"Dün akşam karnabahar böreği yapmışlar.."dedi.Kendi evinin,mutfağının hanımı olduğu günlerde hiç pişirmediği bir yemek olduğunda hep yaptığı gibi dudağını bükerek...Mavi gözlerini kocaman açarak...
Huzurevinin en çok ziyaret edilen sakinlerinden biri...
Tanıştıktan sonra ,ziyaretçileri arasına ben de katıldım.
Duygusal,esprili,kültürlü,görgülü,tatlı dilli,üstelik hala çok hoş..Çok seviliyor...Bunu ziyaretçilerinin ona sesleniş biçiminden anlıyorsunuz.Sabişçiğim diyen de var,Sabiha Baba anneciğim diyen de,Sabiha Teyzeciğim diyen de..Ben Sabiha Hanım diyorum.Kardeşimle de tanıştılar..Herkese mesafeli duran kardeşimle birbirlerine selam ve sevgilerini gönderiyorlar şimdi,benim aracılığımla..
Sabiha Hanım kocasını pek erken kaybetmiş.Tekrar evlenmesine çocukları rıza göstermemişler.İki oğlu,iki kızı,gelinleri,damatları,hepsinden torunları var.Felç ğeçirip sol ayağı,sol kolu tutmaz olunca,diyabet sıkıntıları başlayınca onu bu huzurevine,onun deyimiyle "itilmişlerle kakılmışların arasına" yerleşmişler.Aslında yıkanmak gibi birkaç durum dışında kendi kendine yetebiliyor,örneğin kişisel bakımını kendisi yapabiliyor.Ancak bakım sorumluluğunu ailesinden kimse üstlenmeye yanaşmamış.Beş yıldır burada kalıyor.
En sevdiği söz "Sabret kulum,ben veririm zulüm !","Ne oldum deme,ne olacağım de !","Sabret,seyret !"...
Ailesine kırgın..Sözleri sitemle dolu..
Yine de ziyaret ettiğim günlerde, o hınzır zekasıyla hayatla ve insanlarla dalga geçebiliyor,birlikte kıkırdıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder