26 Ocak 2021 Salı

Oduncular - Uçurtmayı Vurmasınlar

Oduncular'ı, okumayı seven bir hanımın blogunda önermesiyle alıp okudum. İskandinav edebiyatı örneği.. Yazarı Roy Jacobsen.. Rus istilasına uğrayan Finlandiya'nın uzak bir köşesindeki bir köyün stratejik durumu nedeniyle düşman eline geçmeden önce boşaltılması ve yakılması kakarı alınır. Ordu kuvvetleri bunun için köye gelirler. Herkesi gönderirler. Bir kişi hariç.. Oduncu Timmo.. Gitmeyi reddeder.. Tek başına kalır.. Askerler gittikten sonra köyde nasılsa yanmamış bir evde barınır.. Ve Ruslar gelir.. Onu esir alarak başka Ruslarla birlikte oduncu olarak kullanırlar.. Ağır kış koşulları nedeniyle (ısı -40'lardadır )sürekli ateş yanması ve bunun için de sürekli ağaç kesilmesi gerekmektedir.. Kendi ülkesinde,kendi köyünde esir kalan Timmo,ağır koşullar içinde hayatta kalmayı başardığı gibi,yanındaki diğer oduncuları da hayatta tutar.. Hatta Rus ordusu tarafından işe yaramadığı gerekçesiyle gözden çıkarılan bu insanları kaçırmayı bile dener.. Ancak donmaktan son anda kurtulurlar.. Hatta Timmo'nun iki ayak parmağı donduğu için kesilir.. Bu arada Fin kuvvetleri buraya sürekli baskınlar yaparak Rus kuvvetlerini sıkıştırır.. Öyle ki,bir yandan kış koşulları bir yandan sürekli baskınlarla zayıflayan işgal ordusu çeker gider.. Timmo yine kendi köyünün ve vatanının evladıdır.. Bu arada köylüler de yavaş yavaş dönerler.. Evler yeniden yapılır.. Hayat yine eskisi gibi devam eder.. Timmo ise oduncu arkadaşları Rusların akibetini merak etmektedir.. İlginç bir gelişme de olmuştur bu arada.. 80 bin kişilik Rus ordusunun küçük,kızaklı Fin birliklerinin baskınlarıyla kıstırıldığı bu küçük köy,askeri akademilerin derslerinde konu olarak işlenmeye başlanmış,gezginlerin uğrak noktası haline gelmiştir.. 125 sayfalık roman uzak bir coğrafyanın düşünce dünyasına açılan bir pencere olarak fena değildi.. Romandan seçtiğim cümleye gelince:""Bütün gücümü oduncuların zayıflığından,daha ilk andan acınacak durumlarını bana göstermelerinden almıştım;çünkü benden güçlü olsalardı cesaretimi yitirir,zayıf düşerdim.Ayrıca zayıfların arasında güçlü olmanın yararı insanın güçlü kalması ve üstelik ötekileri de güçlendirebilmesiydi,olan buydu,her neydiyse bunu asla yalnız başıma başaramazdım ve benim onları kurtarmam kadar onlar da beni kurtarmıştı,bunu şimdi anlıyorum,onlara bunun için teşekkür borçluyum."
Uçurtmayı Vurmasınlar ise film olarak yıllardır severek seyrettiğimiz bir edebiyat uyarlaması.. Tunç Başaran'ın yönitmenliğiyle daha yıllarca da seyredileceğine eminim.. Bunda yönetmenin başarısı kadar,oyuncuların rollerindeki içtenlik de etkili elbette.. Hele beş yaşındaki oyuncu Ozan Bilen her izleyişte gözyaşı döktürüyor.. Şehrimizde sayıları giderek azalan kitapçılarımızdan birinde (çünkü kırtasiyeciye dönmek zorunda kaldılar ,ayakta kalabilmek adına )Uçurtmayı Vurmasınlar'ın romanını bulunca,sinema uyarlamasını izlediğim eseri sonunda okuyabilmenin hevesiyle alıp okudum.. Sonuç.. Film çok daha iyi olmuş.. Feride Çiçekoğlu'nun kaleminden dökülenler,nedense,ıkına sıkına yazılan cümleler şeklinde.. Kitabını minik Barış'ın dilinden mektuplar şeklinde kurgulamış ama çocuk canlılığını yansıtamamış,yavan ve sığ kalmış.. Tunç Başaran,senaryoda bu yavanlığı da gidermiş olmalı ki,çok canlı ve etkileyici bir film olmasını sağlamış.. İlk kez bir romanın kaynaklık ettiği filmin gerisinde kaldığını gördüm.. Tabiî yazarın hapishane deneyimlerini,çektiklerini yansıtmakta zorlandığını da düşünmek ve biraz insaflı davranmak gerektiğini,şımarıklık yapmış olabileceğimi de eklemeliyim.. Yine de film daha güzeldi, diyerek yazıyı bitireyim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder