14 Temmuz 2021 Çarşamba

Devlet Ana

Kemal Tahir'in bu oldukça hacimli romanını(610 sayfa) yıllar sonra bir kere daha okudum..
Dönem 1290'lar,Anadolu'yu yurt edinmiş Türkmenlerin uç beyliği zamanları.. Ertuğrul Bey doksanlarına varmıştır.. Osman Gazi otuzlarında genç bir savaşçıdır.. Oğlu Orhan henüz on altısını sürmektedir.. Osman Gazi,Şeyh Edebalı'nın kızı Bal Hatun'u istemiş ama olumsuz yanıt almıştır.. Aradan üç yıl geçmiştir.. Romanın baş kişilerinden dul 'Bacıbey' Devlet Hatun,iki oğluyla yaşamaktadır.. Büyük oğlu Demircan ile Liya adlı güzel bir Rum kızı birbirini sevmektedir.. Ancak huysuz ve dediğim dedik bir kadın olan Bacıbey "gavur gelin istemem !"diye tutturduğu için henüz muratlarına erememişlerdir.. Napoli kralının 'piç' oğlu Notüs Gladyüs adlı bir savaşçı Anadoluya kısmetini aramaya gelmiştir.. Aslında Rodos şövalyelerindendir ama kötü ahlakı yüzünden onların aralarından kovulmuştur.. O da Uranha adlı 'Türkopol' arkadaşıyla Anadolu topraklarında kendisine servet,şöhret aramaya gelmiştir.. Kılıcına,usta savaşçılığına güvenmektedir.. Kitap, Notüs Gladyüs'ün,Issızhan'da hancılık yapan Liya ve kardeşi Mavro'nun hanlarına gelişiyle olayları başlatıyor.. Notüs 'piç'demektir,Gladyüs de 'kılıç'.. Aç gözlü,düşük ahlaklı Notüs Gladyüs,Osman Bey'in savaş atlarını çalmak üzere yola çıktığında,Liya ve Bacıbey'in büyük oğlu Kerimcan'ı birlikte görür.. Kendi aşklarına dalan bu çiftin üzerine baskına varır.. Kerimcan'ı öldürür.. Liya'yı da.. Osman Bey'in obasına kara haber ulaşınca Bacibey,oğlunun öcünü almak için savaş diler.. Ancak aynı gece Ertuğrul Gazi de ölür.. Beylik postuna Osman Gazi seçilir.. Amcası Dündar Bey'in muhalefetine rağmen.. İlk emri de savaş değil,babasının sürdürdüğü barışa devamdır.. Bu nedenle Bacıbey'in intikam isteğini yatıştırır.. Ancak Anadolu güç günler yaşamaktadır.. Bizans gücünü yitirmiştir.. Selçuklu da öyle.. Moğollar bütün Anadolu'da dehşetle,yağmayla hüküm sürmekte,Anadolu halkı çaresizliğin içinde, ölümlerden ölüm beğenme durumundadır.. Bu arada bağlı oldukları İlhanlığın başında bulunan Argun'un ölüm haberini duyarlar.. Konya ahi reisinin önerisiyle,bu haber duyulup yayılmadan Söğüt civarındaki hisarlara akın başlatırlar.. Karacahisar,İnegöl,Atranos,Yarhisar Türklerin eline geçer.. Bu arada Dündar hiç sevmediği ve rakibi olan yeğeninin giriştiği bütün bu savaşlarda düşmanla işbirliği yapmaktan geri durmamış ve sonunda iş ortaya çıkınca öldürülmüştür.. Osman Bey,sonunda Şeyh Edebalı'nın kızı Bal Hatun'la evlenebilmiştir.. Orhan,Yarhisar Tekfuru'nun güzel kızı ve kendisine sevdalı Holofira'yı düğün alayını basarak alıp kendine eş yapmıştır.. Notus Gladyus,Osman Bey'e karşı bütün kıyıcı,yıkıcı faaliyetlerde Uranha ve keşiş Benito ile bulunmaktan geri durmamış,sonunda ablasının öcünü almak için fırsat kollayan usta okçu Mavro'nun bir okuyla gözünü yitirmiş,ikinci okuyla yaralanıp kaçıp kurtulma imkanın yitirmiş,sonunda Kerimcan'ın kılıcının ucunda uçurumun dibini boylamıştır.. Uranha da aynı akıbetten kurtulamamıştır.. Osman Bey'in obası için güzel günler başlamıştır.. Tek mutsuz olan Bacıbey'dir.. Kocası ve öldürülen büyük oğlu Demircan gibi savaşçı olmasını istediği küçük oğlu Demircan,abisinin intikamını aldıktan sonra kılıcını duvara asmış,yine kitaplarla dolu dünyaya dönmüştür.. Oğlunu kırbacının zoruyla istediği yola koymaya çalışırsa da,artık kararlı bir erkek olan Kerimcan,anasını geriletir,kendi sözünü dinletmeyi başarır.. Şeyh Edebalı,tekkesini İtburnu'ndan Bilecik'e taşıyacak,hatta genişletip medreseye çevirecektir.. Kerimcan da onun yanında kendini yetiştirecektir.. Osman Bey'in topraklarının genişlemeye devam edeceği belli olmuştur.. Savaşçılar kadar kendisi gibi okumuş danışmanlara da ihtiyaç vardır.. Mutludur.. Romanda işlenen bu konunun yanında Karamanoğlu-Selçuklu çekişmesi,Cimri olayı,cavlaklar ve cavlaklık,baba İlyas Olayı,bir haberleşme şebekesi olan ORTAK da anlatılan konular arasında yer alıyor.. Kahramanlar arasında Yunus Emre de var elbette.. Kemal Tahir'in üslubunun belirgin özelliği olan diyaloglar da bu kalın kitabın rahatça okunmasını sağlıyor.. Dil olarak Dede Korkut türkçesini kitaba güzelce yedirmiş.. Söyleyişler,atasözleri,deyişler hep Dede Korkut Türkçesi ile.. Hele iki sevgilinin aşklarının doruğa ulaşmasının anlatıldığı bölümdeki ifade,Türkçenin gücünü ne güzel sergiliyordu.. Bu üsluba erişebilmek için epeyce okumalar yapmış,dönem hakkındaki bilgilere ulaşabilmek için de epey kitap devirmiş olsa gerek.. İyi ki de öyle yapmış.. Okurken öyle canlı anlatmış ki,olaylar gözümün önünde yaşandı,kahramanlar yanı başımda konuştular sanki.. Kimi yerde olayların heyecanına kendimi kaptırdım gitti,kimi yerde kendimi tutamayıp kıkırdadım durdum.. Bakalım bir dahaki okumam kaç yıl sonra olacak? Ya da olacak mı? Kısmet..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder