Yılın ortalarına yaklaşırken ,eğitim yılının da sonuna yaklaşıyoruz.
Bu yıla başlarken korktuğumu söyleyeyim önce..Sebepsiz ve saçma biliyorum ama sonu çift sayı ile biten yıllardan ürküyorum artık diyeyim..Annemi 2012'de kaybedince bu fikir yerleşip kaldı zihnimde..Oysa babamı da 1987'de ve yine aniden kaybetmiştim.Dolayısıyla yılların ne suçu var,suçumuz insan olarak doğmak mı demek lazım,bilmiyorum ama bu satırların saçma bir yazıya doğru gittiğini de görüyorum ve geçen zaman içindeki kayıpları ve kazançları ,aklımda kaldığı kadarıyla, aktarıyorum.
İlk kazancım yeni öğrencilerim oldu.Sonra sanat sezonu daha doğrusu tiyatro,opera ve bale sezonu açılınca seçtiğim oyunları izleyebilmek bire kazanç oldu.Kötü oyunlar vardı ama onlardan da öğrendiklerim oldu.Mesela insanın nelere tahammül edebileceğini öğrendim,sabrının sınırını öğrendim,oyuncular için de kendim için de...
10 Kasım 2013'te Atatürk'ü Anma Programı için bu defa kolları okul olarak biz sıvayıp bulunduğumuz ilçede resmi program hazırladık,hem Atamıza hem okulumuza onur katması için içimiz titreyerek hazırlandık.Sonuç gayet iyiydi.Benim asıl kazancım, yıl sonu için hazırlamayı düşündüğüm tiyatro çalışmasına uygun ekibi oluşturabilmem oldu.
Türkiye'den dünyadan tanıdığımız isimlerin kaybı devam ediyor elbette.Ancak sürekli değişen gündem kadar bendeki unutkanlık da zihnimde isim bırakmamış yazık ki..Sadece iki hafta önce toprağa verdiğimiz eski bir öğrencim var aklımda..Mustafa Özdemir henüz 33 yaşındaydı..Kamu Yönetimi Bölümü mezunu olarak yıllarca iş aramış ama bulamamış ülkemiz gençliğinden biriydi.Bulduğu işi aynı zamanda ölümüne de sebep oldu.İş gezisinden eve dönüş yolculuğunda içinde bulunduğu araçta geçirdiği kaza ağır yaralanmasına,geçirdiği beyin kanaması da beş gün sonra ölümüne sebep oldu.Garip geldiği bu dünyadan yine garip gitti,inşallah iki yaşındayken kaybettiği babacığına kavuşmuştur ve bu dünyadan murat almadan giden Mustafacık huri kızları tarafından çevrelenmiştir.Ölümüne çok üzüldüm.Garipliğine daha çok..
Yıl sonu için öğrencilerimle birlikte tiyatro oyunu hazırladık ve ilk gösterimini 19 Mayıs'ta Huzurevi sakinlerine sunduk.Öğrencilerim için çok heyecanlı oldu ama sonuçta kendilerine güven de geldi,tabii bana da..Oyunu okul yararına oynama kararında olduğum için bilet satış işleriyle uğraşırken herkesin malumu olan acı haberi aldık:Soma'daki maden faciası.Oyunumdan bir gün önce meydana gelen olayı sabaha karşı televizyonda altyazıdan geçen haber spotunda okuduğumda yanlış gördüğümü sandım ama maalesef değilmiş.Hatta ilk okuduğumda inanamadığım o rakam ikiye katlandı neredeyse..
Herkes konuştu.Böyle acı konularda asıl konuşması gerekenler o acıyı yaşayanlardır.Dolayısıyla söz onlara ,destek ve yardım bize ait olmalı diye düşündüğüm için bir şey yazmadım.Şimdi de ben ne yapabilirim diye düşünüyorum.Nasıl faydalı olabilirim?
Oyunumuzu geçen hafta okulumuz için oynadık.Şimdi de,yıllardır yaptığım gibi ,ihtiyacı olan kurumlar için oynama fikrini hayata geçirmeye çalışıyorum..Aklımda Engelli Uygulama Okulu ve Şehit Aileleri Derneği var.Biri veya hatta daha güzeli ikisi için de katkıda bulunabilirsem yani ekibimle başarabilirsek bu yılın asıl kazancı olarak bunu göreceğim,göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder