23 Eylül 2025 Salı

"İspanya'daki Şatolarımız "6

SEVİLLA-RONDO
Geceyi Granada'da geçirdikten sonra sabah erkenden yine yola revan.. İstikamet Sevilla.. 250 kilometre.. Ama yol üstünde bulunan dağ kasabası Rondo'ya da uğrayacağız.. Turun ekstralarından.. Bir daha buralara gelemeyeceğimize göre gitmek en iyisi..
Yanımızdan sel gibi akan İspanya manzaraları,bir tarım ülkesinde olduğumuzu her an hatırlatıyor.. Dağ başlarına kadar her yer tarım arazisi..
Özellikle zeytin,badem dikili araziler sonsuza kadar uzuyor.. Fidan dikilebilecek her yeri tarıma açmışlar..
"Yağmur hasatı"denilen usulle göletler ya da devasa depolar yapıp,damla sulama sistemiyle de o dikilen fidanları ya da ağaçları suluyorlar.. Bunları otobüs penceresinden sürekli gözledim bütün İspanya turu boyunca her gün.. Ya bizim gördüklerimiz öyle ya da bütün İspanya tarım memleketi olmanın sorunlarını çözmüş,topraklarını en faydalı,verimli şekilde kullanıyor.. RONDO
Dağ kasabası Rondo'ya geldik..
Daha önce şehir üzerine biraz okumalar yapıp fotoğraflarını incelemiştim.. Ama hep dediğim gibi insanın kendi gözüyle görmesinin yerini hiçbir şey tutmuyor.. Yine öyle oldu..
Kısıtlı vaktimizde Rondo'yu önce kafileyle birlikte sonra kendimiz keşfe çalıştık..
Küçük ama her haliyle etkileyici bir şehir Rondo..
Ortaçağdan bugüne değişmeden gelmiş gibi duran evleri,sokakları,bir kaya bloğunun üzerine inşa edildiği için yüz yirmi metre aşağıya uzanan dik vadi El Tajo arasından pırıl pırıl akan sularıyla Guadalevin Nehri,yeşilliği ile her gelenin gönlünü fetheden bir şehir..
Şehrin yeni binalarla dolu tarafı da var elbette.. Ama bizler o tarafıyla ilgilenmedik doğal olarak..
Turist iştahıyla şehrin güzelliklerini görüp fotoğraflarını çektik bol bol..
Benim dikkatimi yine kapılar çekti..
Nasıl çekmesin? Her biri sanat ve zanaat eseri..
Üstelik çağları aşıp gelmiş olanları var içlerinde..
Ronda'ya ayrılan süre bitti yazık ki..
Çok sevdiğimiz,çok sıcak olmasa buraya yerleşilir ve burada yaşanır,dediğimiz Ronda'dan ayrılma vakti geldi.. Hemingway burayı sevmekte haklı.. Çanlar Kimin İçin Çalıyor'u yazarken buradan esinlenmekte de.. Ve yine yola revan.. Bu kez istikamet Sevilla..

21 Eylül 2025 Pazar

"İspanya'daki Şatolarımız "5

Granada'ya Devam.. Gün içinde Elhamra'yı görüp mimarlık,estetik,zarafet,doğanın ve insan eserinin iç içe geçmesindeki uyuma hayran kaldıktan sonra gözlerimiz ve aklımız arkada kalarak Granada'ya indik..
Granada şehre yukardan bakan kartal yuvası gibi bir kayalığın üzerine kondurulmuş..
Hem şehri hem de ufuklara kadar bütün araziyi gözetliyor.. Şehir de aşağıda yamaçlara doğru tırmanan düzlükte yayılmış ve İspanyol güneşinde yanıyor.. Temmuz ortasında İspanya ve yakan bir güneş.. Bütün şehirler su kenarında ya da ortasından nehirler geçtiği için nem de hiç küçümsenmeyecek seviyede.. Bu mevsimde gelmeyi göze alanların yakınmaya hakkı yok.. Dayanacağız sıcağa.. Granada'ya indik.. Bu kez otelimiz şehir içinde.. Odalara yerleştikten sonra isteyenler Sacromonte çingene mahallesi,Albaisin turuna katılacaklar..
Albaisin'i zaten kuşbakışı Elhamra'da görmüştük.. Şimdi de uzaktan bile etkileyen beyaz badanalı evleriyle ortaçağ mahallesinin içinde dolaşacağız.. Ancak yazık ki akşam karanlığına denk gelecek bu gezintimiz.. Ben gündüz gözüyle görmek isterdim ama yapacak bir şey yok..
Çingene Mahallesi
Şehrin sokakları çok dar olduğu için mimibüslerle önce flamenko dansını seyredip ve İspanyol ezgilerini dinleyeceğimiz çingene mahallesine gittik.. Mahalleler turistik bakımdan geçmiş.. Her yer tertemiz.. Döküntü,saçıntı yok..
Ama çingeneler kapı önlerinde oturmaktan vaz geçmemişler elbette.. Zaten küçücük mağaradan çevrilme evlerde,boğucu sıcakta oturmak mümkün değil bu mevsimde.. Hayat sokakta yaşanıyor.. Turistler de mahalleye sel gibi akıyor..
Biz de o selin yuvarladığı bir kafile olarak minibüsün durduğu evin önünde janti bir çingene bey tarafından karşılandık.. İçeriye buyur edildik..
Bizim Kapadokya'daki mağaradan dönüştürülmüş evler benzeri bir uzunca salonun iki uzun kenarına sıralanmış taburelere dizildik.. Ortam son derece canlı renklerle ve binbir çeşit eşyayla dekore edilmiş.. Az sonra ev sahibi gelerek içecek olarak ne içmek istediğimizi sordu.. Siparişleri toplayıp gitti.. Ondan sonra ev sahibinin torunları mı yoksa çocukları mı bilmem birkaç çocuk da boş kalan tabureleri doldurdu.. Bunlar da geleceğin flamenko adayları sanırım.. Şimdilik büyüklerini izliyorlar..
Sonra sırayı hanende ve sazendeler aldı.. Bir kadın ve iki erkek ..
Erkeklerden biri gitar çalıyor.. Hepsi de şarkı söylüyor..
Üç kadın da flamenko giysileri içinde,yani puantiyeli uzun fırfırlı etekli elbiseleri içinde önümüzden geçerek dipteki sahnemsi yerde gösteriye başladılar..
Bizimle birlikte içerde olan bir grup uzakdoğulu turist grubu de büyük bir coşkuyla gösteriyi daha da hareketlendirince hepimiz eğlence diyarına giden bir geminin yolcuları gibi bir saatlik bir müzik ve dans rüzgarına kapıldık gittik..
Sonunda bu rüzgar birden bitiverince de azıcık sersemlemiş ama çok keyifli bir halde dışarıya çıktık.. Bunda içilen sangriaların etkisi de olmuştur belki.. Ben sudan başka bir şey içmediğim için bunu sadece gözlemlerime dayanarak söyleyebiliyorum elbette..
Sırada Eski Müslüman mahallesi Albaisin var.. Yani El-Beyaz..
Ortaçağın içinden bugüne hiç bozulmadan gelivermiş gibi duran beyaz badanalı evleri,çakıltaşı döşeli daracık sokakları,hayatın tadını çıkaran ;sokakları,parkları,lokantaları dolduran insanları ile güzel ve az önceki keyfi sürdüren bir gece gezintisinden sonra istikamet otel oldu..
Yarın sabah yine yolculuk bizi bekliyor.. İstikamet Sevilla..
Yine zeytin ve badem ağaçlarının sonsuza kadar uzandığı tarlaların arasından yola revan olacağız..

19 Eylül 2025 Cuma

"İspanya'daki Şatolarımız"4

Granada Ya da bizim bildiğimiz şekliyle Gırnata.. Endülüs Bölgesine geçmek için 485 kilometre yol gideceğiz.. Yaklaşık beş saat.. Sabah erkenden yola revan.. Yol boyu yeşillik,zeytin ya da badem ağaçlarının dikildiği sonsuz gibi görünen araziler.. Ya da shufa,mısır tarlaları.. Onları izlerken zihnimizde dolaşan kelimeler..
Gırnata.. Arapça'da "yabancıların tepesi"demekmiş.. Endülüs ya da Andalus.. El Cid ya da "El-Seyid".. Okullarda dünya destanları bahsinde adını andığımız destan.. Rodrigo Diaz de Vivar adlı İspanyol şövalyesinin Araplara karşı giriştiği mücadelenin kahramanlaştırıldığı İspanyol destanı.. Bu arada rehberimiz bilgiler sıralıyor..
"Sierra Nevada Dağı eteklerinde dört nehrin kesiştiği verimli topraklara M.Ö. 5500'de kurulmuş Granada'da Roma,Vizigot etkileri görülür.. Endülüs kültürü aslında İspanya'da Yahudi kültürünün altın çağının var oluşunu sağlar.. Endülüs Vandalus'tan gelmektedir.. Yani vandallıktan.."
"Birazdan gideceğimiz Elhamra aslında Mağribi kalesidir..Saray ve kale Granada içindeki Albaisin'li birlikte 1984'te Unesco Dünya Miras Listesi'ne alınmıştır.. Albaisin yani "El-Beyaz" Moro mimari üslubunun görüldüğü bir mahalledir.."
"Elhamra'da M.S.889'da Roma dönemi surlarına küçük bir kale ile başlayan yapılaşma,1238'de Gırnata Emiri Muhammet Nasır tarafından bugünkü görünümüne büründürülür.."
"1333'te Gırnata Sultanı I.Yusuf kaleyi hükümdarlık sarayına dönüştürür.."
"1492'de(ne yazık ki)elden çıkan saray ve kale Hristiyan hakimiyetine girer.."
"Rönesans etkisiyle bazı eklemeler yapılır.."
V.Karl'ın sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmı yıkılır..
Uzun yıllar kendi haline bırakılan yapı kompleksi evsizler barınağı olur..
Bazı kabartma ve süsler dökülür,kapı ve pencereleri tahrip olur..
Divan odası denilen bölüm(Mexvar) koyun ağılı olarak kullanılır..
Haremdeki bir oda 1829'da burada konaklayan Washington Irwing'e tahsis edilir.. O da bu mekanla ilgili anılarını yazar..
Sonunda 19.yy'da restorasyona giren,bugünkü görünümüne kavuşan yapının duvarlarında halen Kur'an'dan âyetler,İbn-i Zamrak ve diğer şairlerden dizeler görülmektedir..
Her yerde gözümüze ilişen de"La Galiballah"(Allah'tan başka galip olan yoktur=cümlesi .."
En küçük ayrıntıya kadar her şeyde kendini gösteren incelik,estetik,güzellik,çinilerin renk renk,mermerin oya oya işlenmesi..
Suyun ve yeşilin renk ve ses uyumuyla bütün bahçelerde karşımıza çıkması..
Ya bir havuz ya bir küçük ark;ya düzgün tıraşlanmış mersin dizileri,sonsuluğa uzanmış gibi duran serviler,yeşiller,yeşiller,sular,sular,sular..
Velhasıl kalbimiz Elhamra'da kaldı..