Geçen hafta sonu Ankara sahnelerinin konuğu "Yunus Emre" oyunuyla Sivas Devlet Tiyatrosu idi.Ankara Devlet Tiyatrosu da "Bizim Yunus" oyunu ile bu sezon "oyuna katıldığı" için merakla gittik.Dopdolu bir salondu.Bu da iyiye işaret,dedik.Bazen bu da bir ölçü olabiliyor çünkü..Sadece bazen...Fena halde yanılabiliyorsunuz da..Fırtına'da,Tepegöz'de,hele de Son Çıkan Işığı Söndürdü'de..
Oyun boyunca Ruhi Su'nun sesinden ilahiler dinledik..Etkileyiciydi..
Işıklar söndüğünde karşımızdaki panolarda Beliren oyuncuların duruşları ,oyun boyunca zaman zaman koro halindeki konuşmaları,kostümleri ,Kadın Ana'nın makyajı ve kostümü,Tapduk Emre'nin duruşu,görünüşü,kostümü antik tiyatroları anımsattı bana .Karanlıkta beliren oyuncular antik tiyatroların sahne heykellerini andırıyordu.Bir de oyunlardaki koroyu..Kadın Ana "Artemis",Tapduk Emre bir antik tanrı gibiydi..Yani gözlerimde hep o görüntüler canlandı..Yönetmenin farklılık arayışı doğrusu hiç de tuhaf olmamış,hatta tersine çok yakışmıştı.Anadolunun yarattığı kültürler iç içe geçmiş,birbirini tamamlamış adeta..Tasavvufun etkileyici felsefesi,antik çağın süzülmüş zarafeti birbirine çok yakışmış doğrusu..Yönetmen M.Nurullah Tuncer'i kutlamak isterim.Dekor için de Melih Karakurt'u..Kostümlerde Günnur Orhan'ı..Işık için Mehmet Kumru'yu..Ama en çok rahmetli Recep Bilginer'i..Metin dili çok güzeldi.Yönetmen de oyunculuktan çok metni ön plana çıkaran bir anlayışla sade bir oyunculuk anlayışına yönelmiş,"artist"likten kaçınmıştı.Dolayısıyla egoları değil oyunu izledik.Ama Tapduk Emre rolündeki Ömer Eryiğit'i, özellikle belirtmek isterim;rolüne çok yakışmıştı.Emek veren herkesi kutlarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder