Bu bir ilk yazıdır
Bugün 27 Kasım Çarşamba.
Sabah annem ve babamı ziyarete gittim.
Bâb-ı Hamuşan'da (Mevleviler mezarlığa öyle dermiş!) dünkü yağmurdan sonra ağaçlar pırıl pırıl güneş ışığı ışın çubukları halinde yerlere iniyor.Kuş seslerinden başka ses yok..Sevgili ölülerimi selamlayarak ilerledim. Bebişlerin,şehitlerin,arkadaşlarımın mezarlarını geçtim, babamın mezarı dünkü yağmurdan dolayı temizlenmeyi bekliyor..Babama seslendim,hatırını sordum, bir yandan da taşlarını silip temizledim.Sonra annemi selamlayıp hatırını sordum, o da temizlenmeyi bekliyor tabii.Temizledim. Dualarımı okuyup ruhlarına bağışladım. Misler gibi oldular. Yarın sabah yine görüşmek üzere işimin başına döndüm
Köşenin başlığını perdeler koymayı düşünmüştüm . Ancak daha önce başkaları almış ben de ilk yazıma başlık olarak aldım. Yaşadığım her gün daha önce görmediğim bir şey görüyor, duyuyor veya öğreniyorum.Sanki bende sırası geldikçe aralanan perdeler var.Onlar aralandıkça,insan olma noktasına birazcık daha yaklaşıyorum gibi geliyor..Bu tesadüfleri yazmak gayesiyle başladığım yazıyı genç ölülerimizden ,ölümsüz Orhan Veli'nin dizeleriyle bitiriyorum:...Gelelim sonuncuya/Ona bağlandığım kadar/Hiçbirine bağlanmadım/Sade kadın değil,insan/Ne kibarlık budalası/Ne malda mülkte gözü var./Eşit olsak ,der,/Hür olsak,der./İnsanları sevmesini de bilir,/Yaşamayı sevdiği kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder