25 Mart 2024 Pazartesi

Kitap Dünyası-2

Eski öğrencilerden birinin bütçesinden biraz para ayırmasıyla okul kütüphanesi için aldığım kitapları okuyup kitap raflarına yerleştirme işine başladım..
İlk okuduğum Osman Balcıgil'in Kızıl Çengi kitabı oldu.. Kısa süre önce Bir Düş Gibi oyununda da anlatılan Cahide Sonku'nun biyografisinin roman kurgusunda anlatıldığı kitap su gibi aktı bitti..
İkinci olarak Selçuk Baran'ın Öğle Saatleri adlı öykü kitabı oldu.. 128 sayfalık küçük kitapta,yaşadığımız toplumun kendi halinde,sıradan,silik görünenlerinin hikayeleri kaleme alınmış.. Yer yer Füruzan'ı andırsa da onun kadar derinlikli ve iç acıtan bir üslubu yok Selçuk Baran'ın.. Yaşasaydı daha neler yazardı acaba?..
Üçüncü kitap Halide Hanım'dan Kerim Usta'nın Oğlu.. Kısa bir roman.. Çok da akıcı.. Dönemin dilini bilemeyecekler için her sayfanın altına sözlükçe de eklenmiş.. Babası Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Kuvayı Milliye hareketine katılan,döneminin çok ünlü bir doktorunun kendi ağzından yazılmış hikayesi gibi kurgulanmış..
Son olarak gelip gidip elime aldığım Füruzan kitaplarından birisi Kuşatma.. Daha önce okumuştum,bir kere daha okudum bu iç acıtan,insanın içine işleyen,boğazına yumrular oturtan hikayeleri.. Daha çok da yazarın vazgeçemediğim üslubunu.. Füruzan hep yaşayacak..

20 Mart 2024 Çarşamba

Kitap Dünyası

Topçu Okulu Kütüphanesinden aldığım dört kitabı bitirdim.. Bir hafta sürdü hepsinin okunması..
Önceliği, merakla beklediğim "Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl"'a verdim.. Orhan Kemal'in bir süre Bursa Cezaevi'nde birlikte mahkum oldukları zamana ait anılarından,sonrasında da devam eden mektuplaşmalarından oluşuyor.. Su gibi bitiverdi 128 sayfalık kısacık kitap.. Okurken insanın içi cız ediyor.. Nazım'ın kişisel özelliklerine dair satırları da tatlı tatlı gülerek okuyorsunuz..
İkinci sırada, "Kurtuluş ve Çanakkale Savaşlarındaki Kahraman Öğrenciler" vardı.. Oktay Sipahi ve Ö.Faruk Reca'nın birlikte hazırladıkları kitapta okullu gençlerimizin kendilerini vatana feda edişleri anlatılıyordu.. Kitabın adında Kurtuluş Savaşı ibaresi olmasına karşın sadece Çanakkale Savaşı'na katılanlar anlatılmıştı.. Kitabın devamında mı düşünülmüştü,bilemiyorum.. Adıyla uyuşmamıştı.. Ben özellikle Kurtuluş Savaşı'nın okullularını okumak için almıştım.. Bulamadım.. Yine de çoğu adsız kahramanları okumak için değerdi elbette.. 172 sayfalık kitabın sonunda bir de DVD var..
Üçüncü kitap, Atatürk'ün refakat subayı olan Mahmut Soydan'ın Kurtuluş Savaşı boyunca ve sonrasında Hakimiyeti Milliye gazetesindeki "Millici"başlıklı köşesindeki yazılarından oluşuyor.. Özellikle 1933'te Ankaralı'nın Defteri başlığıyla,kendi kurduğu Milliyet Gazetesi'nde yayınlanması ve bu yayındaki bazı bölümlere itirazı olan Kazım Karabekir ile girilen polemik.. Öyle ki, bu polemiğe dönemin pek çok ismi katılır.. Epey uzun süren bir yazı atışması yaşanmış.. Kitap 437 sayfa..
Son olarak, Leonid ve Friedrich ön adlı "İki Komintern Gözlemcisinin Kurtuluş Savaşı Değerlendirmesi" alt başlıklı küçük,gerçekten küçük,75 sayfa,kitap vardı.. 1922'de gözlem için yola çıkan iki kafadar,ağustos ortasında Trabzon,Samsun üzerinden Ankara'ya gelir ve eylül ortasına kadar kalırlar.. Son raporları bir yıl sonrası içindir.. Dönemin Büyük Millet Meclisi,Meclis Başkanı ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal,Türkiye,Ankara ve insanımız üzerine ilginç tespitler var..

19 Mart 2024 Salı

Gişe

Geçen cumartesi Kadınlar,Filler Vesaireler'le birlikte, aynı gün Oda Tiyatrosu'nda akşam seansına da biletim vardı.. Böylece ekonomik davranıp bir günde iki oyun izlemiş olacaktım.. Ankara'ya gidiş dönüşler pahalanınca böyle fırsatları kaçırmıyoruz..
Bu oyun da sahneye konduğundan beri kapalı gişe gidiyor.. Vardır bir hikmeti ,diyerek biz de peşine düştük..
Jean Tardieu'nun yazdığı oyunu,Yıldırım Keskin dilimize çevirmiş,Ergin Özdemir yönetmiş.. İki kişilik oyunda Mehmet Onur Kocabaş ve Burçak Kaya rol almışlar..
Küçük bir istasyonda bir araya gelen bir görevli ile yolcunun diyaloglarına yaslanan oyunda,istasyon memuru olan Onur Kocabaş'ın ses tonunu beğendim..
Absürt tiyatro olarak nitelense de, oyundaki kararsız yolcunun görevliyle konuşmaları izleyiciyi düşündürüyordu doğrusu..

Kadınlar Filler Vesaireler

Geçen cumartesi Küçük Tiyatro'da izledim..
Yunus Emre Gümüş'ün oyununu yazdığı oyunu izleyip övenler vardı.. İzleme sırası bana gelince de fırsatı kaçırmadım.. Yani bilet bulunca..
Sibel Erdenk'in yönettiği oyun tek perde olarak sahneye konmuş.. Bu nedenle iyi bir yerden seyredince keyfi de çıkıyor.. Önlerden seyretme fırsatı da buldum..
Kadın erkek ilişkisi gibi dünyanın en eski meselesinin işlendiği oyunda müzikli bölümler de eklenmiş..
Dekor ve kostüm olarak da gotik esintiler tercih edilince hepsi biraz yapay ve uzak geldi bana başta..
Neyse ki oyuncuların başarısı ile oyun açıldı,keyifli hale geldi.. Salonu dolduran kadınlı erkekli seyirci oyun boyunca kahkaha attığına göre,oyun epeyce bam teline dokunmuş olmalı.. Yani dekora,kostüme,şarkılara değil ama oyunculara bayıldım.. Neyra Kayabaşı,Filiz Demiralp,Gül Öz veGizem Koçer'e kocaman alkış !..

12 Mart 2024 Salı

Bir Düş Gibi

Alt başlık Cahide Sonku..
Hafta sonu Şinasi Sahnesi'nde izledim..
İzmir'den gelen turne oyunu.. Tek kişilik..
Güldeniz Türküstün Cahide Sonku'yu canlandırıyordu.. Yaşlı,yorgun,yoksul,hasta,alkolün pençesinde kıvrandığı,emsalsiz güzelliğinin yok olduğu zamanlarını..
Geri dönüşlerle,acı tatlı hatıralarla,başarılarla,başarısızlıklarla,hayal kırıklıklarıyla,talıhsizliklerle,felaketlerle..
Dekoru (Hasan Yavuz),kostümü(Yıldız Köse),ışığı(Osman Uzgören),müziği(Kemal Günüç) ile mütevazı,iyi yönetilmiş(Ebru Nil Aydın),iyi yazılmış(Gökhan Erarslan) bir oyundu.. Tek perdelik olması ve bir saat beş dakikalık oyun süresi genç ve çocuk seyirciler için sıkıcı olabilir .. Nitekim arka sırada oturan çocuk annesine sürekli olarak sıkıldığını söyleyip durdu.. Ama bizim için giderek açılan,izlenesi bir oyundu.. Emeklerine sağlık.. Alkışlar yürekten.. Zaten seyirci dakikalarca alkışladı oyundan sonra..
Bu fotoğrafı da internette fotoğraflarına bakarken gördüm.. Onu hastanede ziyaret eden Gönül Ülkü,Gazanfer Özcan,Filiz Akın ve Adile Naşit ile birlikte çekilmiş.. Şu son fotoğraf da o dönem gencecik Türkan şoray ile bir filmden..

11 Mart 2024 Pazartesi

Devlet Ana

Kemal Tahir'in bu ünlü romanını Ankara Devlet Tiyatrosu repertuara almış.. Yönetmenliğine de Ayşe Emel Mesçi getirilmiş.. Kerbela oyunundan biliyoruz kendisini.. Bernarda Alba'nın Evi'nden..
Dolayısıyla büyük beklentilerle gittik geçen perşembe (7 Mart) izlemeye.. Ne kadar sürüyor,diye sordum kapıdaki görevliye.. Üç saat beş dakika,dedi.. Dört saatten kırpa kırpa bu seviyeye getirmişler..
632 sayfalık koca kitap bu.. O kadar olacak artık.. Kişi kadrosu da kalabalıktır romanda..
Oyunda da öyle olacak elbette.. Tam 49 kişi.. Üç de orkestra elemanı ve solist.. Sahne ancak aldı hepsini..
Dekor(Murat Gülmez),kostüm (Gazal Erten),ışık (Yüksel Çartık) tasarımlarıve müzik (Tuluyhan Uğurlu) etkileyiciydi.. (Müzik içinde zaman zaman mehter ezgileri duyuluyordu,biraz yadırgadım,13.yüzyılda mehter ezgilerinin yeri nedir diye..) Bütün kitabı tablolar halinde aktarmayı tercih etmişler (Oyunlaştıran Osman Özkan).. Dolayısıyla biraz kopuk kopuk geldi bize.. Belki de o çıkarılan yarım saatlik bölüm nedeniyle böyle olmuştur.. O zaman çıkarılmasaydı keşke.. Üç saat oturan kalan bir saati de göze alırdı.. (Yıllar önce İzmit'te 7 saatlik Hamlet sahneye konmamış mıydı?) Her neyse..
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu anlatan, devlet kurucu millet fikrini işleyen oyun görsel olarak iyiydi.. Kıdemli oyuncular,demlenmiş sanatçı olmanın güzelliği ile rollerinin hakkını verdiler.. Genç sanatçılar ellerinden geleni yaptılar..
Ancak dönem çalışmalarında hep aynı kasıntı yüz ifadesi ve duruş ezberi bence olmuyor.. Yabancı tarihi belgesel dramalarda gördüğüm oyunculuklarla kıyaslıyorum ister istemez.. Gidip izlediğime memnunum.. Tekrar gidip izler miyim? Hayır..
Ama o kadar emek verilmiş bir oyun ki,alkışı da sonuna kadar hak ediyorlar,söylemek gerek.. Ağıtlar için ağıtçı,savaş sahneleri için kılış çalıştırıcısı,semah sahnesi için semah çalıştırıcısı görevlendirilmesi bunu gösteriyor.. Sahne arkasında da dev bir kadro bizim rahatça oturup izlediğimiz oyun için haftalarca emek vermiş.. Hepsine alkış.. En kocamanından..

5 Mart 2024 Salı

Bence Katil Öldürdü

Etimesgut'ta yeni açılan Cumhuriyet Kültür Merkezi bünyesindeki salonda geçen cumartesi gidip izledik.. Ankara'ya yeni kazandırılan tiyatro salonlarından biri.. Turneye gelen İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı Bence Katil Öldürdü'yü bu sahneye konuk etmişler.. Böylece hem oyunu hem salonu görmüş olduk.. 750 kişilik kocaman,ferah,anfi tarzındaki salonda oyun izlemek hakikaten keyifli.. Binada ayrıca büyük bir çalışma salonu ve şimdilik pek kitabı olmayan kütüphanesi de var.. Biz oradayken bir resim sergisinin şövaleleri yerleştiriliyordu.. Ayrıca konserlerin duyuruları yapılıyordu.. Bir kere daha "Şanslı Ankaralılar !" diye imrenip, yaşadığımız "Anardolu Bozkırının Parlayan yıldızı"nı düşünerek hayıflandık.. Neyse..
Oyuna geleyim.. Kurtcebe Turgul'un yazdığı oyunu Gökhan Kocaoğlu yönetmiş..
Altı kişilik oyuncu kadrosu kocaman bir laf kalabalığından oluşan oyunu hakkıyla temsil ettiler.. Oyuncuların ses ve saz becerilerini sergilemelerine fırsat tanınması da oyunun bir başka artısı.. Onun dışında pek bir akılda kalıcılığı yoktu yazık ki..