23 Kasım 2025 Pazar

Kan Kardeşler

"Masanın üzerine yeni ayakkabı koyma.. Örümceği öldürme.. İkizleri asla ayırma.. Biri ölür.. Evine uğursuzluk çöker.." Oyun boyunca tekrarlanan repliklerdi.. Hafta sonu Akün Sahnesi'nde izlediğim Kan Kardeşler müzikalinde..
Geçen sezonda başlamış ama ben bir türlü sıraya koyup gidememiştim.. Eh,artık sırasıdır,deyip kızkardeşimden bilet almasını rica ettim,sağolsun,bilet buldu,gidip izledim matinede.. İki perdelik oyun iki saat yirmi beş dakika sürdü.. On beş dakikalık ara dahil..
Epey kalabalık bir kadrosu olan oyunda ilk yadırgadığım herkesin mikrofonlu olmasıydı.. Tiyatroda mikrofon kullanılmasına hiç alışamadım.. Evet,müzikal,arkada orkestra var ama oyuncuların sesi duyuluyor aslında.. Hatta fazla yüksek geliyor,kulak tırmalıyor.. Rejisörlerin mi kulağı yüksek sese ayarlı acaba?.. Her neyse..
İngiltere'de yıllarca kapalı gişe oynayan bir müzikal,diye tanıtımı yapılmıştı.. Konu dünyanın her yerinde ilgi çekebilecek bir fikir üzerinden ilerleyince aksi düşünülmez zaten.. İngiltere'nin yoksul mahallelerinden birinde hayırsız kocasından yedi çocuğu olan bir kadın zengin evlerinde de hizmetçilik eder.. Bir kez daha anne olacağını öğrenince hem sevinir hem üzülür.. Doğacak olan evin geçimini daha da zorlaştıracaktır.. Bu arada ikiz doğuracağını öğrenince iyice dehşete kapılır..
Hizmetçisi olduğu evin zengin hanımınınsa çocuğu olmamaktadır.. Doğacak bebeklerden birini kendisine vermesini teklif eder.. Fakir kadın itiraz etse de yoksulluk belini bükmektedir ve söz vermiştir bir kere.. Doğan bebeklerden biri zengin evine biri de ait olduğu yoksul evine diğer yedi kardeşin yanında yerini ayır.. Hayat devam eder..
Ancak anne zengin evindeki bebeğine düşkünlüğünü gizleyemeyince işine son verilir.. Ve o zengin aile bir süre sonra taşınır.. Ancak kader ağlarını örmüştür bir kere..
İkizler birbirlerini hep bulur.. Önce oyun arkadaşı olarak.. Sonra kan kardeşi olup hayat boyu birbirlerinden ayrılmama sözü vererek.. Bu arada fakir kardeşin mahalleden sevdiği kızı zengin evde büyüyen kardeş de sevmektedir.. Büyürler..
Kan kardeşliği onları bir arada tutsa da hayatın gerçekleri yollarının ayrılığını hep suratlarına vurur.. Sonunda kaçınılmaz olan,oyunun başındaki kehanete sıra gelir..
Oyunu izlerken aklıma 1970'lerde izlediğimiz Zengin ve Yoksul dizisi geldi.. Orada da biri yoksul digeri zengin iki kardeşin öyküsü anlatılıyordu.. Ailece ve merakla o sürükleyici diziyi haftalarca izlemiş ve tek gözlü hain ve kötü Falconetti'yi unutamamıştık.. Kısacası öykü hep ve her zaman, her yerde ilgi çeken bir konu.. Burada da anlatılan aynı..
Ancak ya o beni hep yakalayan yabancı,uzak,soğuk duygusundan sıyrılamayan bir metin olduğundan ya da çevrilirken asıl metinden ıskalanan bir şey olduğundan oyun uzak,soğuk,yabancı geldi.. Oyuncular ellerinden geldiğince oyunculuk tekniklerini kullanarak metni canlandırmaya çalıştılar..
Yine de bir şeylerin eksik olduğu duygusundan kurtulamadığım oyunlardan biri olarak izledim.. Her yazar Shakespeare,Çehov,Gogol değil yazık ki.. Burada da öyle olmuş..
Ancak dekor,kostüm,ışık ve özellikle müzik ve iki buçuk saat boyunca emek sarf eden orkestra çok iyiydi.. Herkese ve en çok da onlara alkış !..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder