18 Kasım 2025 Salı

BENELÜKS ÜLKELERİ-6 Brüksel'den Paris'e

Akşam üzeri Brüksel'deyiz..
Bütün Avrupa şehirlerini şekillendiren nehirler bu ülkede de bol bol mevcut.. Bunca yeşilliği sağlayan da bunca bol su zaten.. 90 bin kadar Türk'ün yaşadığı bir memleket..
Ünlü bir heykeli var.. Çiş yapan çocuk..
Nazi direnişinin sembolü.. Nazilerin lağım kazarak yerleştirdikleri patlayıcıları çişiyle söndüren Jülyen'in anısına.. Şimdi de turist kalabalığı fotoğraf çekmek için birbirinin omuzunda..
Bir de Atomium.. 1958'deki Expo Fuarı için tasarlanıp yapılan simge yapı.. Böylece Brüksel bitti.. Tabiî ki değil.. Hollanda'da da dikkatimi çekmişti ama burada daha fazla sayıda gördüm.. Afrikalı göçmen burada çok daha fazla.. Sabah yürüyüşüm sırasında gördüm.. Açılan her kapıdan işe gitmeye hazırlanmış bir Afrikalı çıkıyordu.. Tabiî bizim göçmenleri de unutmamak gerek.. Türkiye'den de Belçika'ya çalışmaya gelenler hiç de azımsanacak gibi değil.. Brüksel'de panoramik tur sırasında,mahallelerde, sokaklarda bol bol Türk oldukları belli aileler gördük.. Kapı önlerinde,parklarda gruplar palinde oturuyorlardı.. Bir dükkanda da göçmenlere bürokratik sorunlarında yardım edildiğine dair yazı vardı..
Akşam Brüksel kent meydanında serbest saatte biraz geldiğimiz yeri anlamaya çalıştık.. Turist kalabalığı müthiş..
Meydan turistlerle tıklım tıklım.. Bir de Suriyeli mültecilerle.. Bir kısmı dileniyor.. Bir kısmının tuzu kuru anlaşılan.. Lüks arabalarla ve kalabalık gruplarıyla kentin ağası gibi mağrur, şişiniyorlar..
Ortalıkta turist ve mülteci kalabalığından başka Belçikalı yoktu adeta.. Dükkanlarda çalışanları saymazsak yani.. Ki birkaç Suriye lokantası gördüm bile.. Onlar da girişimci olmuşlar anlaşılan..
Belçika görünüşte küçük,sakin,mütevazı,alçakgönüllü bir ülke gibi duruyor.. Belki insanları da öyledir.. Ama bu kadar yabancının dolduğu bir ülke bunu nasıl kaldırıyor,içten içe bir kaynama var mıdır,sonrasında ne olur,bilmiyorum.. Dil bilmediğim için bir Belçikalı'ya sormam mümkün olmadı..
Her neyse.. Belçika denince akla gelen çikolata olunca her çeşik ve biçimde çikolata satan dükkanlar pek çoktu.. Birkaçının vitrininin fotoğrafını çektim..
Hediyelik eşya satan pek çok dükkan da vardı tabiî..
Kahvaltı sonrası istikamet Fransa.. Daha doğrusu Paris.. Zaten kahvaltıya inen hanımlardan nereye gideceğimiz pek belliydi.. Herkes giyimine çok daha özen göstermiş, Paris kadınlarından hiç de aşağıda kalmamak,en Parizyen görünüm için bavulundaki en şık giyimlerini buraya ayırmışlardı.. Bunu Paris'te bulunduğumuz iki gün boyunca gördüm.. Dünyanın her yanından Paris'e adeta akan kalabalıktaki kadınların istisnasız hepsi en şık,en bakımlı,en güzel hallerine bürünmek için azami gayret göstermişlerdi.. Paris sen nelere kadirsin !.. Neyse, istikamet ışıklar,moda,sanat ve aşk diyarına.. Paris'e..
Zaten kısa süre sonra Fransa topraklarına girdik ve Fransızca yön tabelaları her yanımızı sardı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder