26 Ekim 2020 Pazartesi

Kitaplar Arasında

Halk Kütüphanesinden aldığım kitaplara devam.. Gezi,anı,biyografi türüne de.. Daha doğrusu o rafta bulunanlardan ilgimi çeken ne varsa.. Son aldıklarım arasında bir gezi kitabı vardı.. Abdülhamit devri bürokratlarından Mustafa bin Mustafa.. Aksa-yı Şarkta Bir Cevelan adını verdiği kitabı.. Ahmet Uçar tarafından günümüz Türkçesine çevrilip 'Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati' adıyla basılmış.. 1878'de hacca giden Mustafa bin Mustafa,oradan gezmeye devam etme kararı almış,Yemen'e geçmiş.. Orada kendisine teklif edilen resmi görevi kabul edince gezisi Yemen'de ikamete çevrilmiş.. 15 yıl kaldığı Yemen'de vazifesine son verilince, yarıda bıraktığı gezisine devam kararı alıp Hindistan,Çinhindi,Cahor(Bugünkü Johor,Malezya sınırları içinde kalan bir ada),Cava,Çin ve Japonya'yı içine alan yolculuğa çıkmış.. Yolculukları boyunca tuttuğu notlarını da İstanbul'a dönünce kitaplaştırmış ve "göze çarpma" umuduyla bastırmış.. Bir işe yaradı mı,göze ilişti mi,bilinmez ama edebiyatımız biraz kısa da olsa bir gezi kitabı daha kazanmış.. yaklaşık 150 yıl önce yapılan bu yolculukta kendisi gibi gezgin olan Avrupalılara rastlaması,hatta Türk ülkesinden fazla gezgin çıkmadığı için Avrupalı gezginlerin onu tebrik ve takdir etmeleri,yazarın notları arasındaydı.. Yemen'deki görevi sırasında da bir konuya ayrıntılı yer vermiş.. Patates ekimi,üretimi.. Osmanlıya Avrupa kanalıyla gelen bu Amerika bitkisini halka benimsetmek,ekimini yaygınlaştırmak için dönemin Osmanlı yönetimi çok önem vermiş,Avrupa'dan tohumluk patates getirtmiş.. Hatta teşvik için,patates ekenlerin beş sene müddetle öşürden muaf olduklarını beyan etmiş.. Toprağı patates üretimi için çok elverişli olan Yemen çiftçisi için de aynı teşvik kararları daha da aşırılaştırılmış,patates ekerlerse on sene öşürden muaf olacakları kendilerine bildirilmiş.. Zavallı Anadolu köylüsü,dedim okurken.. Yemenli çiftçi kadar olamadın.. Onlar kadar vergi indirimi alamadığın gibi,zaten sürekli aşiret isyanlarıyla kaynayan Yemen'e asayiş getirmek için tabur tabur Anadolu'dan Yemen'e sevk edildin,gidenler dönmediği için adına türküler yakıldı.. Eserde bu bilgilerin arşiv belge notları verilmiş.. Aklımda kalan bir şey de Arapların kendilerinin çok akıllı olduklarına inanmaları ve bunun için kendileri hakkında kullandıkları "a'kalü'l-akvam"(Kavimlerin en akıllısı) tanımı.. Ne desem bilemedim.. Bunun dışında diğer gezileri üzerine yazdıkları çok enteresan gelmedi.. Doğu'nun her yerinde Avrupalı tüccarların cirit attıkları dışında..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder