Tiyatro sezonu henüz bitmedi..
Uzatmalarda..
İstanbul'dan gelen ödüllü bir oyunu da bu sayede izleme fırsatımız oldu..
Tek kişilik oyunu Efe Erkekli sırtlanmıştı..
Altından da kalktı doğrusu..
Bir buçuk saat süren oyunda sahnede koşturdu durdu..
Becky Mode'un yazdığı oyunda, bir lokantanın rezervasyon görevlisi olan Sam'in aralıksız çalan telefonlara yanıt vermeye çabalamasının yanında şef aşçının kaprislerine de amade olmak zorunda kalışının,noel kutlamalarında yanında olması gereken babasının gönlünü almaya çalışmasının,aynı lokantada çalışan elemanlardan Stephanie'ye duyduğu hisleri açmaya çabalarının yanı sıra bir de asıl mesleği olarak bellediği oyunculuk seçmeleri için çırpınmasının öyküsü anlatılıyor..
Asıl ortam Amerika,kişiler Amerika'nın çeşitli sınıflardan kişileri,espriler de aynı coğrafyaya özgü olunca genç kuşağın çok komik bulduğu espriler,salonda pek de gülüşmelerle karşılanmadı..
Arka sıralardan.olasılıkla tiyatrocu dostlardan birkaçının gürültülü gülmeleri salona hareket getirmeye çalıştı..
Ancak yaş ortalaması ortanın üzerinde olan seyirci buna pek de prim vermeyince,oyun doğal akışı içinde, herkesin kendine uygun bulduğu cılız birkaç gülüşmeyle sürüp gitti..
Sahnedeki oyuncu Ankara seyircisini nasıl buldu,bilmeyiz ;ama Ankara seyircisi olarak, biraz yavan bir oyun
olduğunu söylemeliyim..
Oyunun yavanlığını,sesleriyle katkıda bulunan 32 tiyatrocunun(biri de Efe'nin babası Altan Erkekli ve de oyundaki babası bölümünü üstlenmiş) gerçekten eğlenerek telefondaki seslere can verdikleri bölümler ve sahnedeki oyuncunun onlarla diyalogları gideriyordu diyeyim; ama sık saate baktığımı da belirterek..
Neticede farklı bir bakış,farklı bir ortam,sıyrılmaya çalışan genç bir oyuncunun(Efe Erkekli),genç bir oyuncunun çırpınışını(Sam) aktardığı bir oyun olarak izlenebilir..
Sadri Alışık'ın tiyatro oynadığı yıllardaki bir yakınmasını hatırladım oyunu izlerken..
"George'un Jane'in değil,bizim oyunlarımızı oynamak istiyorum,bizim isimlerimizi canlandırmak.."
Geçenlerde bir yazıda,bir psikolog hanımın günümüzle ilgili bir saptaması vardı..
Bana bir bölümü ilginç gelmişti..
Yeteneksizlik çağı yaşadığımızı,daha doğrusu şimdiki kuşağın yeteneksizlikten muztarip olduğunu,bilhassa da ülkemiz kuşağının..
Son yıllardaki oyunlarımızı,sahnelenişlerini izleyince hak veresim geliyor..
Ancak bu oyundaki Efe Erkekli'ye bir sözüm yok..Elinden geleni yaptı doğrusu..
Benim eleştirim eser ve yönetmenlere;ya da toptan tiyatro yönetimine..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder