Perşembe günü dersim yoktu..
Sabah erkenden annemle babamı ziyaret ettim..
Sütçünün balkona bıraktığı sütü tencereye aktarıp pişirdim..
Şimdilik başka bir işim yok..
O halde bugün biraz aylaklık edebilirim..
Epeydir yapmam gereken ziyaretleri yapayım..
Çiçekleri ve çiçek yetiştirmeyi seven Levent'e birkaç çiçek filizi götürdüm..
Çiçeklerin önünde biraz lafladık..
Çiçeklerden,çocuklardan,zamlardan..
Oğlu bu yıl liseyi bitiriyor..
Dolayısıyla üniversite sınavına hazırlanıyor..
Baba olarak,kısıtlı bütçesiyle onu bir dersaneye yazdırmakla kalmamış;
evde de rahatını temin için karı koca odalarını oğullarına bırakıp salona geçmişler..
"Yeter ki çalışsın,biz razıyız."dedi..
Oradan ilçe kütüphanesine geçtim..
Öğle saatiydi..
Memurların çoğu öğle yemeğine çıkmış..
İki nöbetçi memur, gelen okuyucu olursa, diye bekliyorlardı..
Gelen okuyucu olmadığı için sıkılarak..
Artık okuyucu sayısının çok azaldığından,
gelenlerin de sadece çerez kabilinden hafif şeyler okuduğundan,
klasikleri okuyanların sadece ödev verilen öğrenciler olduğundan,
onların da okumakta çok zorlandıklarından,
öyle ki ödünç aldıkları kitapları haftalarca,hatta aylarca getirmediklerinden,
dolayısıyla ellerindeki aynı kitaptan az sayıda olduğu için okuyucu şikayetini de göğüslemek zorunda kaldıklarından,
kendilerine sunulan sıcak,temiz,bedava okuma ve çalışma imkanını halkın değerlendirmediğinden,
ama en çok okuyucu sayısının ve okunan nitelikli kitap sayısının giderek azaldığından,
50 bin kitabı olan kütüphanenin 5 bin okuyucusu olamadığından,
yakındılar,yakındılar,yakındılar..
Onları dinlediğim bir saat boyunca iki okuyucu dışında gelen olmadı gerçekten de..
Biri de eski öğrencimdi..
Öğle tatili biterken diğer çalışanlar döndü..
Neredeyse sadece çalışanların doldurduğu kütüphaneden ayrılıp liseye doğru yürüdüm..
Bir zamanlar hem öğrencisi hem öğretmeni olduğum bu eski binanın şimdiki yöneticisini ziyarete..
Her zamanki gibi güler yüzle,kapıda karşıladı..
Odası yine öğrenciler,öğretmenler,veliler,diğer ziyaretçilerle doluydu..
Bana da bir yer bulundu..
Biraz sonra da işi bitenler çıkınca oda tenhalaştı..
Bir öğrenci annesinin getirdiği bir tepsi ev baklavasından da payımıza birkaç dilim düştü..
Renkli bir sohbete ve kahveye, baklavaları katık ettik..
Öğrencilerin okula ve özellikle eğitime uzak duruşlarından yakındı o da,her zamanki çelebi haliyle..
Onları bu haliyle kabul etmenin olgunluğuyla da..
Oradan eve dönerken uğradığım pazarda ise bambaşka bir dünya akıyordu..
Capcanlı,telaşlı,gürültülü..
Okul çağında çocuklar,gençler..
Kasa taşıyan,bağır çağır meyve sebze satan,yerleri süpüren..
Dökülen,satılamayan meyve sebzelerden evine götürmek için toplayan..
Okula gidemeyen..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder