Nisan ayı boyunca gözlerimizle gökyüzündeki bulutları izledik.Şehrin üzerinde dolaşan bulutlar,yağmur yükünü bırakmamak kararındaydı.Hafta sonları neredeyse her köy(toplam sayı 88 var, aralarından bazıları birkaç köy birleşerek) yağmur duası merasimi düzenliyor,bunu izleyen saatler ve günlerde gözler yine gökyüzünde, şehrin( ve sanıyorum köylerin) üzerindeki bulutların dolanıp kaçar gibi uzaklaşışını çaresizce izliyordu.Kışın kar yağışı sembolik bir kar atışı dışında gerçekleşmediği için umutların bağlandığı nisan yağışı da olmayınca umutsuzlukla yağmur dualarının sayısına hız veren ilçe köyleri ve aslında hepimiz sonunda yağmura kavuştuk.
"Şehir halkı niye bunca dertlendi?" denirse susuz kalma korkusu diyeceğim.Kuraklık yaşadığımız yerde bir döngü..Yıllar önce böyle kurak geçen mevsimler dolayısıyla şehir halkı olarak yaz boyunca susuzluk çektiğimiz için,aynı sıkıntıyı yaşama korkusu benim gibi "su yoksa ben de yokum '" diyenlerin kabusu durumunda..Son bir haftanın yağışlı geçmesi korkularımızı hafifletti.Umarız ki bu yağışlar sürer.
Bugün İstanbul'da on dört yaşında bir orta son öğrencisi kız ağız ve damak kanseri nedeniyle damağının tümüyle alınması da dahil bir ameliyat geçirecek,belki de şu anda her şey bitti,bilmiyorum;çünkü olayı bana aktaran,İstanbul'da öğretmen olan kardeşim,o kızcağızın da geçen yıl öğretmeni imiş ve olayın duyulması, birkaç gün önce çocuğun ailesinin okula gelip,ameliyat esnasında gerekli olabilecek kan için yardım istemesiyle olmuş.Hafta sonunda öğretmenlerden bir grup kan bağışına gitmişler.Bugün de ameliyat günü..Tanrım sen yardım et,şifa ver ona ve bütün derman arayanlara..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder