26 Ekim 2020 Pazartesi
Kendine Ait Bir Oda
Kütüphaneden aldığım kitaplardan biri de bu..
Nedense gezi,biyografi,anı raflarına konmuştu..
Wirginia Woolf'tan ilk kez bir kitap okuduğumu söylemeliyim..
Kendine Ait Bir Oda'yı neden herkes okumalı dediklerini şimdi anladım ve de hak verdim..
İnsanoğlunun binlerce yıllık geçmişinde kadınlara yönelik bir eleştiri hep başımızın üzerinde sallandırılır..
"Niçin kadınlar arasından bir şaheser yazan mesela bir Shakespeare çıkmıyor?"
Wirginia Hanım da bunun çok mantıklı cevabını vermiş..
"Piskopos olan yaşlı beyefendinin,yaşayan,yaşamış ya da yaşayacak hiçbir kadının Shakespeare'in dehasına sahip olamayacağını söylediğini anımsadım.O beyefendi,kedilerin bir tür ruhları olsa da cennete gitmeyeceğini de söylemişti. O halde kediler cennete gitmez.Kadınlar Shakespeare'in oyunlarını yazamaz !"
Okuduğu,Profesör Trevelyan'ın İngiltere Tarihi adlı kitaptan kadınlarla ilgili verilen bilgileri örnekleyerek devam ediyor..
"15.yüzyılda, evli kadınların kocaları tarafından dövülmesi erkeklerin yasal hakkıydı ve bu hak,yüksek sınıflarda olduğu gibi aşağı sınıflarda da utanç duymadan uygulanırdı.Aynı biçimde anne babasının seçtiği beyefendiyle evlenmeye karşı çıkan kız çocuk,kamuoyunda hiçbir tepki oluşturmadan,odaya kilitlenip dövülebiliyor,yerden yere savrulabiliyordu.Evlilik,özellikle şövalye(nezaket ve cömertlik)niteliklerine sahip yüksek sınıflarda,kişisel bir beğeni olayı değil,ailesel bir açgözlülük meselesiydi.Evlenecek taraflara çokluk beşik kertmesi yapılır,evlilikse çocukluktan çıkar çıkmaz gerçekleştirilirdi. 17.yüzyılda yüksek ve orta sınıf kadınlarının kocalarını kendilerinin seçmesi hâlâ kuraldışı olmayı sürdürüyordu ve koca bir kere seçildi mi,efendi ve sahip oluyordu,en azından yasa ve gelenekler izin verdiğince."
* (Binlerce yıl boyunca, çocuk sahibi olduğu sürece yararlı bir varlık gözüyle bakılan..)
"Artık çocuk istenmeyecek duruma gelinince,kadınlar tümüyle gerekli olmaktan çıkar."(John Langdon Davies)
*( Mümkün olduğu kadar sessiz olması beklenen..)
"Bir kadının başlıca övünme kaynağı hakkında konuşulmamasıdır."(Perikles)
"Kuşkusuz zavallı kadın kafaca biraz rahatsız,yoksa kitap ve şiir yazmaya hiçbir zaman girişmezdi.İki hafta uyumasam,gene böyle bir şeye kalkışmam."(Dorothy Osborne'un mektuplarından)
"Yazma meraklısı mavi çoraplı"(Kadınların kurtuluşu hareketine inanmış kadınlar için) (A.Pope)
"Çoğu kadın kişilikten tümüyle yoksundur."(A.Pope)
* (Bütün ev düzeninin aksamadan sürmesi için sürekli çalışması gereken..)
"Sığınabileceği ayrı bir çalışma masası yoktu ve çalışmalarının çoğu birçok kez rastgele yarıda kesilme pahasına herkesin oturduğu oturma odasında ortaya çıkarılmış olmalı.Bu uğraşısının kendi ailesi dışında herhangi bir kimse ya da konuklar ya da hizmetçiler tarafından anlaşılmamasına özen gösterirdi."(Jane Austen'in yeğeni James Edward Austen-Leigh'in anılarından)
* (Yazı yazmak bir yana başını dinleyebileceği bir köşesi,zamanı asla olmayan,olması düşünülmeyen,
"Kadınların hiçbir zaman kendilerine ait diyebilecekleri bir yarım saatleri yoktur."(Florence Nightingale)
* (Eğitimi yetersiz olan..)
"Efendim,bir kadının beste yapması bir köpeğin arka ayakları üzerinde yürümesi gibidir.İyi yapılmamıştır ama yapılması bile şaşırtıcıdır."(Dr.Johnson)
*( Dünya bilgisi,görgüsü yetersiz olan ya da oldurulan..)
"Politika konusunda gösterdiğim heyecan bir yana ve bu konuda o kadar çok konuşmuş olmama karşın,görüşünü belirtmenin ötesinde hiçbir kadının politika ya da herhangi bir ciddi konuyla ilgilenemeyeceğinini belirten görüşünüze kesinlikle katılıyorum."(Lady Bessborough)
*( Hatta bir şeyler karalamak için kağıt bulmakta zorlanan..)
* (Cebinde parası olmayan,kendi geliri olmayan..)
"Kadınların varlığının özü,erkeklerin bakımı altında olmaları ve onlara hizmet etmeleridir."(Gazeteci Mr.Greg)
ve
"Bunca sınav kağıdına baktıktan sonra,verdiğim notlardan bağımsız olarak edindiğim izlenim ,en iyi kadının en kötü erkekten ussal açıdan daha aşağı düzeyde olduğudur."(Cambridge öğretmeni Mr.Oscar Browning)
Kısacası erkeklerin doğuştan sahip olduğu hiçbir şeye hakkı tanınmayan kadınlar nasıl bir şaheser yazabileceklerdi ki?
"Mesela Tolstoy,bu saydıklarımı yaşıyor olsaydı Savaş ve Barış'ı biraz zor yazardı."diyor Wirginia Hanım,doğru söze ne denir..
* (Üstelik bütün bu sayılanlar uygarlığın beşiği,dünya halklarına uygarlık dağıtan (!) İngiltere'de bile böyleyken..)
*(Böyle bir dünya düzeninde kadınlar nasıl başarılı olabilirlerdi ki?)
"Tüm bunlara rağmen Jane Austen,Bronte Kardeşler,George Eliot,Anon,Gurrer Bell,Aphra Behn gibi kadınlar yazın dünyasında isimlerini duyurabilmişler bu ülkede.."
"Kaldı ki,Jane Austen dönemi İngilteresinde bir kadının tek başına bir yere gitmesi,bir lokantaya girmesi,gezmesi,gezilere çıkması imkansızdı."
"19.yüzyılda bile kadınların gerçek adlarını saklamaları,bekaret anlayışının kalıntılarıydı."(W.Woolf)
Cambridge'e yaptığı bir gezide çimlerde yürümenin sadece erkek öğretim üyeleri ve öğrencilerine ait olduğu,kütüphaneye girmek istediğinde, tek başına bir kadın olduğu gerekçesiyle izin verilmeyen,bu nedenle de,haklı olarak, öfkeden kuduran Wirginia hanım,1928 yılında hâlâ bunlarla uğraşırken,yazar olmak isteyen kadınlara verebileceği tek tavsiyeyi,kendinden yola çıkarak sıralıyor:
"Gazetelerden geçici işler dileniyordum,zarfların üzerine adres yazarak,yaşlı hanımlara kitap okuyarak,yapma çiçekler yaparak,bir yuvada küçük çocuklara alfabeyi öğreterek birkaç pound kazanıyordum.Ne zaman ki halamın bana,yaşadığım sürece, yılda beş yüz pound miras bıraktığı haberini aldım(Hem de İngiltere'de kadınlara oy vermenin yasalaştığı gün);gelecek korkularımdan,köle gibi yaşamaktan,birilerini pohpohlamaktan,yaltaklanmaktan kurtuldum.
O nedenle şimdi iki şeyi ısrarla öneriyorum:Kendinize ait bir geliriniz ve kendinize ait bir odanız olsun ve yazın! Hiçbir konu karşısında duraksamaksızın,kimsenin engellemesine aldırmaksızın yazın !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder