Kışın besleme yükünü üzerlerinden atmak için, köylülerin kırlara bıraktığı atlara verdikleri ad bu..
Hafta sonu huzurevine gittim..
Epeydir uğramamıştım..
Yaşlıların hatırını sorarım,biraz da sohbet ederiz,diye düşünüyordum..
Sakin bir ikindi vaktiydi..
Salonda kimseler yoktu..
Odalara da çıkmak için izin yok artık..
Dolayısıyla idare odasına geçtim..
Onlar da telaşlı bir çaba içindeydiler..
Yeni bir üye gelecekmiş..
Yeni bir yaşlı..
Onu bekliyorlarmış..
Az sonra onları gördük..
Huzurevine yatırılacak olan yaşlıyı ortalarına alan bir kadın ve bir adam,merdivenlerden iniyorlardı..
Yaşlı olanı belli ki,alzheimerdan mustarip..
Nereye geldiğinin ayırdında değil,saf bir çocuk bakış
ıyla çevreyi süzüyordu..
Odaya girdiler..
Hatırını sordum..
Hemen o da benim hatırımı sordu..
Birbirimize iyilikler dilerken,yanında gelen hanım,geliniymiş,bizi hayretle izliyordu..
Sonra anlattı..
Meğer son zamanlarda içine kapanmış,çevreye ilgisini yitirir gibi olmuş..
Eline verilen çayı iştahla içti..
Ne olup bittiğini anlamayan gözlerle çevreyi izlerken,işlemleri yapıyordu..
Oğlu teslim evrakını doldurup imzaladı..
İlaçlarını teslim etti..
Çamaşırlarını..
Bezlerini..
Altı bağlanıyormuş da..
Dolayısıyla özel bakım bölümünde kalacakmış..
Yani kendisi gibi olanlarla birlikte..
Hatta daha ağır olanlarla..
Onun için yeni bir yaşam başlıyor burada..
Kendisi pek farkında olmasa da..
Yabancılarla dolu bir ortamda..
Eşinden,çocukları ve torunlarından uzakta..
"Artık iyice yaşlanıp güçten düşen atlarını kırlara bırakır köylüler..
Bunlar ya kurtlara yem olur ya da yaşamanın yolunu bulur,vahşileşirler..
Ama onların köylerdeki hayatı artık bitmiştir;işe yaramamaktadırlar artık..
O halde ahırdaki yemde de hakları yoktur..
Onlar artık yılkıdır.."
Ben çıkarken telefon çaldı..
Arayan huzurveni yatmak isteyen bir yaşlıydı..
Görevli, ona kayıt kabul bilgileri
aktarırken ben de oradan ayrıldım....
Hafta sonu huzurevine gittim..
Epeydir uğramamıştım..
Yaşlıların hatırını sorarım,biraz da sohbet ederiz,diye düşünüyordum..
Sakin bir ikindi vaktiydi..
Salonda kimseler yoktu..
Odalara da çıkmak için izin yok artık..
Dolayısıyla idare odasına geçtim..
Onlar da telaşlı bir çaba içindeydiler..
Yeni bir üye gelecekmiş..
Yeni bir yaşlı..
Onu bekliyorlarmış..
Az sonra onları gördük..
Huzurevine yatırılacak olan yaşlıyı ortalarına alan bir kadın ve bir adam,merdivenlerden iniyorlardı..
Yaşlı olanı belli ki,alzheimerdan mustarip..
Nereye geldiğinin ayırdında değil,saf bir çocuk bakış
ıyla çevreyi süzüyordu..
Odaya girdiler..
Hatırını sordum..
Hemen o da benim hatırımı sordu..
Birbirimize iyilikler dilerken,yanında gelen hanım,geliniymiş,bizi hayretle izliyordu..
Sonra anlattı..
Meğer son zamanlarda içine kapanmış,çevreye ilgisini yitirir gibi olmuş..
Eline verilen çayı iştahla içti..
Ne olup bittiğini anlamayan gözlerle çevreyi izlerken,işlemleri yapıyordu..
Oğlu teslim evrakını doldurup imzaladı..
İlaçlarını teslim etti..
Çamaşırlarını..
Bezlerini..
Altı bağlanıyormuş da..
Dolayısıyla özel bakım bölümünde kalacakmış..
Yani kendisi gibi olanlarla birlikte..
Hatta daha ağır olanlarla..
Onun için yeni bir yaşam başlıyor burada..
Kendisi pek farkında olmasa da..
Yabancılarla dolu bir ortamda..
Eşinden,çocukları ve torunlarından uzakta..
"Artık iyice yaşlanıp güçten düşen atlarını kırlara bırakır köylüler..
Bunlar ya kurtlara yem olur ya da yaşamanın yolunu bulur,vahşileşirler..
Ama onların köylerdeki hayatı artık bitmiştir;işe yaramamaktadırlar artık..
O halde ahırdaki yemde de hakları yoktur..
Onlar artık yılkıdır.."
Ben çıkarken telefon çaldı..
Arayan huzurveni yatmak isteyen bir yaşlıydı..
Görevli, ona kayıt kabul bilgileri
aktarırken ben de oradan ayrıldım....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder