Cendere Çayı'nın üzerine kurulmuş bir Roma yapısı..
Orduların,o dönem için, giriş noktası olan bu noktaya inşa edilmiş..
14. lejyonun yaptırdığı köprünün uzunluğu 120,eni 7 metre imiş..
1800 yaşında imiş..
Yakın zamana dek üzerinden vasıtalar geçebiliyorken,daha fazla tahrip olmasın diye
hemen çayın aşağı bölümüne yeni bir köprü yaptırılmış..
Yazık ki o köprüyü sel almış,götürmüş..
yaptırılmış..
Şimdi o köprü vasıtalar için kullanılıyor..
Anhtik köprü da artık sadece biz yayalara tahsis edilmiş;bizler de üzerinde karıncalar gibi geziyoruz..
Gezdik,her noktasından fotoğrafladık..
Tabii hayran olduk..
O zamana göre ileri teknikle yapılışındaki ustalığa..
Hem güçlü hem zarif görünüşüne..
Bu arada arkeoloji mezunu olan rehberimiz anlatıyor..
"Dönemin muktediri Septumus Severus,kendisi,karısı Julia Dorna ve iki oğlu için(Caracalla ve Geta) köprü başlarına birer sütun diktirmiş.."
İktidarın gücünü kullanarak kendini ve ailesini ölümsüz kılmaya çalışmak bu olsa gerek..
İşe de yaramış..
"Köprünün temel taşlarını Karakuş
Tümülüsü'nden getirtmişler..
Sütun üzerine bütün bu bahisler üzerine latince bir belgeyi de kazıtmışlar..
Daha sonra büyüyüp iktidara gelen Caracalla,kardeşi Geta'nın adına dikilen sütunu da onun için dikilen bütün anıtları da yıktırmış..
Dolayısıyla köprünün güney girişinde iki,kuzey girişinde bir sütun var bugün..
Tek gözlü taştan yapının yağışlı havalarda biriken sulardan zarar görmemesi için köprü kenarlarında su akış terasları da ihmal edilmemiş.."
Mangalını yakan,karpuzlarını soğusun diye su
kıyısına yatıran,yüzen,neşeli sesleriyle ortalığı bayram yerine çeviren kalabalığı uzaktan izlerken dayanamayıp ben de indim aşağıya..
Cendere'nin soğuk sularında ayaklarımı hem dinlendirdim hem de piknikçilerin neşesini keyifle izledim..
Sonunda yine toparlanıp gitme vakti geldi..
Bu kez istikamet Nemrut Dağı..
Yolculuğun başından beri içimiz titreyerek,sabırsızlıkla beklediğimiz mekana sonunda gidiyoruz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder