10 Mart 2014 Pazartesi

Korkma , Hüzzam , Macbeth ve İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi

Hafta sonu yine Ankara'da,tiyatrodaydım.Cumartesi günü matinede,dört gün önce başlayan yeni oyun Korkma' yı izledim.Ne yazık ki kötü bir seçim yapmışım.Hayal kırıklığı içinde salondan çıktım.Okullarda 10 Kasım Atatürk'ü Anma programlarında hazırladığımız oratoryolar ayarında ve havasında bir şeydi.Yıllardır bu programlar için kullandığımız şiirlerden bir kolaj yapmayı yenilik olarak görmemek lazım..Üstelik eski örnekleri ortadayken,hiçbir yeniliği ve üstün niteliği olmayan bir oyunla sahneyi doldurmaya çalışmak emek israfından başka bir şey olamaz.Bu da öyleydi yazık ki.Metin vasat,yönetim vasat,oyunculuk vasat..Sadece iki gencecik kız,Zerrin Çağlar ve Derya Şenol,seslendirdikleri güzel türkülerle oyunun vasatlığının bende yarattığı burukluğu giderebildi diyeyim.Eğer," Yönetimin bizden istediği tam da böyle cümleler,böyle oyunlar;işte onun için böyle bir çalışma yaptık.Bakın ve ne kötü taleplerle uğraşıyoruz görün.Sanatı bu hale getirmeye çalışıyorlar.Bu kadar kötü metinleri oyun diye sunmamız için bizi zorluyorlar."demek istedilerse o mesajı aldım(k).Yok ,kendileri ortaya koydukları bu ortaokul ayarında oratoryoyu "yürek isteyen bir oyun"diye bize "yutturmaya"çalıştılarsa,kusura bakmasınlar."Bu mecliste biz de belki çok durmadık amma neler gördük !" İyi bir metin nasıl olur, oyunculuk nedir Hüzzam'a gidip görün,sonra konuşun yani oyun sahneleyin.El insaf !

Cumartesi akşam üzeri ikinci oyun olarak Hüzzam'ı izledim.Galiba dört yıl önce izlemiştim.Henüz "gökyüzünden habersiz uçurtma uçurduğum"günlerimde..Dolayısıyla oyun bana daha da anlamlı geldi.Oyun nasıldı,sen onu söyle,diyenlere gidip görmelerini ­­­­­­­hararetle öneriyorum.Her zaman ve her dönemde seyredilesi oyunlar vardır.Bu da onlardan..Tabii Maral Üner gibi bir oyuncudan..Oyunun her kelimesi,her saniyesi ince ince nasıl işlenir,nasıl anlamlandırılır; üstelik tek kişilik bir oyunda ve tam iki saat boyunca,seyircinin dikkatini bir an bile kaybettirmeden hatta tam tersine neredeyse soluk almadan izlediği bir oyun nasıl olur,gidip görün diyorum.Çünkü altmış kişi böyleydik! Üstelik yaşlılar orkestrası da değildik!Genç seyirciler salonun çoğunluğunu oluşturuyordu.Zaten bu sezon en çok bunu sevinerek gözledim.Gençler tiyatro,opera,bale,operet,müzikalleri dolduruyorlar..Hem de tıklım tıklım!Bazı oyunlar kapalı gişe ,bilet bulmak mümkün olmuyor.Kısacası Hüzzam, insanın burnunun direğini sızlatacak kadar güzeldi,Maral Hanım sayesinde..

Pazar günü matinede Macbeth'i izledim.Ankara Devlet Tiyatrosu'nun bu yılki prestij oyunu..Kıdemli(duayen kelimesini kullanmak istemiyorum) oyuncu yönetmen Bozkurt Kuruç sahnelemiş.Kalabalık bir kadrodan Shakespeare'in ölümsüz cümlelerini dinledik,izledik.Genç oyuncuların hırslı oyunculuklarını izledik özellikle..Macbeth'in cadıları çok sevimliydi..Bay ve bayan Macbeth'i beğenmedin mi,denirse eğer;şunu diyeyim:Bu konu üzerine o kadar çok şey okuduk,izledik,seyrettik,dinledik ki artık şaşırtıcı bir şey görmeyi bekliyoruz(m).Bu nedenle benim için tatmin edici bir oyundu,demek en iyi yorumum olacak.Daha fazlası yapılabilir miydi,bilmiyorum,ama sanırım evet,yapılabilirdi.Aslında şunu demek istiyorum:Her oyuncu bazı rolleri bir kere canlandırmak ister.Ama her rol her oyuncuya uygun mudur,tartışılır.Hele de genç oyuncular arasında hırslı olanlar varsa ,kıdemliler birbirlerini kayırmak yerine gençlere fırsat vermek belki aradığımız o yeni,taze havayı taşıyabilir.Yoksa yapılanların ötesine bir adım bile geçemeyen bir oyun sahnelemek,egolardan başka kime yarayabilir?

Ben bu düşüncelerle oyunun sonunda oyuncuları,özellikle gençleri alkışlarken genç oyuncular arasında bir hareketlenme,dalgalanma oldu.Macbeth'in cadılarından biri öne geldi ve şu haberi verdi:
8 mart gecesi İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'ne giren iş makineleri,bahçeyi darmadağın etmiş, iki yüz kadar ağacı sökmüş !
Donduk.
Kahrolduk.
Bugün de haberin fotoğraflarını hele de yerde yatan çiçekli ağaçları görünce daha da kahroldum.O ağaçlara,o güzelim çiçeklere kıyan,kıyılmasına karar veren, insan olduğunu iddia edemez,etmemeli de.Bu derece aşağılık,kaçak bir kıyım olmaz.Kendisini savunamayan bir canlıya bunu yapan, aynı gün ailesine hangi yüzle bakabildi acaba?Kendi çocuklarına nasıl yaklaşabildi?İyilikten,güzellikten,sevgiden,şefkatten söz edebildi?Bu nasıl insan,baba,koca,sevgili,kul olabildi, olabiliyor?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder