
Kalan son bileti alabilince görme fırsatım oldu..
Bir perdelik ..
90 dakika sürüyor..

Akün'ün kocaman salonu tıklım tıklımdı..
Oyun 14.50'de başlıyormuş..
Daha doğrusu oyuncular yerlerini alıp bazı mizansenlere başlıyorlarmış..

Mizansenlerden biri de seyircilerden birkaçına kolonya serpmek olmalı ki,kadın oyunculardan biri hemen gelip elime kolonya serpti..
Teşekkür ettim..
Diğer seyircileri pas geçip kulise gitti.
Az sonra aynı oyuncu mizansen gereği yavaş hareketlerle tekrar sahneye çıkıp elindeki tepside bulunan iki fincan kahveden birini sol taraftaki bir seyirciye ikram etti..
Sonra dosdoğru bana gelerek elime bir kahve fincanı tutuşturdu..
"İçebilirsiniz." demeyi de ihmal etmeden..
Bugün şanslı günüm galiba !..
Bir dakika sonra şansım döndü..
Oturduğum koltuğun sahibi geldi..
Ben de yerime gitmek için ayağa kalktığımda dördüncü sıranın ortasında bir boş koltuk olduğunu gördüm,izin isteyerek oturdum..

Bir yudum ancak içebildiğim fincanı,teşekkür ederek iade ettim..
Böylece oyuna dahil mi oldum, bilmem..
Kapılar kapandı,salon karardı,gürültülü bir müzik başladı..
İlginç bir oyundu..
Dünden beri bulabildiğim tek cümle bu oldu..
Çok emek verilmiş..

Yönetmen göz nuru dökmüş,bütün ekip de..
Dolayısıyla ellerine sağlık..
Ancak oyun metni bence bu özeni,emeği hak edecek nitelikte değil..
Keşke bu ekip daha iyi bir oyun için bir araya gelseydi..
Sonuç kimbilir ne harika olurdu..
Oyunun konusu yaşadığı toplumun sorunlarını derinliğine yaşayan,bunalımlar içindeki aydının açmazları ,çıkışsızlıkları,bunalımları..
Ve bunun soyut anlatımlarla verildiği zayıf bir metin de oyunun yaslandığı diyaloglardı..
Yani ben bunu anladım o bir buçuk saatte..
Emeğe büyük saygı duydum ama oyunu beğenmedim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder