8 Aralık 2025 Pazartesi

BENELÜKS ÜLKELERİ_12 Lüksemburg'dan Trier'e

Zengin memleket Lüksemburg'u da biblo gibi başkentini gezdikten sonra istikamet Önce Schengen,sonra da Remich oldu.. Schengen Antlaşması'nın imzalandığı binayı dışardan gördük..
Dışardaki küçük alanda yer alan yontuları inceledik..
Nehrin kıyısındaki kuğulara daha çok ilgi gösterdik.. Rehberimiz de hemen yola çıkarıp bu ektra turun ikinci ayağı Remich'e götürdü.. Bütün özelliği sınıra yakın olması ve düşük fiyat politikası nedeniyle ucuza çikolata,parfüm ve alkollü içecek satış yapılıyor olmasıymış.. Kafiledeki alışveriş meraklıları hemen dükkanlara gidip baktılar.. Biz de biraz dolandık..
Tabiî buralarda vakit geçirirken gün de ikindiyi geçiyordu.. Bizim bu iki kente fazla iltifat etmediğimizi gören rehberimiz tekrar yola çıkma kararı verdi.. Şimdi istikamet lüksemburg'un hemen yanıbaşındaki Almanya'ya geçip eski bir küçük kent olan Trier'i ziyaret etmek oldu.. Daha önce yazdığım gibi,yanı başında akan Ren nehrinin kollarından biri,iki ülkenin sınırını çiziyor.. Dolayısıyla köprüyü geçince ülkeyi de geçmiş oluyorsun.. Biz de nehirler atlayarak bir haftadır Avrupa'yı çekirge misal sıçrayarak,pardon köprüler atlayarak geziyoruz..
Trier'in en önemli özelliği eski bir Alman şehri olması.. Hatta en eskisi.. M.Ö. 15.yy'da Romalıların kurduğu kent,neredeyse,öylece korunmuş.. Bugün de bunun ekmeğini yiyor.. Gelen turistin haddi hesabı yok..
Bir de Karl Marks'ın doğduğu yer de burası olunca.. Nitekim gidince gördük.. Resmi duvarlara boyanmış.. Bir müzesi var..
Almanya'nın bol yeşilliği ve bu kadar kuzeyde nasıl yetiştiriyorlarsa yemyeşil bağlar da bonus..
Akıllı tarım başka bir şey.. Bunu gittiğimiz her yerde gördük.. Trier'i de gezdik..
Biraz akşama rastlamış olması dışında güzel bir ektra geziydi.. Gündüz gözüyle görmek isterdim ama yapacak bir şey yok.. Girişte eski bir kale benzeri yapıda rock konseri vardı.. Müzik biz yorgun gezginleri canlandırdı..
Bir gayret,kısıtlı vakitte şehrin sokaklarına dağılıp biraz tanımaya çalıştık..
Benim niyetim dolaşmayı hemen bitirirsek,konseri de dışardan dinlemekti ama biz dönene kadar bitmişti.. Demek bizim şehre geldiğimizde konserin de son dakikalarıymış.. Neyse,kısmet değilmiş.. Gittiğimiz her yerde olduğu gibi burada da bir Türk'e ait olması muhtemel bir dükkan burada da gördük..
Ama sokaklarda gezen,meydanlarda oturup bir şeyler yiyip içerek sohbet eden,günü keyifle kapatan küçük bir şehir halkını görünce imrendim doğrusu..
Kimsenin kimseyi rahatsız etmediği,herkesin sadece küçük bir anın keyfini çıkarmaya baktığı,en küçük bir gerginliğin,saldırganlığın olmadığı bir huzur iklimi..
Darısı bizim başımıza.. Enginde yavaş yavaş günün minesi solunca yorgun bedenleri dinlendirmek için kalacağımız otele doğru yola çıkma vakti de geldi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder