14 Nisan 2021 Çarşamba

Kırık Bir Kol Hikayesi

Hümeyra ile Kadir İnanır'ın başrollerini paylaştığı güzel bir film vardır.. Senaryosunu Selim İleri'nin inceliklerle örerek yazdığı.. Defalarca izledim.. Yine izlemekten de haz alırım.. Bu filmin isminden yola çıkarak şimdi anlatacaklarım ise, üç hafta önce yaşadığım talihsiz ve kötü bir kazanın hikayesi.. Film kadar ilginç değil elbette ama yaşadıklarımı buraya yazmasam da olmazdı.. Her şey 23 Mart Salı sabahı okula gitmek üzere evden çıkışımla başladı.. Bizim Ticaret Lisesi olarak andığımız,şimdi adı Fatih Mesleki ve Teknik Lisesi olan okulun duvarı önüne yerleştirilmiş 'sıfır atık' konteynerlerinden biri olan atık yağ konteynerinden sızan ve o gün yağan karla karışık yağmurda kaldırıma iyice yayılan yağa basmamla kendimi yerde bulmam bir oldu.. Düşmenin ilk şaşkınlığını attıktan sonra yerden kalkmak için davrandım ama sırtımdan başlayarak ayakkabılarıma kadar yayılmış olan yağda kayınca kalkamadım.. Yanımdan sel gibi geçen liselilerden birinin beni kaldırmasını bekleyerek kafamı kaldırdım.. Arkadan yetişen bir delikanlı "Gel teyzeciğim " diyerek sol kolumdan tutup kaldırmaya çalıştı.. Ben hâlâ yerde kayıyorken birkaç adım ilerlemiş bir gruptan bir başka liseli geri döndü,"Hocam " diyerek sağ kolumdan da o tuttu.. İkisine dayanarak ancak ayağa kalkabildim.. Ayaklarımın üzerinde durabildiğimde kendimi şöyle bir yokladım.. Sağ dirseğimde bir tuhaflık,sol dirseğimde bir sızı,bacaklarımda da aynı sızıdan vardı.. Yürüyebilecektim.. Gençler bu halimi görünce,"geçmiş olsun "deyip gittiler.. Onlara teşekkür ettikten sonra baktım elimdeki şemsiyeyi hâlâ sıkı sıkı tutuyorum.. Sol elime de atık yağ bulaşmış.. Mendilimi alıp elideki yağı sildim,on dakika ötedeki okula biraz sendeleyerek yürüdüm.. Galiba ucuz atlattım,derken bir yandan da arkamdaki ıslaklığı iyice hissetmeye başlamıştım.. Okula geldim.. Biraz sonra başlayacak dersler için öğretmenler girişte toplanmışlar,zilin çalmasını bekliyorlardı.. Hanım arkadaşlara düştüğümü söyleyip,arkamdaki ıslaklığın ne olduğuna bakmalarını rica ettim.. İngilizce öğretmeni,elini kabanımın arkasına sürünce eli yağ içinde kaldı.. Kabanımın arkasının,pantolonumun,içimdeki yeleğimin yağlanmış olduğunu,oturmamamın daha iyi olacağını,hemen üzerimi değiştirmemin en doğrusu olacağını söyledi.. Ders başlamak üzere,dolayısıyla eve gitmek gelmek uzun sürecek.. Bugünkü dersleri böyle tamamlayacağım artık,deyip ilk derse girdim.. Öğrencilere de durumu kısaca anlatıp,öğleye kadarki dersleri bitirdim.. Ders bittikten sonra eve giderken yolumun üzerindeki belediyeye bağlı çevre müdürlüğüne uğrayıp düşmeme neden olan yağ sızıntısını bildireyim,hatta o konteynerin kaldırılmasını isteyeyim,diye düşünerek binanın kapısından girdim.. Öğle vakti tenha olan binada içerdeki masada oturan bir genç,o birimde görevli olduğunu,yağ sızıntısı durumundan kendilerinin de rahatsız olduğunu,konuyu müdürüne ileteceğini söyledi.. Çıktım.. Bir de belediye başkanına ileteyim,asıl sorumlu o diye düşünüp,belediyeye gittim.. Başkan bey yokmuş.. Yardımcılarına iletebilirmişim.. Müsait görünen bir başkan yardımcısının odasına girmeden önce,sekreterinden bir kağıt aldım.. Yetkili kişi,nezaketle oturmamı işaret edince,elimdeki kağıdı pantolonuma sürüp, anında yağlanan kağıdı kendisine gösterdim.. Şaşırarak bakınca durumu anlattım.. Hemen temizlik işleri birimini aradı.. Telefonda durumu anlattığı temizlik işleri müdürü (eski bir öğrencim olur),sabah temizlettikleri bilgisini iletince,sabah ne zaman temizlettiklerini sordurdum.. Ben düştükten hemen sonra görevlilere yağlı bölgeyi temizletmişler.. Bütün talihsizlik, o temizlik yapılmadan önce oradan geçen biz yayalar ile yağa basıp düşen ben dalgın kazazedenin oradan geçmesiydi.. Yetkili kişiye,"Şimdi bu yalanın giysilerimin temizletme bedelini kim ödeyecek ?"deyince,zaten olanlardan mahcup olan adamcağız,kendisinin ödeyeceğini söyledi.. Belediyeden çıktım.. Eve giderken yolumun üzerindeki kuru temizleyiciye uğrayarak,giysilerdeki yağın çıkıp çıkmayacağını sordum.. "Merak etmeyin,hiç sorun olmadan tertemiz olur."deyince eve gidip,üzerimdekileri çıkardım.. Tenime işlemiş yağı sabunlu bezlerle sildim.. Temiz giysilerimi giyinirken sağ kolumun dirseğinde bir şişlik gördüm.. Kolda bir ağrı da vardı.. Düşmenin sertliği nedeniyle olduğunu,iki dirseğin de aynı sertlikte yere çarptığını düşünerek kirli giysileri götürmek üzere evden çıkıp,yine kuru temizleyiciye gittim.. Kirlileri bıraktıktan sonra hâlâ karla karışık yağmurun ıslattığı sokaklardan eve döndüm.. Artık dinlenmeyi hak ettim,diyerek uzandım.. O gün geçti.. II.GÜN Ertesi gün kolumun şişliği biraz daha artmış,morarmalar başlamıştı.. Ancak bunun dışında pek bir sorun yok gibiydi.. Biraz zorlanarak giyinip okula gittim.. İnternet üzerinden yapılan canlı dersleri,derse katılan birkaç öğrenciyle tamamlayıp eve döndüm.. III.GÜN perşembe günü,okulda yüz yüze derslere gitmek için yine biraz zorlanarak hazırlanıp gittim.. Morarma bütün dirseğimi kaplamıştı,şişlik vardı.. Ancak elimi kullanabiliyor,sadece bazı hareketlerde biraz zorlanıyordum.. Olsa olsa küçük bir kırık veya çatlaktır diye düşünüp o günü ve ertesi günü de öyle geçirdim.. IV.GÜN Cumartesi günü kolumdaki morarma bileğime ilerlemeye başlamış,şişlik biraz iner gibi olmuştu.. Hastanenin acil servisine gidip,bir röntgen talebinde bulunayım,dedim.. Röntgen çekildi,doktorun bilgisayar ekranında röntgen filmini görünce,gözlerim fal taşı gibi açıldı.. Dirsek kemiğindeki kırık,havlamak üzere ağzını açan bir köpeğin ağzını andırıyordu.. Doktor benimle konuşmadan, hemen cep telefonuyla röntgenin fotoğrafını ve kolumun halinin fotoğraflarını çekip,ortopedi uzmanına gönderdi.. Uzmanın talimatı;hastanın hastaneye yatışının yapılması,kırığın ameliyatla tedavisinin yapılması gerektiği ve kolun hemen alçıya alınması oldu.. Hastaneye pazartesi geleceğimi,alçılanmayı da istemediğimi,kolumu esirgeyeceğimi söyleyip hastaneden çıktım.. Durum korkunçtu.. Ben küçük bir kırık sanırken kocaman bir kırıkla dört gün geçirmiştim.. Şimdi ameliyata hazırlanmalıydım.. Eve giderken,daha önce iki el bileğim,sol dirseğim farklı zaman dilimlerinde kırıldığı için gitmek zorunda kaldığım fizik tedavi biriminin sekreterini aradım.. Şimdi başhekimlik sekreteri olmuş.. Durumu anlatıp,yardım istedim.. Pazartesi sabah konuyu ele alacağını söyledi.. Pazar günü hastane çantamı hazırladım.. Kız kardeşlerime haber verdim.. En az iki gün hastanede kalacağım ve ameliyat sonrası yanımda bulunacak olan kardeşimin de işlerini ayarlaması gerekiyor derken, hafta sonu bitti.. VI.GÜN Pazartesi sabah okula gittim.. İlk derse girdim.. Başhekimlik sekreteri bu arada ameliyata girecek olan doktorlarla görüşmüş,bana poliklinik muayene sırası almıştı.. Daha önce tararlaştırdığımız üzere bana haber verdi.. Saat 09.00'da kardeşimle hastaneye gittik.. Önce ameliyatı yapacak olan doktorlardan,cumartesi günü acilde çekilen röntgen üzerine talimatlarını sıralayan doktora göründüm.. Hemen kolumun alçıya alınması talimatını yineledi.. Kolum alçılandıktan sonra,yatış işlemlerine başlandı.. Yataklı servise geçtikten sonra rutin tetkik ve tahliller,röntgen çekimleri yanında yeni virüs için de testler yapıldı.. O günün kalanı dinlenmekle geçti.. Ertesi sabah ameliyat için 10.30'da odadan ameliyathaneye götürüldüm.. Ameliyathanede beni uyutmalarından önce görevlilere son ricamı ilettim.. "Doktorlara söyleyin,beni sakat bırakmasınlar,bir de dikişlerim düzgün olsun,lütfen." Geri geldiğimde 12.30 olmuştu.. Kolum fena sızlıyordu.. Düştükten sonra geçen bir haftada sızlamadığı kadar.. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar sızlamalar ve beni rahat ettirmek için ağrı kesicilerin diğer ilaçlarla birlikte verilmesi sürdü.. Bu arada doktor viziteye gelerek,ameliyatın iyi geçtiğini,estetik dikiş atıldığını,iyileşmenin iki,üç ay kadar süreceğini söyledi.. Çarşamba sabah epeyce toparlanmıştım.. Doktorla olan son görüşmeden önce kolum açılıp pansumanım yapıldı.. Gün aşırı pansumana gelme talimatıyla,yataklı servis çalışanlarına veda ve teşekkür ettim.. Doktor da 15 Nisan'da alçının çıkarılması için gelmem talimatını iletti.. Okula dönebilmem için de bir ay sonrasını uygun gördüğünü,benim rapor istemediğimi belirtmeme rağmen ısrarla vurgulayıp bir aylık raporu bana uzattı.. Eve döndüm.. Ertesi gün,yani 1 Nisan'da okuldaydım.. Öğleye kadar ders,öğleden sonra evde istirahat yöntemiyle düne kadar aksamadan hayatımı sürdürdüm.. Bu arada belediyeye yine uğrayıp aynı başkan yardımcısına,düşme nedeniyle kolumda oluşan ciddi kırığın ameliyata alınarak, plaka ve çivilerle tutturulmakla tedavisinin yapılabildiğini,o atık yağ konteynerinin ,ki hâlâ sızdırmaya devam ediyor,neden bir türlü kaldırılmadığını sordum.. Yine eline telefonu alarak,yine temizlik işlerindeki yetkili kişiyi(yani benim eski öğrencimi) arayarak,hemen kaldırılması talimatını verdi.. Böylece açık tehlike durumundaki atık yağ konteyneri 5 Nisan'da kaldırıldı.. Nereye mi? 50 metre öteye,İlçe Emniyet Müdürlüğü otoparkının karşısına.. Olsun.. Benim yolumun üzerinde değil artık.. Sadece yolun betonuna işlemiş yağ izleriyle ne büyük bir tehlike teşkil ettiğinin uyarıcısı olarak her geçişimde beni ürpertiyor.. Bu arada başıma gelenlerin sorumlusunun ciddi bir uyarı alması gerektiğini düşünerek,hukuçu öğrencilerimle görüştüm.. Savcılık veya emniyete suç duyurusunda bulunmam gerektiğini söylediler.. O konteynerin fotoğraf ve videolarını eklememi de eklediler.. 2 Nisan sabahı henüz kaldırılmamış,hâlâ yağ sızdıran konteynerin fotoğraf ve videolarını ifade tutanağıma ekleyip savcılığa iletilmek üzere teslim ettim.. Benden istenen bir şey de düştüğüm bölgeyi izleyen bir sokak kamerası bulmamdı.. Ne yazık ki,hiçbir işyeri kamerası benim düştüğüm açıya çevrilmiş değildi.. Ticaret Lisesi duvarına bitişik olan konteynerin okul kamerası tarafından görülmesi de ağaçlar tarafından mümkün olmuyordu.. Geriye benim düştüğümü gören,sabah okula giden liseli gençlerden birinin tanıklığı kalıyordu.. O bölgedeki dört lisenin ,ki biri zaten kendi okulum,her birine haber bırakmama rağmen bugüne kadar bir tek geri dönüş olmadı ne yazık ki.. Kaldırıma yayılmış yağın sorumlusunun resmi şekilde uyarılabilmesi için benim orada düştüğüme benden başka tek tanık tek yüce Allah kalıyor şimdi bu durumda.. Onu da karar verici önünde tanık olarak gösteremiyorum.. Dolayısıyla fıkradaki gibi,yorgan gitti,kavga bitti ya da kol kırıldı,konteyner gitti.. Hastaneye geç gitmekle,ihmalkarlığımla birleşen çektiğim acı da yanıma kâr kaldı.. Akılsız başımın cezasını bedenim en çok da kolum çekti,çekiyor.. Dünden beri alçıdan kurtuldum.. Dikişlerim epeyce kapanmış.. Ancak dirseğimin çevresindeki donukluk ve hareket kısıntısını açabilmek için haftalar sürecek,sabırlı ve acılı bir fizik tedavi öncesi evde dirsek hareketlerine başlamam gerekiyor şimdi.. Sonra kalan tutukluk için de fizik tedavi seansları ile zavallı sağ dirseğimi eski haline getirmeye çalışacağım.. Buraya koyduğum röntgen fotoğrafları bana ait değil.. Ama benim kolumun ameliyat öncesi kırığına en yakın olan ile(benim dirsek kırığım daha büyüktü maalesef) ameliyat sonrası dirseğime tutturulmuş plaka ve çivilere en yakın olan internetteki sol ulna kırığı görüntüleri..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder