Saçma sapan bir başlık olduğunun farkındayım ama büyük beklentilerle gittiğim bir oyunda beklediğimi pek de bulamayıp,izleyici umduğunu değil, bulduğunu izler'le karşılaşınca;hele bir de tuhaflıklara özellikle eklenmiş gibi bir seyirci kitlesiyle aynı salonda oyun izlemek zorunda kalınca,doğrusu şok içindeki bu fakir izleyiciye, bu başlık uygun geldi.
Oyun sezon başından beri oynuyor.Bir türlü denk gelmediği için izleyememiştim.Başlıkta Shakespeare olunca da izlemem farz olduğu için, oyunu sürekli takip ediyor,uygun zamanı yakalamaya çalışıyordum.Sonunda o uygun zaman geldi.11 Ocak'ta izledim;ama ne izleme !
Hakikaten oyun içinde oyun içinde oyun içinde oyun...
Yönetmenin tercihi midir bilmiyorum,oyun metninde mi vardır;oyunda günümüzle ilgili bölümler de vardı.Yönetmenin öngörmediği ise oyun boyunca oyunu seyretmek yerine birbiriyle kavga eden seyirciler(sebebi her ne ise anlayamadık!),ısrarla kapatılmayan ve zırıl zırıl çalan telefonlar,perde arasında başladığı sohbeti ikinci perde başladıktan sonra da devam ettirenler,oyun bittikten sonra da alkış esnasında ayakta alkışlayanlarla oturarak alkışlayanların tartışmaları(-Neden kalktın,ben göremiyorum!- Kalkmak istedim,kalktım!)...Çok şenlikliydi anlayacağınız...
Oyuna gelirsek(m);Chris Alexander -Hille Darjes'in yazdıkları bir oyunmuş.Yücel Erten çevirmiş.İlham Yazar yönetmiş (Bayılarak iki kez izlediğimiz Jerry ve Tom'un ve Yastık Adam'ın yönetmeni)
Kalabalık bir oyuncu kadrosu var.Kıdemli oyuncular iyi..Genç oyuncularsa ,pişince iyi olacaklar inşallah !...Oyundaki rolleri kalabalığı canlandırmaktan öteye geçememiş.
Jerry ve Tom'un Tom'u Cüneyt Mete'yi hemen seçtik.Yine iyiydi.
Kraliçe rolünde güzel Ebru Nil Aydın,soytarı rolünde Ünsal Coşar(Yine Jerry ve Tom'dan),diğer Globe Tiyatrosu Oyuncuları rollerinde Edip Tümerkan,Mehmet Akay,Zafer Güllü,Kayhan Sarıgöllü,Ercan Eker iyiydiler.Shakespeare rolündeki Serdar Kayaokay'da aksayan neydi bilmem,oyunculuğu etkileyici gelmedi.Genç oyuncu Gökçe Yurtsal,Shakespeare'in kardeşi Judith rolündeydi,o da öyle,çabaladı diyeyim..
Kısacası İlham Yazar'ın zihninden nasıl bir harika çıkmış,göreyim diyenler benim gibi tatmin olmamış bir yüz ifadesi ve tuhaf bir seyirci kitlesinin yarattığı şaşkınlıkla çıkacaklar..
Ya da tiyatro girişine konulan deftere yazan ve ne seyrettiğiyle ilgisi olmayan yine tuhaf seyirci güruhundan birinin yazdığı gibi"Yihhuuu!Çok beğendimmm! :):)"saçmalamasıyla çıkacaklar.Saçmalaması çünkü yazan her kimse oyunu seyretmek yerine cep telefonundaki mesajları izleyip,arada seyirci bir şeylere gülünce,toparlanıp on dakika sonra yine telefonuna gömülen yeni nesil seyirci grubundan biri olmalı..
Her yaş grubundan böyle bir seyirci güruhu var,ne yazık ki.Diğerlerini, dikkatle ve itina ile, tenzih ediyorum.Ankara seyircisini överdik her zaman..Galiba artık yapamayacağız.
Oyunu en ön sırada,orta koltukta seyrettiğim için arkada olup bitenler, uzaktan silik birer uğultudan öteye geçmedi,benim keyfimi kaçıran şey o olmadı yani..Asıl oyunun kendisi hayal kırıklığına yakın bir duyguyla çıkmama sebep oldu.Sadece iyi oyuncuları izlediğimiz bir seyirlikti.Bilmem amaç da bu muydu?Yoksa deftere yazan bir izleyicinin dediği gibi:"Bu oyundaki ana fikir neydi?"
Shakespeare'in, şaheserlerini ne zorluklarla yazdığı yahut ne alıntı fikirlerle dolu olduğu mu?
Oyun kulislerinin de ayrı bir oyun halinde işlenebilecek denli cadı kazanı olduğu mu?
Gündemle ilgili bir iki laf sokuşturma derdi mi?(Hiç de yaratıcı olmadığını söylemek gerek)
Dekorun iyi olduğunu söyleyeyim bari,Ali Cem Köroğlu'nun ellerine sağlık.
Işık tasarımı da iyiydi,Kerem Çetinel'in de ellerine sağlık.
Müzikler de iyiydi.Besteci Ali Erel ve orkestra üyelerinin ellerine sağlık.
Son söz kraliçenin makyajına..Oyuncunun yüzünü kaplayan makyajın irin rengi olması özel tercih midir?Işıkların altında korkunç duruyor !