25 Eylül 2020 Cuma
Okumaya Devam
18 Eylül 2020 Cuma
Kitaplar Arasında
8 Eylül 2020 Salı
Bireyselden Toplumsala Halide Edip Hanım
4 Eylül 2020 Cuma
Fikri Hür,İrfanı Hür,Vicdanı Hür Şair: Tevfik Fikret
Yakup Kadri'nin Gençlik ve Edebiyat Hatıraları'ndan aktarımlara devam..
Bir gün Yahya Kemal ve Rıza Tevfik ile birlikte Tevfik Fikret'in 'âşiyan'ına giderler..
Galatasaray Lisesi'ndeki müdürlüğünden uzaklaştırılan Fikret,Robert Lisesi'nde Türkçe öğretmeni olmuştur ve o gün de okuldadır..
Onun gelişini bahçede sohbet ederek beklerler..
Onunla ilk kez karşılaşacak olan Yakup Kadri heyecanlıdır..
Biraz da tedirgin..
Onu 'âşiyan'ına tünemiş bir tavus kuşuna benzetmiştir bir yazısında çünkü..
Az sonra da Fikret gelir..
"Uzunca boylu,geniş omuzlu,henüz genç görünen,yüzünün sert çizgileri,gözlerinin keskin bakışları ve bir kartal yavrusunun gagasını andıran burnuna rağmen hiç de haşin bir hali olmayan bir adamdır.."
"Hatta ilk bakışta onu pek sade,yumuşak belki biraz da silik " bulur Yakup kadri..
Evine davet eder..
İçerisinin döşenişi o zamana kadar bildiği evlerden hiçbirine benzememektedir..son derece özel ve özgündür..Eve adeta Servet-i Fünun şiirinin damgası basılmıştır..
O sırada Fikret ilk kez karşılaştığı Yakup Kadri ve Yahya Kemal'i dikkatle incelemektedir..
Az sonra önce Yakup Kadri'ye,yazılarını zevkle okuduğunu,kendisini tavus kuşuna benzettiği makalesini dahi çok beğendiğini söyler..
Yahya Kemal'e de kendisi hakkında övgüler işittiğini ama henüz hiçbir şiirini okumak fırsatı bulamadığını ..
Nazik,kibar ev sahibinin ,Rıza Tevfik'in Abdülhak Hamit'in bir şiirinden yola çıkarak yaptığı espriye gülmeyerek bir edebiyat dersi vermesi onun ciddiyeti üzerine bir fikir verir..
Hüseyin Cahit'in sözünün edilmesi de kendisiyle aynı yoldan iken dönenlere karşı ne kadar sert olabileceği üzerine..
Hüseyin Cahit için "O Tanin değil,cenin !"der..
İttihat ve Terakki için "İrtikap ve Tedenni Çetesi "..
Kendisini Galatasaray Müdürlüğünden aldıkları zaman da
Tanin gazetesinde bir protesto yazar:
"Benim irfanım bundan böyle,terk-i tabiiyet etmiştir !"..
Aradan zaman geçer..
I.Dünya Savaşı'nın ikinci yılında Tevfik
Fikret'e ada vapurunda rast gelir..Tek başınadır..Çökmüş,zayıflamış,bitkin ve ıstıraplı bir hali vardır..Kendisini hiç iyi hissetmediğini,bir süredir Heybeliadada hava değişimine gittiğini ama bir işe yaramadığını,ıstıraplarının giderek arttığını,eğer savaş yüzünden yollar kapanmasa oğlunun yanına gideceğini,herhalde orada derdine bir çare bulunacağını söylerken bile sancıdan kıvranmaktadır..
Ömrü boyunca mücadele içinde bozgundan bozguna uğrayarak vaktinden önce yıpranmış, ihtiyarlamış bir şairdir artık..
1 Eylül 2020 Salı
Bir Tanzimat Efendisi, Bir Çınar Süleyman Nazif
Yakup Kadri'nin Gençlik ve Edebiyat Hatıralarım'ından izlenimleri aktarmaya devam..
İstanbul'un işgal edildiği gün "Kara Bir Gün "başlıklı bir yazı kaleme alarak milletin yüreğindeki nefreti ve tepkiyi gösteren,
Pierre Loti adına düzenlenen bir törende yaptığı konuşma ile gönülleri fetheden,
Gazetelere yazdığı makalelerdeki üslubu ile Yakup Kadri'de derin bir takdir hissi uyandıran Süleyman Nazif , onun ifadesiyle,"Osmanlı mimarisinde Sinan ne ise, Osmanlı nesrinde en özlü belagat yazılarını kaleme alan tek yazardır."
Kimseleri beğenmeyen Ahmet Haşim'in beğenip,"çınar"olarak nitelediği isimdir..
Üslup,dile özen konularındaki titizliği dillere destandır..Örneğin "yapmak "fiilinin her yere yapıştırılmasına ,"Şu yapmak fiili çıkalı birçok şey yıkıldı."diyecek kadar karşıdır..
Dili de sivridir..
Entellektüel Snobizm Meraklısı Cenap Şahabettin
Yakup Kadri'nin Gençlik ve Edebiyat Hatıralarım adlı kitabından aktarımlara devam..
Sıra Cenap Şahabettin'de..
Yakup Kadri onunla ilk kez İskenderiye'den İzmir'e gelmek için bindiği vapurda karşılaşır..
Şiirlerini çok beğendiği sanatçıyla tanışmak için fırsat gözler,durur..
Bu arada vapurda onu adeta göz hapsine almıştır..
Bunun farkına varır Cenap Şahabettin..
O da tüm cesaretini toplayarak kendini tanıtır..
O andan sonra da hayal kırımlığı başlar..
O büyük şairden kendisini şiir ve sanat göklerine uçuracak sohbetler beklerken,Cenap Bey sadece gündelik bahislerden dem vurur..
Sonraki zamanlarda da bir araya gelirler ama her seferinde aynı tavrı gösterir..
Hele Millî Mücadele döneminde tam bir basiretsizlik örneği olarak Ali Kemal'in Peyam-ı Sabah gazetesindeki yazılarında adeta işgali destekler..
Zaferden sonra da unutuluşun gölgelerinde silinir gider..