4 Ağustos 2020 Salı

Birkaç Kitap Daha

Pandemi nedeniyle yoğunlaşan kitap okumalarına tam yol devam..
En son kütüphaneden alıp okuduğum kitaplar şunlar oldu:

İkbal,Yıkım ve İşgal (Mefharet Çetinkaya)

İstanbullu bir genç kız olan Mefharet'in yaşamından zihnine oradan kalemine yansıyan satırların kitaplaştırıldığı bir eser..
Babasının görevi nedeniyle Hicaz'a giden ilk çoçukluk yıllarını orada yaşayan,bu arada anı/günlük notları tutan Mefharet annesinin ölümünü,işgal acılarını,yoksulluk ve hastalık yıllarını aktardığı satırlarında,Kurtuluş Savaşı'nın önemli isimlerinden olan,Ayvalık'ta Yunanlılara ilk direnişi başlatan Ali Bey'i(Çetinkaya) de satırlarında anlatıyor..
Bugün Cunda Adasının Alibey Adası olarak anılmasını sağlayan  Ali Çetinkaya..

Ali Bey,Mefharet'in teyzesinin kocasıdır..
Karısını doğumda kaybeder..
Bir oğlu olmuştur ama bakıma muhtaçtır..
Kendisi bu arada hep cephelerdedir..
Yeniden evlenmek ister..
Mefharet'i temiz,terbiyeli bir genç kız olarak beğenir ve babasından ister..
Böylece öksüz oğluna da iyi bir bakım sağlanacaktır..
Mefharet istemese de babasının üstelemesi ile Ali Bey ile evlenir..
Bu arada İstanbul işgal edilmiş,Meclis-i Mebusan basılmış.bazı milletvekilleri Malta'ya sürülmüştür..
Ali Bey de bunların arasındadır..
Bir süre sıkıntılı geçen zamandan sonra bazı  esir İngiliz subaylarına karşılık Malta sürgünlerinin birkaçı değiş tokuş edilir..
Bu sayede kurtulan Ali Bey doğruca İnebolu'ya götürülür,oradan Ankara'ya geçer..
Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün yanında yerini alır..
Bir daha hiç ayrılmamasına..
Mefharet Hanım'ı da Ankara'ya,yanına aldırır..
Günlükler buraya kadar tutulmuş..
Ankara günleri yazılmamış ya da ele geçmemiş..
Hassas,içli,kalemi yer yer kuvvetli olan Mefharet Hanım'ın anıları,işgal yıllarını genç bir kızın gözünden okumak için ilginç satırlar içeriyor..

Kütüphaneden aldığım diğer kitaplar Refik Halit Karay'dan oldu:
Ay Peşinde
Aydede 1948 Yazıları
Kırk Yıl Evvel Kırk yıl Sonra Anadolu'da

Ay Peşinde, öykü ve fıkralarının derlemesi..
Döneminin çeşitli gündemlerini kendine mahsus iğneli,renkli,sürükleyici anlatımı ile hikayeleştirmiş..

Aydede.Refik Halit'in çıkardığı mizah gazetesi..
Bu gazeteyi ikinci kez çıkardığı yıllara ait yazılardan bir bölümü kitaplaştırılmış..
1948  Türkiyesinin gündemleri,yazarın her şeyi mizah ölçeği ile ancak keskin eleştirilerini dönemin hükûmetine yöneltmekte hiç tereddüt etmeden sıralayışı ilginç bir okuma örneği yaratıyor meraklılarına..

Kırk Yıl Evvel Kırk Yıl Sonra Anadolu'da ise,dönemin yeni gazetelerinden Yeni İstanbul'un yazara bir yazı siparişi üzerine kaleme alınmış..
29 Nisan 1950'den 27 Ağustos 1950'ye kadar beş ay süren yazı dizisinde Marmara,Ege,Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerini içine alan ve fotoğraflarla desteklenen bir röportaj serisi oluşturulmuş..
1908 tarihini taşıyan ve Anadolu'yu anlatan ilk yazılarından kırk yıl sonra,Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte Anadolu'nun ne kadar ilerlediğini yerinde görecek,izlenimlerini o çok lezzetle okunan satırlarına dökecektir..Tabiî gördüğü her eksiği,yanlışı,hatalıyı,bozuğu da çekinmeden sıralayacaktır..Ne yapsındır huyu böyledir..Üstelik 14 Mayıs 1950 seçimlerinin hazırlıklarının tüm hızıyla sürdüğü bir sırada biraz da nabız yoklaması olacaktır onun gezileri..
Bu amaçla Zonguldak'ta madenlerin en derin galerilerine de girer çekinmeden,işçi hakları konularına da dokunur böylelikle..
Vatanı sevmenin vatanı tanımakla olacağını,bunun için de vatanı  gezmek gerektiğini tekrarlayarak yurdumuzun güzelliklerini tanıtmaya da çabalar kaleminin kuvvetince..
Örneğin Abant'ı,Damlataş Mağarası'nı,Alanya'yı,Side'yi,Antalya'yı hele Antakya'yı..
Bir de Bolu'yu..O kadar beğenir ki,başkentin burası olmasının daha uygun olacağını vurgular durur..
Ona göre Ankara başkent olarak yanlış bir seçimdir..
İmar faaliyetlerindeki yanlışlarla daha da yanlışlığa batılmıştır Ankara'da yine ona göre..
Çünkü 1916 yılındaki büyük yangında dörtte üçü harap olan  bozkır Ankara'nın bir başkent olarak serpilip büyümesi olacak iş değildir, o yılların yokluğunu yaşamış olan sürgün yazara göre..
Atatürk'e dokunamasa da İsmet İnönü dönemine karşı itirazları,eleştirileri  olan yazar fırsat buldukça yanlış bulduğu,gördüğü her şeye eleştiri oklarını fırlatmaktan geri kalmıyor..
Ancak kaleminin kuvveti,anlatımının sürükleyiciliği ile kendisini okutmayı da biliyor..
Enteresan bir okuma oldu..

 





























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder