Kahramanmaraş
Rahmetli Süleyman Demirel'in sözünü biraz farklı bir anlamda kullanarak belirteyim..
Kurban Bayramı'ndan hemen sonra çıktığımız Gap turu ile biz de Gap'ı anlamaya,algılamaya,"gap'maya"çalıştık,bir nebze de olsa..bir haftalık sürede de olsa..
27 Ağustos'ta akşamı, kafile üyeleriyle birlikte doluştuğumuz otobüsle yaptığımız gece yolculuğu, sabah bizi Kahramanmaraş'a getirdi..
Şehrin kıyısında konuşlanmış bir lokantada sabah kahvaltısı ile gecenin yorgunluğunu ve uykusuzluğun mahmurluğunu üzerimizden atmaya çalıştık..
Bu arada tavşan kanı demindeki çaylar şehrin suyunun kalitesini de gösteriyordu..
Şanslı Maraşlılar'a imrendik doğrusu..
Bizim suların kirecinden dolayı turuncuyu aşamayan çaylarımızın rengini hatırladık esefle..
Yöresel zeytin ve peynirlere eşlik eden sıcak suböreği de Anadolu konukseverliğinin ve lezzetinin göstergesiydi..
Kahvaltı sonrasında isteyenler Maraş dondurmasının tadına bakabileceklerdi..
Nitekim sabah erken saatlerde olmasına karşın kafile üyeleri dondurmalarını kaşıklamaya başlamışlardı bile..
Tekrar doluştuğumuz otobüsle kısa bir Maraş turu yaptık..
Tarihi bir cami ve hamamı hatırlıyorum şimdi,bir de engebeli arazide yükselen şehrin siluetini..
Eski ve yeninin yan yana sıralandığı tarihi bir kent Maraş..
Kurtuluş Savaşı'nda kentin onurlu direnişini ve 1970'lerdeki trajik Maraş olaylarını hatırladım bir de..
Hiç otobüsten inmeden on dakika içinde geçip gittiğimiz kentten geriye zihnimde kalanlar bunlar..
Yeterince hızlı fotoğraf çekemediğim için fotoğraf da pek yok yazık ki..
Ama zihnimdeki görüntüler mevcut..
Bir başka sefer bu güzel şehri daha iyi gezmek niyetiyle Kahramanmaraş'a veda ettik..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder