Zili çalar çalmaz apartman kapısı açıldı,anlaşılan birini bekliyorlardı..
Daire kapısına geldiğimde yüzlerinde bir şaşkınlık..
Kapının yanında da iki koltuk..
Döşemeciyi bekliyorlarmış..
Koltuklar tamire gidecekmiş..
Ben zili çaldığımda da ustalar geldi sanmışlar..
Güzel,hayata dönüyorlar..
Anne mal müdürlüğünde memur olarak çalışmaya başlamış,on gündür..
Daha da güzel,hayata dönüş hızlanıyor demektir..
Gencecik Seher'in acısı dinmeyecek elbette..
Her şehit ailesinde olduğu gibi onların evlerinde de ağır bir hava..
Bir daha hiç gülünmeyecek gibi..
Neşeli sesler o evde bir daha hiç duyulmayacak gibi..
Ancak hayatın çağrısına direnmeden kendini akışa bıraktığında normale dönebiliyorsun..
Artık normal ne demekse..
Ya da sen ne anlıyorsan..
Her sabah hazırladığın kahvaltı masasına ağlayarak oturan kocana,"Önce bir şeyler yiyelim,sonra ağlamaya devam ederiz."diyebilmek mi mesela..
Kızının ölümünden beri geçen günleri hem sayıp,hem de hala onun kapıyı çalmasını,telefon etmesini beklemek mi ya da..
Derdini dinleyen birini bulunca gözlerden hemen yuvarlanan anne yüreği, baba ciğeri mi yoksa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder