hayatta olsa bu ak saçlı, bazıları oldukça göbekli arkadaşları gibi olacakmış,oysa şimdi olanca gençliğiyle,umut dolu gözlerle fotoğrafından bize bakıyor!" sözleri zihnimde dolaştı durdu...
Beni büyük bir ilgiyle,sevecenlikle,nezaketle karşıladılar,o küçücük kağıttaki sözleri okuduklarını, çok duygulandıklarını,böyle bir sürprizin kendilerini hem çok şaşırttığını hem de çok sevindirdiğini,tanışmaktan ziyadesiyle memnuniyet duyduklarını anlattılar.
Elbette ben de aynı duygular içindeydim.
Üç yıldır arkadaşlarının mezarı başında toplanan ,ziyaret defterinde gördüğüm isimleri karşımda gördüğüm, incelik,vefa ve dayanışma ruhunu yansıtan dostlarla tanışmaktan duyduğum memnuniyeti kendilerine ilettim.Birlikte bir dostluk çayı içtik,Hakan Türkyılmaz'ı andık..
İçlerinden biri de bir şehit babası imiş.Şehit Selahattin Şen'in babası Necdet Şen Bey.Oğlunun arkadaşlarının buluşmasına katılmak için o da İzmit'ten gelmiş.Cumartesi günü mezarlık ziyaretinde Hakan'ın mezarına uğradım,defterin son sayfasını açtım.Necdet Bey de bir cümle eklemiş"Sevgili Hakan,benim oğlumla cennette buluşun, huzur içinde olun inşallah !"
İlhan Ertekin,Mertaşk Kilciler,Yaşar Dündar,Ömer Uçar,Gürcan Levent,Erim Şirin,Erhan Halıcı,Erhan Canbolat,Vehbi Sermeti,Vedat Bulduk,Mehmet Özcan,Ayhan Girgin,Cengiz Kayın,son iç yılın buluşmalarında bulunmuş olan Haluk Üçok ve 85'liyiz Biz derneğinin başkanı Ferhat İnanç Beyler,çelenklerininizdeki kırmızı beyaz karanfillerin güzelliğinde ömürler dilerim sizlere...