Epilog (Sonsöz)
Üç günlük Ege Adaları turumuz sırasıyla Patnos,Pire,Atina,Mikonos gezileriyle bitti..
(Santorini gezisi olamadı;çünkü denizin çok çalkantılı oluşu nedeniyle adaya kadar gittiğimiz halde kaptan tarafından adaya çıkışımız uygun görülmedi..
Biz de olgunlukla karşıladık..
Gece daha da dalga şiddeti artacağı için yolcu emniyeti açısından sakıncalı olabilirdi..
Limanı olmayan adaya girişler teknelerle iskele üzerinden sağlanıyor çünkü..)
Artık gözlerimizde bir renk,kulaklarımızda bir ses, içimizde bir nefes olan yolculuk için izlenimlerimizin sonuna geldik..
Cruise gemileriyle adalar turuna gitmek isteyenlere öneririm doğrusu..
Gemilerin hepsi mi öyle bilemem ama yolcu konforu açısından her şey düşünülmüştü..
Üstelik biz iç kamaralarda kaldık !..
Yani dışarıyı,denizi görebileceğiniz bir pencere bile yok..
Ama kamaralar çok dar değil..
Tabuta girmiş hissi uyandırmıyor..
Yatak ve çarşaflar,banyo ve havlular temiz ve sürekli gözden geçiriliyor..
Her şey dahil sistemi ile yolculuk edildiği için bilhassa içecek konusunda yolcular memnundu sanırım,eller her daim bardak veya kadehle doluydu..
Gündüz vakti bar önlerinde daimi bir kalabalık mevcuttu..
Gecenin belli bir saatinde üst güvertedeki barları kapatıyorlar,aşağıdaki barlar hizmete devam ediyorlar..
Yemek salonları günde üç öğün hizmet veriyor..
Sadece akşam alakart usulü ile servis yapılıyor..
Bu nedenle bütün menüyü almak isterseniz,uzun bir akşam yemeğini göze almanız gerekiyor..
İki saat otuz dakika kadar..
Oysa diğer öğünlerde yarım saat içinde yiyip çıkıyorsunuz..
Hava güzelse denizin çalkantısı olmuyor..
Biraz rüzgarlı ve dalgalıydı bizim seferimiz,ancak rahatsızlık verecek bir sallantı yoktu..
Gemide herkes görevinin başında,yapılacak işler tıkır tıkır yürütülüyor,bizim gördüğümüz kadarıyla aksayan bir şey olmadı hiç..
Ada turundan dönüşte sıcaktan bunalanları serinletecek nemli ve ıtır kokulu havlularla gemiye kabullere kadar her şey ayrıntılarıyla yolcu memnuniyeti açısından düşünülmüş..
(Bu havlularla Girit dönüşü gemiye girerken karşılaştık ve pek memnun kaldık..
Bembeyaz,serin ve ferahlatıcı kokulu havlulardı..
Aynısını Akropol dönüşü de görmek isterdik doğrusu;hatta asıl o zaman gerekirdi..
Akropol'de esen deli rüzgar yerden alıp savurdukları
ile yüzümüzü gözümüzü toz içinde bırakmıştı..)
Gemi mürettebatı birleşmiş milletler gibi;yolcular da öyle..Türkiye,Şili,Kanada,artık Çin'e bağlı olan Honk Kong,Yeni Zelanda,A.B.D.,İspanya,Bolivya,Kolombiya,Kırgızistan gemide vatandaşı bulunan ülkelerden birkaçı sadece....
Belki de bu nedenle herkes güleryüzlü,nazik,sempatik,yardımcı olmaya hazır..
Dikkatimi çeken bir şeyi de eklemek istiyorum:
Gemideki animasyon ekibi ve sundukları gösteriler..
Hem koreografi hem sahne dekoru ve kostümleri hem ekibin sahne kondisyonu ummadığım kadar iyiydi..
Bu kadar profesyonel olmalarını beklemiyordum doğrusu..
Sundukları her gösteri için özenle çalışmış olmaları, aldıkları alkışı sonuna kadar hak ettiriyordu..
Son gün bunu gemi anketine yazdım,bir kere de buradan belirtmek isterim..
Ege adaları güzel;ama benim her yurt dışına çıktığımda içimden yükselen ses burada da susmadı elbette..
Bizde orada gördüğümüz güzelliklerin hepsi ve daha fazlası var..
Ancak aksayan pek çok şey de var..
Hem yerel hem şık hem mütevazi hem canayakın hem orijinal hem çağdaş olmak gibi bir ince çizgiyi yakalamak gerekiyor..
Bıkkınlık,ilgisizlik,aldırmazlık,özensizlik,açgözlülük,yaptığı işi küçümsemek gibi olumsuz insanî özellikleri acilen en aza indirmek gerekiyor..
Güleryüz,içtenlik,işini sevmek ve değer vermek,çalı
şkanlık gibi iyi özellikleri işleyerek arttırmak da..
Gittiğimiz yerlerde gördüklerimiz bunlar oldu daha çok..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder