İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun turne oyunu..
Bir haftalığına Ankara'da Küçük tiyatro'da konuktu..
Hafta sonunda gidip izledim..
İstanbullu oyuncuların havasını soludum(k) iki buçuk saat boyunca..
Hakan Çimenser'in hem yönetip hem oynadığı oyunda herkesin rolünün abartılmadan,kalın çizgilerle çizilmeden vurgulanması güzeldi..
Elbette üç kişinin rolü daha öne çıkıyordu ;ama diğerlerinin etkisi olmadan onların öne çıkmaları da anlamsız olurdu doğrusu..
Celal Kadri Kınoğlu'nu ilk olarak Türkan şoray ve Haluk Bilginer'in oynadıkları o dizide, Tatlı Hayat'ta izlemiştik..
Yıllar sonra,Müşfik Kenter rahmetli olunca,onun oynadığı Bir Garip Orhan Veli'yi sahneleme nöbetini devraldı..
Henüz izleme fırsatı bulamadım,o nedenle Müşfik Kenter'den sonra nasıl bir oyuna dönüştü,bilemeyeceğim..
Giydirici'de de gerçek bir kişiyi,oyunu yazarı Ronald Harwood'u canlandırıyordu..
Oyun kitapçığından okuduğum kadarıyla,enteresan kişilermiş,'Sir' ve onu
giydiren kişi..
Sir, ünlü bir tiyatro sanatçısı..
Giydiricisi de hayatını ona adayan bir yardımcı..
Ama ne yardımcı..
Oyuncunun sakalını peruğunu tarayıp düzelten,kostümlerini temizleyip hazır eden,repliklerini tekrarlayıp onunla ezber çalışan,morali bozuksa(ki genellikle öyle)moralini düzeltmek için binbir lafın belini büken,onu yatırıp uyutan,yediren,içiren,sahneye çıkma korkusu yaşışorsa(ki sık sık yaşıyor oyuncu)ona sahne kenarına dek eşlik edip,yüreklendiren,eşiyle tartışıyorsa ikisinin arasını bulan bir 'lüzumlu adam',,
Dolayısıyla replikleri en çok olan rol 'giydirici'nin..
Üstelik oyun metni uzun,iki buçuk saat..
Biz seyirciler için güzel olan bir şey de şu:Oyunda hem işin kulisini hem de perde önünü izliyoruz..
Yani iki türlü oyunculuk..
Hem sahnede 'rol keserken'..
Hem de kulise geçtiğinde doğal haline geçmiş gibiyken..
İkisini de canlandırması gerekiyor..
Hele bir de sahnedeki oyun Shakespeare'in bir oyunu olunca..
Şansımıza Kral Lear düşmüştü,keyfimiz de artmıştı elbette..
Kısacası dekorundan(Savaş Çevirel) kostümüne(İnci Kangal Özgür),ışığından(Akın Yılmaz) aksesuarına
güzel kotarılmış bir oyundu..
İstanbul keşmekeşinde yaşayanlar izleme fırsatı yaratabilirlerse keyifli zaman geçireceklerdir..
Biz Ankara'da öyle yaptık..
Hatta o saatte matine oyunu olmayan Sinan Pekinton gibi birkaç tiyatro oyuncusu da bizimle birlikte oyunu izlemeye gelmişti..
Hep birlikte oyunu izleyip alkışladık..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder