Küçük Tiyatro sahnesinde sergileniyordu..
Çok fazla bir şey ummayarak gittim..
Necip Fazıl'ın oyunu olunca adeta sahne
emekçileri geri çekiliyor,ürkekleşiyorlar..
Yanılmamışım..
1988'de rahmetli Haluk Kurdoğlu'nun başrolü oynadığı film olarak televizyonda izlemiştik..
Ustalığıyla eseri izlenir ve inanılır kılmıştı..
Yönetmen Özer Tunca ise 1940'ların, 1950'lerin tiyatro sahneleyişinde bir mizansenle sahnelemiş..
Dolayısıyla dekoru,kostümü buna göre düzenletmekle kalmayıp oyunculukların da o dönemin anlayışında olmasını istemiş anlaşılan..
Çok eski moda bir oyun izledik kısacası..
Ahkam kesen aktörler de cabası..
Oysa oyunun felsefi derinliği daha sade ve günümüz çizgisiyle de yansıtılabilirdi..
Bana fazla tozlu,naftalinli bir mizansen gibi geldi doğrusu..
Tek takdir edilesi yanı, mübaşir rolünde izlediğimiz emektar oyuncu Savaş Tamer'di..
İkinci takdir edilesi yan da seyircilerdi..
Küçük Tiyatronun bütün koltukları doluydu neredeyse..
Seyircilerin ağırlıklı kısmı genç üniversitelilerdi..
İki saatlik oyunu huşu içinde izlediler,kimse perde arasında çıkıp gitmedi..
Oysa geçen hafta Kış Masalı'nda gidenler olmuştu..
Felsefi tartışmaların sevildiği genç yaşlarda Necip Fazıl'ın oyunları gibi olanlar da sevilerek izleniyor..
Keşke oyunu yönetenler de daha canlı,çağdaş ve içten bir oyunculuk tercih etselerdi..
Hem oyuncular kendilerini gösterebilirdi,hem daha sahici ve çekici olabilirdi..
Tek sahici olanlar iki şarkıcı kadın rolündeki oyuncular olarak kalmazdı..
Onları da oyunu yazan Necip Fazıl o kadar aşağılamış ki,kenarda iğreti kalmaları tercih edilmiş adeta..
Netice olarak,seyircinin Necip Fazıl'a saygısını izlemek için gidilebilir..
Bir de kenara sıkıştırılmış viyolonsel,klarnet ve neyden oluşan mini orkestrayı ve "Yastadır Ey Deli Gönül" türküsünü seslendiren Selami Durmuş'un güzel sesinin dinlemek için..
Gerisi zaman kaybı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder